Başlangıç faulu 1: Demokrasi paketi açıklayacağım, içinde ne sürprizler var diye
günlerce reklamını yapıyorsun.. Ama hoşlanmadığın gazete ve TV’leri içeriye
almıyorsun..
Başlangıç faulu 2: Demokrasi üzerine cilali
şeyler söyleyeceksin, ama bir saatlik konuşmanın 40 dakikasını, muhalefeti
kötülemek, itirazları kötü ilan etmek, geçmişte demokrasi arizaları yaratmış
olan diktatör bozuntularını övmekle geçireceksin..
Biçim/usul hataları, içerik hataları kadar
önemlidir.. Ama Başbakanın böyle bir derdi olmadığını biliyoruz..
Başbakan günlerdir reklamını yapıyordu
paketin: içinde ne sürprizler var!
Yalakaları çok önceden paketi allayıp pullamaya girişmişlerdi.. Bu köşede ise
sık sık RTE kafasından demokrasi çıkmasının mümkün olmadığını, sadece
kendilerine yarayacak maddeleri içereceğini yazıyordum. Dünkü yazımda da “külahımı masaya koyuyorum” dedim.
AKP’liler, acaba ne değişiklikler yapalım ki,
önümüzdeki seçimlerden kârlı çıkalım diye düşünüp taşınmış.. İktidar sormamış
hiç (neyi ne zaman sordu ki!) ama toplum kendisine sürü sepet demokrasi
önerilerinde bulunmuş.. Doğal olarak hiç biri yok içinde.. Muhalefete
saldırıyor, CHP ise 18 maddelik gerçekten büyük bir demokrasi paketini aylar önce
açıklamıştı, ama otoriter bir kafa gerçek demokratik düşüncelerle ilgilenebilir
mi?
***
Paketin ilk özelliği, İmralı-BDP-Kandil ile
süren “Kürt Sorunu Üzerine Pazarlık” görüşmelerine yönelik atılan minik bir
adım.. Üç noktayı sayabiliriz, a) İller- ilçeler dışında, Kürtçe coğrafi
isimlerin değişiminin resmileşmesi.. Kürtler zaten bunu uygulamaya koymuştu ve
İçişleri Bakanlığı da onay vermeye başlamıştı.. b) Kürtçe 3 harfın
kullanılması.. Bunu isteyen zaten kullanıyor.. 3) Özel okullarda Kürtçe eğitim..
Bazı derslerin Türkçe olması kaydıyla..
4) Andımızın ilköğretimden de kaldırılması..
Bunlar, RTE’nin, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde ve belki de Anayasa’da düşünülen Başkanlık değişikliğine yönelik,
Kürt desteğini almak için aralanan yeni pazarlık kapısıdır: “Bak şimdilik bu kadarını verdim, daha
fazlasını vermek için ise...” Öcalan ile İmralı’da yapılan anlaşmanın özünü
aslında Orta Doğu’daki diğer Kürt parçalarını da kapsayacak “Türk-Kürt Federasyonu” düşü
oluşturuyordu.. RTE bu anladığım kadar şimdi bunu ülke içinde gerçekleştirmek
için adım atıyor.. Yeter ki, Kürtler kendisini Başkan olarak görsün,
onaylasın..
Türkiye’de demokrasi meselesini Kürt meselesi
olarak gören bir Kürtçü çevre var. Oysa demokrasi öncelikle bir RTE ve adamları
meselesine dönüşmüştür ülkede.. Kürtlerin
RTE ile yapacakları bütün anlaşmaların, ülkede diktatörlüğü güçlendireceği açık
seçik ortaya çıktı..
Kürt ulusçuları, BDP liderleri, Gezi
Protestolarına, Demokrasi taleplerine ve diktatörlüğe karşı direnişe, “aman bunlar RTE’yi devirecek hareketlerdir,
biz ise ne güzel RTE ile işleri pişiriyoruz, Gezi protestoları Ergenekon
tertipidir” diyecek kadar düzeylerini düşürmüşler demokrasi taleplerine
sırt çevirmişler, ülkede demokrasi konusundan ne anladıklarını net bir şekilde
ortaya koymuşlardı: Demokrasi=Kürtlere
her türlü özgürlük..
Son zamanlarda bu tutumlarında bir düzeltme
yaptılar, ama ne zaman? RTE’nin zik-zaklar çizerek Kürtlerle anlaşmayı yokuşa
sürdüğünü gördüklerinde.. Şimdi RTE ile yine “demokrasi dansı”na soyunabiirler! Bu nedenle, Kürtlere endeksli bir
demokrasi arayışı, büyük bir siyasal yalandır..
***
Paketin diğer yönüne gelelim: Türban’a kamuda serbestlik. Bu konuyu
tartışmam. Türbanın şimdi neredeyse bütün kamualanına yayılması, dinci
iktidarın en önemli projelerindendi.. Anayasa değişikliği gerektiren bu konuyu
yasayla halletmek, iktidarın önemli başağrılarından biri.. İslami iktidar,
bizim özgürlük ve demokrasi konusu gördüğümüz hiç bir şeyi kabul etmezken,
kendi takvimlerinde işte bu demokrasi
meselesidir dediği, İslami karakterinin bir parçası olan herşeyi bize
demokrasi diye dayatıyor.. Tabii liberal şakşakçılarının da desteğiyle..
Bu bağlamda, pakette, sözde özgürlükler
kapsamında İslami olan herşeye büyük bir koruyucu şemsiye getirilirken,
örneğin, ateistlerin veya müslümanlığı
başka türlü yaşamak isteyenlerin hayatlarını zorlaştıracak uygulamalara daha
çok tanık olacağız.. Birileri islama hakaret etti diyecek ve savcılık
soruşturma açacak.. Ramazanda yemek
yiyen sigara içenler bile, işte yazıyorum şuraya, İslama hakaret olarak şikayet
konusu olacak.. Bu iktidardan baka türlü uygulama bekleyen?
***
Seçim
barajı falan, hiç girmiyorum.. Biz getirmedik barajı diyen, askerlere suçu atan,
ama askerlerin yasasına sarılan bir lider, ne kadar inandırıcı ve demokratik
olabilir? Barajı tutuyorlar, sundukları alternatifler ise, bugünlerde sadece
AKP’ye yarayacak seçenekler..
Gezi Protestolarına katılanlara, demokratik
itiraz ve anayasal haklarını kullananlara karşı, savcı ve mahkemelerine talimat
vererek korku ve yıldırma operasyonu sürdüren bir iktidar sahibinin, demokrasi
paketi sunacağını kim düşünür? Gösteri hakkının daha da kısıtlanacağını
söyleyebilirim
Mor Gabriel Manastırı’na topraklarını iade
kararı tek anlamlı konu! Topraklar zaten onlara aitti! Paket, bütününde, milletten,
parçalanmış bir ümmete evrilmeyi öneriyor.. Devamını getireceklerdir..
***
Ha, yazının başlığı mı? Unutmadan yazayım da
yanlış anlaşılmasın: RTE’nin iktidardan gidişi ile demokrasiye geçiş için ilk
adımı atacağız..
O günü “Demokrasiye
İlk Adım Bayramı” olarak kutlamayı öneriyorum..
İnşallah..
-- 1 Ekim 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder