Başbakan’ın diline iki sözcük ya hiç düşmüyor
ya da çok ender, o da sıkışınca: Atatürk ve Türk..
Atatürk demiyor Gazi Mustafa Kemal diyor. Son yıllarda da Türk sözcüğünü ağzından
kerpetenle çekip alabiliyorsunuz...
Nedenini sormayın biliyorsunuz.. Özellikle
Kürt Sorununa yönelik geliştirdiği politikalar, Türk’lüğü bastırıp yok
saymasını, Kürt’lüğü ise vurgulayıp yüceltmesini gerektiriyor..
Türk yerine RTE ümmet kavramını geçiriyor. Biz ümmetiz, Kürtler ise ümmetin Kürt
parçası! Dolayısıyla Ulus veya Ulusal Devlet de yok.. Türkiye var mı bilmiyoruz, ama Kürdistan
var.. “Türkiye Cumhuriyeti” adı,
logolardan, valiliklerden, bakanlıklardan, örneğin Atatürk Madalyası’ndan adım
adım kaldırılıyor.. Rektör kılığına bürünmüş iktidarın borazancıları, bu
gelişmeye uygun olarak, üniversitelerde öğrencilerin kurduğu onlarca klüp
arasında Atatürk Düşünce Derneklerini yasaklamaya başladılar..
Hükümet tv’liğine terfi etmiş eskinin yaygın
izlenen bir haber kanalında, “Ermeni soykırımı” üzerine Allahına kadar müthiş
söylevlerde, Türklere bu dünyada kaçacak/yaşayacak fare deliği bile
bırakılmıyor... Bizim alçaklığa terfi etmiş bir kısım, ama sayıları hiç de az
olmayan onuncu dereceden aydın türevlerinin, zaten Türk deyince tüyleri diken
diken oluyor.
Güncel siyasi ortam, Türkleri, kendini Türk
bilen/diyenleri yok etmeye çok uygun!
***
Türk, kavram olarak, iktidarca tu kaka
edilmeye başlanınca, birileri da durumdan vazife çıkartıp “Türk ırkı yoktur” deyivermiş. Şehvete bak! Sanırsınız ki Angelina Jolie ile yakın temasa gelmiş!
Yasin
Aktay’ın
profesör unvanı olduğunu da öğrendim kendi sesinden.. Fatih Altaylı’ya
yanıt verirken, koca profesöre ders
vermeye kalkışıyor benzeri bir cümle kurunca.. Öf öffff!!!
Meseleyi ırk düzeyine indirince, bilimsel
olacak sözde.. Bunlar “ırk”ın da ne olduğunu bilmeyebilir doğru dürüst.
İnsanlığın küresel dağılımında “saf kan
arap atı”ndan bile şüphe edilmesi gerektiğini de..
“Türk ırkı” üzerine bir tartışmaya veya ciddi
bir analize, bugüne kadar yaptığım okumaların hiç birinde tanık olmadım. Belki
“kana dayalı ırk” zırvalığıyla hiç ilgilenmediğim içindir!
Ama “Türk”, “Türklük” üzerine dünya kaynıyor
(yani kütüphaneler, yayınlar, bilgi belge analiz vb..).. Avrupalı, Anadolu’da
yaşayanlara “Türkler” demiş. Osmanlı ise kendine Türk dememiş! Sarayları
“imparatorluk kadınları” ile dolup taşmış ve çocukları da bu kadınlardan olmuş.
Türkler, cephelerde ölü insanlar olarak gerekli olmuş Osmanlıya daha çok!
Osmanoğulları’nın “kan”ını İmparatorluk sülalesi içinde izlemiş mi kimse?!
Ama ne gam! Osmanlı, Türk olmaktan yakasını bir türlü kurtaramadı! Onca
uğraşmasına rağmen! Türk ve müslüman adları, sürek avı gibi Osmanlıyı izlemiş.
Ahhh! Bir de caaanım Türkçe tabii ki!
Osmanlı dilini bile değiştirmiş, ama Yunus
Emre’leri ve Anadolu’da hep köylü olarak bırakılmış “Türklerin” (parantez içine
alayım ne olur ne olmaz!) Türkçesini silememiş..
Türkçe, şarkılarda, atışmalarda,
söyleşilerde, kavgalarda, küfürlerde, aşklarda, tarlada, dağda bayırda,
gökte-yeraltında, ağaçlarda kuşlarda böceklerde yaşamış, alıp başını bugünlere
gelmiş...
Hey Yasin Aktay! Türk yoksa Türkçe vardır!
Türkçe evire çevire döver, sana yeter de artar bile.. Türkler, Türkçe’dir!.. Irk, senin olsun!
***
“Türk Irkı” bir sentezmiş. Artık bu çağda
böyle şeyce şeyler yumurtlamak, bilimsellik mi oluyor!?
Dil,
tarih, coğrafya içinde bir süreklilik birliği içinde yaşamış insanlar,
kendilerine ne diyorlarsa, ‘O’durlar..
“Onlar”, modern çağda “ulus” olarak
evrilmişler, “millet”e büyümüşler, bütün dünyada olduğu gibi.. Sınırları,
bayrağı, egemenliği ile devlet olmuşlar.. Bir devlet sınırları içinde
örgütlenme biçimine “ulus-devlet”, daha doğrusu “ulusal devlet”, böyle
ülkelerin birliğini gelişmesini savunanlara da “ulusalcı” denmiş...
Ulusalcılık, daha çok ezilen, henüz kendini tam başaramamış ülkelerde bir akım
olarak belirebilir (Türkiye!!).. Almanya’da ulusalcılık akımı yaratmak zordur,
çünkü ulusalcılık orada içselleştirilmiştir, çünkü Almanya hemen hereyi
başarmıştır, tartışacak yönü yoktur, egemendir zengindir.. orada ancak
uydurulmuş küçük alman ırkı akımı
olabilir.
Bütün uluslar, birer kültürdür. İsimlerini de
genellikle dillerinden alır. Çok dillileri de var, çok kültürlüleri de.. Yasin
Aktay, Kürt, Arap veya başka bir topluluğa/kültüre kendini ait hissedebilir.
Yeri başımın üzerinde...
Tabii, Erdoğan ve Davutoğlu’nun aştığı
ümmetçilik yolu, Türkleri yoksayma, Kürt ve Kürtlüğü, Kürt ulusalcılığını
yüceltme yolunu aştı. Eskinin tersine gittik!
Kürtler açısından
bir şey demem, ama iktidarın söylemleri açısından derim: RTE, yakın geleceğini, Kürtler üzerine kuruyor.. Diyarbakır’a
Belediye Başkanı adayı olarak atadığı Galip
Ensarioğlu’nun "Türkiye'de
Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın adı Kürdistandır" sözü, bu politikanın çok
ciddi dışavurumudur. Osman Baydemir “Türkiye Kürdistanı” demişti.. O
niye korkuyor? RTE’ye oy kazandırması için Baydemir’i yakalaması gerekir
bence..
Hadi, bakalım Türkleri kim kurtaracak!
Not: Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti’nden beni düzelten bir açıklama geldi, yayınlıyorum: “Cumhuriyet Gazetesi'nde dün yazdığınız
yazıyla ilgili sizi bilgilendirmek istedik.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), 2009 Sedat Simavi Ödülünü,
"Balyoz Davası" nedeniyle Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet
Baransu'ya vermedi. Ödül, gazetecilik dalında, "O Dört Er Böyle Öldü:
Pimini Çekip Bombayı Verdi" başlıklı haberi nedeniyle verildi.
Düzeltmenizi rica ederiz. Sibel Güneş, TGC Genel Sekreteri.
---5 Aralık Perşembe 2013 / Bilim ve Siyaset – cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder