SAYFALAR

30 Aralık 2013 Pazartesi

CHP ve Cemaat Anlaştı mı?

Enver Aysever’in Aykırı Soruları’nda, “AKP ile Cemaat bir daha bir araya gelemezler, CHP ile Cemaat anlaşmış görünüyor” sözlerim haber olup yayıldı. Kullanan kullanana.. Kimisi sözlerimi “artık anlaştılar” biçiminde yansıttı, AKP cenahından bazı kalemler bunun üzerine yorumlar yazdı.. Cemaat cenahından alttaki “militanlar” ise “Cemaat ile CHP arasında öyle şey olmaz aralarında doku uyuşmazlığı var” dediler.. Yaaaa, bak sen ne kadar bilmişler!
Dün Kılıçdaroğlu ve Sarıgül’ün İstanbul’daki büyük gövde gösterisinin, AKP iktidarının İstanbul’da yıkılış sinyallerini verdiğini not düşerken, biz ana konumuza dönelim: Bir anlaşma mı var aralarında? Bizim işimiz “siyasi analiz”, ayrıca bu konu üzerinde çok konuşuluyor.. 
Yazalım ve çıkartalım aradan! Bakarsınız ileride çok tartışılan bir konu olur!
***
Geçen yıl mıydı? Samanyolu TV’nin bilmem kaçıncı kuruluş kutlamalarının en ön protokol sıralarında, CHP’nin en azından İstanbul İl Yönetimi olarak temsil edildiğini görünce, haberini bilgisiyarıma kaydetmiştim. Epey bir zamandır da bu konunun notu, yazılacaklar arasında duruyor. Vakti şimdiymiş?!
Önce olgu saptamaları yapalım: 
CHP uzun zamandır, belki de iki yıldır, daha da kısaltırsak, 7 Şubat 2012’de MİT ve Erdoğan’a yönelik “darbe teşebbüsü”nden sonra, Cemaat, CHP’nin belki de hiç bir resmi söyleminde hedef olarak yer almadı. 
Ama bu süre içinde Cemaat medyasında (Zaman, Bugün.. internet siteleri ve tv’lerinde), CHP’yi hırpalayan çok sayıda haber ve yorum yayımlandığının altını çizelim.. 
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında ise, Cemaat tv’lerinde CHP’li politikacılardan geçilmiyor.. (Çok normal!) Gazetelerinde de CHP hedef olarak çoktan düştü..
ABD’ye ziyarette, Kılıçdaroğlu, Cemaatçilerin dernekleriyle kahvaltı yaptı.
Eh, ABD ile ilişkileri resmi düzeyde iyileştirmeye giderken… Amerikan yönetimince de CHP ile ilişkilerin geliştirilmesi önemsenirken.. ABD ve Cemaat Recep Tayyip Erdoğan ile tam “papaz” olurken…
..CHP’nin Cemaat ile ilişkilerini geliştirmesi, en azından “hedefinden düşürmesi” eşyanın doğasına uygundur. Kimse, o ayrı bu ayrı diyemez.. Olaylar arasında “illiyet bağları”nı görmeden bilimsel, yani doğru analiz yapamazsınız!
Ama şunu da belirtelim: İşin açıkçası, CHP, Silivri davalarında sahtekarlıkların ayyuka çıktığı en civcivli zamanlarda bile Cemaati hedef almadı.. Hedefinde hep Erdoğan ve iktidarı oldu.. Ki o zamanlarda Cemaat’in tam boy hedefleri arasındaydı CHP..
Ama, CHP’ninz hep bir dirsek teması vardı, diyelim. Baykal ile F. Gülen arasında oynaşlı ilişkileri, selamları, kaset işlerini biz yapmadık mesajlarını, Pensilvanya’dan şüphelenmiyoruz demeçlerini anısmatmamız gerekiyor mu?
CHP’nin “yönetim genlerinde”, Cemaatin siyasi ve etkili bir güç olduğu olgusu uzun süredir yer etmiş durumdadır…
Bu “bilgi” belki de rahmetli Ecevit’e kadar gider. Ecevit’in yıldızının parladığı ve iktidara yürüdüğü dönemde, Cemaatin desteğinden bahsedilir. Güçler arasında yumuşak ilişkiler…
***
Peki bu nedir? Söyleyelim: Cemaat her zaman yükselen güçlerle aşna-fişna ilişkilerine girer. Her zaman iktidarlarla “yumuşak ve destekleyici ilişkiler”, F. Gülen’in ana varoluş ve büyüme stratejisinin çok önemli bir parçasıdır. ABD, 12 Eylül generalleri, Evren’e, cennetten bir mekan bile vaadedilmişti!..
İktidarla girdiği kıran kırana savaşın doğal bir sonucu, CHP ile sıcak ilişkilerdir.
Bütün bunlar açık istihbarat gözlemlerine dayalı değerlendirmelerdir.
Bilmediğimiz “gizli”, “dört göz altında” görüşmeler var mı, oldu mu, kamuoyuna yansıyan yok…

4 Olasılık Üzerine Düşünceler
Şöyle diyebilirsiniz: CHP’nin AKP’ye hedef alması doğruydu! Ortada bir hükümet varken ve bütün olaylardan hükümet sorumluyken.. “Devlet içinde in midir cin midir” görülemeyen Cemaati hedef almak, hedeften şaşmak olmaz mıydı?
Kılıçdaroğlu, hala bu politikasını sürdürüyor. Dünkü konuşmasında RTE’ye “devlet içinde çeteden bahsediyorsun, madem çete vardı 1 yıldır neden ortaya çıkarmadın, neden sustun, ülkeyi sen yönetiyorsun ben seni bilirim çete varsa reisi sensin..” dedi.
1) Peki de, Cemaatin devlet içinde polis ve yargıda yapılanması üzerine CHP yönetiminin bir tahlili, görüşü var mı? Bilmiyoruz…
2) Cemaatten açık destek gelir mi? Gelirse %1’lik oy bile, CHP yönetiminin “büyük başarı” hanesine sayılacağı açık.
3) CHP’nin oylarını %30’ün üzerine sıçratması, belki de tamamen kendi yükselişinin ve AKP’nin çöküşünün sonucu olacaktır.. Bu durumda Cemaatin bunu kendine yontması da gündeme gelecek ve Cemaatin oy gücü üzerine spekülasyonlar yapılacak.
4) Cemaatin esas ittifakı AKP’dir, yani RTE’siz bir AKP.. RTE düşüncesinde olanların ayıklandığı ve AKP’nin Cemaat için bir “kabuk partisi”ne dönüşeceği bir parti. Bu Gül, Arınç ve diğerleriyle kotarılabilir. (Bakınız: 1 Aralık yazım http://orhanbursali.blogspot.com/2013/12/devlet-erkinde-bir-taseron.html)
5) Cemaat için öncelik, RTE’yi AKP’nin başından uzaklaştırmaktır. Seçimlere kadar bu olmazsa, yerel seçimler Cemaat için büyük umuttur.
6) Cemaatin yargıda egemenliği sürdükçe, bütün iktidarları susta durdurma özelliğine sahiptir.. Ana greçek de budur..
--- 30 Aralık 2013, Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder