Evet
değiştiriyorum, Başbakanın kuyruğundan ayrılıyorum, erkek kız-kadın ayrımını
hayatın her alanında dayatmaya kararlı olan RTE’yi bugün de yeterli insan
eleştirecektir. Bana ihtiyacınız şimdilik yok (varsa bildirin!).. Ve dün
İstanbul’da başlayan Uluslararası Küresel İklim Değişimi Konferans’na
dönüyorum. Dünkü “İklim Değişimi ve Medya”
başlıklı konuşmam için edindiğim ilginç bilgileri, paylaşacağım.
***
Hiç
duydunuz mu: Türkiye, Küresel İklim Değişimi sürecinin içine girdi. Bunlar
Konferans’ta anlatılıyor, ama ben Mikdat Kadıoğlu’nın 2012 sonunda hazırladığı
“Türkiye’de İklim Değişikliği Risk Yönetimi” başlığı altında hazırladığı 170 sayfalık raporu
okuyunca, ülkemizin iklim değişiminin içinde olduğu net olarak ortaya çıkıyor.
Kadıoğlu özetle saptamalar yapıyor:
· Sadece
büyük şehirlerimizde
sel hasarlarının neden olduğu maddi
kayıplar, depremlerin neden olduğu maddi kayıplara
yaklaştı.
· Türkiye, yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta
Asya Bölgesi’nde aşırı
hava olaylarına en çok maruz kalacak ülkeler listesinde üçüncü sırada
gösteriliyor.
· Türkiye’de, üst tropiklerdeki iklime benzer sıcak ve kuru
bir iklim hakim olmaya
başladı. Sahra Çölü
gibi bölgelerdeki yüksek basınç kuşağı kuzeye Türkiye’ye doğru kayıyor. Değişen iklimle birlikte
yaşadığımız düzensiz,
yani ve şiddetli yağışlar ve seller; heyelanları, erozyonu ve çölleşmeyi artırıyor. Rüzgar fırtınaları,
dolu, hortum, yıldırım, şehir selleri gibi afetler daha sık şiddetli, daha uzun
süreli ve her yerde etkili oluyor.
· 1963’te 140 civarında sel yaşanmışken, 2010 yılında
160’dan fazla sel meydana geldi. Şiddetli rüzgarlara bağlı fırtınaların sayısı
yılda 50’nin altında seyrederken, 2010’ da 250’ye yaklaştı.
· Pek tanımadığımız meteorolojik hortumlar son iki
yıldır her yerde yıkıcı olmaya başladı. Sadece fırtınalarla birlikte görülen
yıldırımların Türkiye’de neden olduğu can kaybı sayısı son yıllarda 400 kişiyi
aştı.
· Türkiye’deki orman yangınların %12’sine de yıldırımlar
neden oluyor. Ortalama sıcaklıkta her 1 derece artış, yıldırımların sayısında
da yaklaşık %20’lik bir artışa neden olacak. Bu durum orman yangınlarını da
misliyle artıracak. Su fakiri olacağız, kuraklıklar artacak..
***
Hey,
dünyamızda çok kötü şeyler oluyor! Uyumayın! Bilim
insanlarının saptadıkları bu olgu, veriler, bilgiler, yorumlar, doğrudan 7
milyar insana iletilmeli.. Mesele salt hükümetlerin meselesi değil. Hatta eğer
bu ciddi konuyu salt hükümetlere bırakılırsa, büyük hata olabilir. Çünkü ekonomi
yeniden yapılanacak, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilecek, fosil
yakıtlardan kaçınılacak, insan davranışları değişecek..
Kuzey
buzullarında erimeler, büyük buzullarda parçalanma ve kopmalar, şüphesiz ki
kuzey ayıları ve diğer canlılar, öncelikle kuzey kutup dairesinde olan
bitenler, iklim değişiminin simgesel olayları haber olarak medyamızda bol bol
yer alıyor. Televizyon kanallarında gösteriliyor.
11
köşe yazarı –gazeteci meslektaşıma sordum: İklim
Değişiminin büyüklükle orantılı olarak, medyamızın haber ve yorumlarla konuya gerekli
ilgiyi gösterdiğini düşünüyor musunuz? Sağolsunlar yanıt verdiler. Özet:
* Türkiye'de medya bu konuda yeterince
uyarıcı yayın yapmıyor.. Hatta hiç yapmıyor bile denebilir... Bir sayfada diyelim ki, iklim değişikliği ile ilgili
bir haber var, ekonomi sayfalarında bir termik ya da nükleer santral
yatırımının ne şahane olduğundan bahseden başka bir haber görürsünüz.
*
İklim meselesi "kutup ayısı ve buzul"
imajıyla da olsa zihinlere yerleşti. Fakat gazeteciler bile, bilimsel
araştırmalardan, sosyal, ekonomik, politik sonuçlarından ve iklim
değişikliğiyle mücadele önlemlerinden bihaber. Hal böyleyken "anti iklim değişikliği" teorileri
gibi "şok" haberler daha çok yer bulabiliyor medyada.
* Türkiye'nin "ağır
siyasi ikliminin" etkisi maalesef yazar ve gazetecilerin iklim
değişikliğinin etkilerini gözardı etmelerine neden oluyor. Gündemin hızı ve yoğunluğu nedeniyle,
iklime sıra gelmiyor.
Bu durumun nedenleri üzerine de ayrıntılı
açıklamalarını dün konferansta paylaştım..
Gazetelerde bu konular üzrinde duran çok az (çoğu kadın) yazar var. Ama
ana akım medya dışında, Türkiye’de iklim
değişikliği konusunda canlı bir hayat var. Örneğin Açık Radyo ve Ömer Madra, çevre ve iklim değişikliği haberlerine
hemen her sabah yer veriyor. Geçen ilkbaharda bir gurup aydınla birlikte, Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek’e seslendiler: “İklim Değişikliği Tehdidine Karşı İstanbul
Manifestosu”
“Gezegen Elden Gidiyor Buna Razı Gelemeyiz” diye imza kampanyası açtılar..
Vicdanlara
ve ruhlara hitap eden kısa bir açıklama var.. Dünya ekonomik sistemi,
kapitalizmin kısa vadeleri kazanç hesapları üzerine kurulduğu sürece, vicdansızlık
ve ruhsuzluk sürecek; inanıyorum..
-- 7 Kasım 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder