SAYFALAR

25 Aralık 2013 Çarşamba

Duyduğumuz Çatırtı Sesleridir

RTE’nin ABD Büyükelçisini hedef alması ve Büyükelçi’nin de ABD ile çatışma hayır getirmez benzeri sözetmesi, bu çatırdının en önemli fay hatlarından biridir.
ABD ve Avrupa demek, AKP iktidarını 12 yıl ayakta tutan güç demektir. AKP ve Başbakan bunu bilmez mi? Bu ne demek şimdi demeyin.. İktidara oy arttıran, ekonominin 12 yıl çökmeden sürdürülmesidir. Bu, Batı ile istikrarlı bir ilişki sayesinde gerçekleşmiştir. 400 milyar dolara yakın dış borç, daha çok Batı kurumlarınadır. 400 milyar doları Türkiye’nin ayakları altından çekip alırsanız, geride derin bir uçurum kalır. Ne Başbakanın boyu posu ne de AKP.. Bütün o büyük böbürlenmeleri yerle bir olur.
Başbakanın önünde, sözde bir “milliyetçi” söyleme yönelme olasılığı var. ABD’yi hedef alması, Batı ile istikrarsızlaşmayı göze alan ama iç politikada “dış düşman” söylemi ile kitleler üzerinde egemenliğini sürdürmek istemesindendir. Zaten gazetelerine bakarsanız, Türkiye’yi karıştıran hep “dış düşman”dır. “Büyük Türkiye”yi hazmedemeyenlerdir. 
Oysa, Türkiye’de dış ve iç siyasi istikrar bozulmuştur. Nedeni de bu iktidardır. Ne yazık ki bunun bedelini Türkiye, bu ülke ödeyecek. Dış politikanın bütün temel temel öğelerinde yalnızlık ve başarısızlık egemendir. Sadece ülkenin düşmanlarını arttırdı bu iktidar.
İçeride izlediği politikalar da derin istikrarsızlarla doluydu. RTE ile birlikte hiç bir şey sütliman olmadı. Toplumun çeşitli kesimleri arasında ve muhalefet ile iktidar arasında derin fay hatları, bu iktidarın eseridir. Millet birbirine hasım halindedir.
***
Aslında derin bir fay hattı iktidar ortakları arasında ta başından beri vardı.
İki ayrı baş ve iki ayrı gövde, iki ayrı tarih, iki ayrı ideoloji, iyi ayrı yol, iki ayrı iktidar olma ve iktidara yürüme biçimi..
Ortak düşmanlarını alaşağı ettikten ve bu millete büyük eziyetler yaptıktan, ve birbirlerini çok iyi kullandıktan sonra, sıra iktidar erklerini kullanmaya gelince, olay bitti..
Çok temel bir soru şudur, bugünü anamak için: İkisinin ortak iktidarlarının ortak karakteri neydi?
Otoriterlik, hukuksuzluk, adaletsizlik, özgürsüzlük… Türkiye, uyduruktan da olsa, demokrasi tarihinin en karanlık dönemini Cemaat-AKP iktidarı altında yaşadı.
Hiç bir askeri yönetim bu kadar uzun sürmemişti!
Türkiye, basın tarihinin en karanlık dönemini yaşadı ve yaşıyor.
Dünkü karara bakın: Emniyet müdürlüklerinden içeri gazetecilerin girmesi yasaklandı!
İktidar çatırdıyor ama basına baskılar sürüyor.
Savcıların polislerin yaptıkları her soruşturmayı üstlerine bildirme zorunluluğu getirildi!
Bütün operasyonları da, siyasi iktidara taaa göbeğinden bağlı, siyasilerin atadıkları valilere bildirme zorunluluğu da getirildi..
Böylece hiç bir bakanın çocuğu, veya bakanın kendisi veya yakını veya koruduğu herhangi bir kimse, siyasi iktidarın bilgisi olmadan soruşturulamayacak.
Türkiye, iktidarın bilgisi dıyında kuşun bile uçamayacağı bir dikta yönetimine sokuluyor.
Şüphesiz, istenen, siyasi iktidarların yolsuzlukları da gün ışığına çıkmasın..
Cemaat, iki yıl önce özgürlükçü müydü iktidarın ortağı iken…
Zerre kadar hayır..
***
Zımni bir kabul var.. Evet yolsuzluk ve rüşvet olabilir ama devletin milletin parasına bir şey olmadı! Bunu diyen Başbakan! Zaten Deniz Feneri yolsuzluğunda da “devletin parası yenmedi”! Rüşvet ve yolsuzluk bütün toplumu kasıp kavurabilir, ama bunun devletle bir ilişkisi yok, gibi saçmasapan çıkarsamalar yapmak, bütün yolların bir çıkmaza girdiğinin kanıtı ve çaresizliğin dile gelmesidir..
Eh başdanışmanı daha iyi: Yolsuzluk ve rüşvet her zaman olabilir.. Demek istiyor ki, bütün hükümetler döneminde rüşvet işler.. Bizim ne kabahatimiz var..
Hepiniz pirüpaksınız. Cebinize, alınteri dışında tek kuruş girmemiştir.. Bilmez olur muyuz!
***
Güçlü çatırtı sesleri geliyor.
Ülkeye hiç bir özgürlük getirmeyen koalisyon iktidarının sonrasına hazırlanıyor Türkiye..
2023 düşleri gören Başbakan,’ın 2014’ü çıkarması zor görünüyor..
2014 mü dedim?!

---23 Aralık 2013, Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder