Türkiye’yi, bir
başka açıdan ikiye ayırabilirsiniz.. İlki siyasetçilerin “büyük Türkiye”
hayali, ikincisi ise 12 yıldır inşa edilmeye çalışına “Büyük RTE” hayali.. İlk
hayali başta Süleyman Demirel olmak üzere pek çok politikacı paylaştı. İkinci
hayal, bu ülke üzerinde bir Tayyibistan
Cumhuriyeti kurmak hayaliydi. İlk hayal yerinde duruyor, herkesin
paylaşımına açık! İkinci hayal ise, yerle bir olmuş durumda! Tayyibistan’in 12
yıllık pratikte ne demek olduğunu üç kalemde özetleyebiliriz:
anlamı şudur ancak İstanbul’da gökdelen
ve betonlaşma
Recep Tayyip
Erdoğan’ın Türkiyesi, İkinci Cumhuriyet değildir, Üçüncü Cumhuriyet
denemesidir.
İlk
Cumhuriyeti, kurucusu Atatürk ile sonlandırmak gerekir.
Atatürk’ün hedefi,
bu ülkenin yaratıcı bütün unsurlarını ayaklandırarak, bilime, araştırmaya, uçak
fabrikalarına, sanayiyi kurmaya, demiryollarıyla bütün ülkesi sarmaya ve
bütünleştirmeye.. çağın insanını, evet bir ülke zenginliğinin ve mutluluğunun
en büyük kaynağı olan kaliteli, yetenekli çağdaş insanı yaratmaya yönelikti.
Yani ayakları
üzerinde duran, dünyaya durduğu çıktığı yükseklerden bakan ve bu temel üzerinde
özgürce büyüyen bir ülke.
***
Bu büyük
insandan sonra Cumhuriyeti devralanlar farklı bir Cumhuriyet politikası
izlediler. Atatürk’ün temellerini attığı herşeyi adeta tersine çevirdiler.
Sadece bir noktayı söyleyeceğim: Uçak fabrikalarını kapattılar.. yeter mi
derdimi anlatmaya! Daha neler neler.. Bu konuda o kadar eser var ki ortada! Sonuçta,
Batı’nın ileri karakolu olarak savaş cephesi bir ülkeye dönüştük.
Özeti şudur
Atatürk sonrasının: Size para veriyoruz,
yardım ediyoruz, siz bu parayla ihtiyacınız olan herşeyi bizden satın
alırsınız.. Sizin üretmenize gerek yok..
İşte İkinci
Cumhuriyet budur... Şüphesiz 1960’dan sonra, Türkiye yeniden, kuruluş
genlerinde yatan “üretici olmayı” yer yer keşfetmedi değil. Ama iç savaş
ortamları yaratıldı, hazineyi talan ortamları hiç eksik olmadı, darbe ortamları
oluşturuldu, Türkiye ABD ve batının ihtiyaçlarına göre tasarlanan ve güdülen
bir ülke oldu. Özet şudur: 60 yılda 20 kadar ekonomik kriz ve yoksulluğun bir
türlü aşılamaması.. 2001 krizi adeta bu İkinci Cumhuriyet’in de sonunu
hazırladı.
***
Çünkü.. İkinci
Cumhuriyet’in Türkiye’yi yöneten tüm partileri, son büyük krizle birlikte iflas
etti, dağıldı çöktü kapandı.. RTE, farklı bir kökenden gelen siyasi anlayışın
temsilcisiydi. İkinci Cumhuriyetin neredeyse bütün sağ partileri CHP’den
üremişti. Erbakan hareketini bunlardan ayırmak gerekir. Hele hele RTE’yi
anlayışını neredeyse tamamen ayırmak gerekir. Cumhuriyet’ten çok, Cumhuriyet
öncesi dini akımlardan da alıyordu.
RTE, Üçüncü Cumhuriyet’in temellerini attı.
Nasıl ve nelerle?
1) Doğrudan
İslamcı siyasi parti niteliği ve buna uygun içeride örneğin eğitim ve toplumsal
hayatı onun anlayışına göre yeniden tasarlamaları ve dış politikalarıyla....
2) Cumhuriyet’i
yaratan ve kuranları, Atatürk ve arkadaşlarını (iki ayyaş!) ve Cumhuriyet’in
kuruluş aşamalarını (1938’e kadar) reddeden politikalarıyla! (Sahte ve
reddiyeci uyduruk yeni bir tarih yaratma çabası)
3) Uluslaşmayı
reddeden, Ulus’u, ulusalcılığı reddeden, millet yerine ümmeti (İslami temelde
birleşme) geçirmee yönelik politikalarıyla..
4) Sanayileşmeyi
gerileten, bunun yerine inşaatçılığı geçiren ve el parası ve milletin
varlıklarıyla bir tüketim cenneti vaaden politikalarıyla..
5) RTE
“ekonomik cenneti” iki ayak üzerinde kuruldu: Biri dışarıdan 400 milyar dolar
borçla içeride tüketimi pompalaması.. Bu milletin varlığı olan malmı mülkü
sanayisini satıp savuşturarak 60 milyar liralık bir de ek kaynak yaratması.. Dahası var, ama burada bu
kadar!
Geçmiş Olsun Ülkem!
Tayyibistan Cumhuriyeti, sadece Birinci değil, önemil ölçüde İkinci Cumhuriyet’in de reddine dayanıyordu. Bu nedenle Üçüncü Cumhuriyet Denemesi sıfatını tam anlamıyla hakkediyordu.
Şimdi bütün
bunlar bitti. RTE hala iktidarda görünse de sona erdi..
Geçmiş olsun, sevgili ülkem!
12 yılda bu tarihin akışını tersine çevirmeye yönelen bu girişim sona erdi.
2023, Tayyibistan Cumhuriyeti’nin tam ilanının tasarlandığı tarihti!
Cumhuriyet’in 100 yılı! Atatürk ve Cumhuriyeti’nin bütününe yönelik bütün bu
toplam politikaların hesabı, Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün yerine, yeni büyük kurucu olarak geçirmeyi
hedefliyordu. Suriye Savaşı ile göğsüne bir savaş kahramanı madalyası
takabilseydi, Kurucu görüntüsü tamamlanacaktı!
Atatürk’ü ve yaptıklarını aşmak, boy
post meselesi değildir.
Bu hayal, bakanlar kurulunun istifa
enkazlarının altında kaldı. O fotoğraf, yani oğlunun, babasının yanıbaşında,
millete tvit atarak hakarete yeltendiği o fotoğraf da, tükenişin ve bitişin
görüntüsüydü.
Hele hele o
vakıf varya o vakıf! Ona enkazın ta kendisi olarak bakınız lütfen!
-- 29 Aralık 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder