Amerikan ve
Avrupa’nın siyasi ve ekonomik güç merkezlerinin basını, Erdoğan ve hükümetinin
diktatör uygulamalarını öne çıkarttı! Aman neler neler.. Düne kadar yere göğe
sığdıramadıkları RTE için, şimdi ekonomik açıdan bile “zaten kırılgan buluyorduk” diyorlar.. Dün Ergin Yıldızoğlu bir kısmından özet verdi..
İkinci olarak, Amerikan yönetimi belki de beşinci kez,
Beyaz Saray sözcüsü, Dış İşleri Bakanı, Başkan Yardımcısı’nın ağzından
Türkiye’de göstericilere orantısız şiddet uygulamalarına karşı ciddi uyarılarda
bulundu.
ABD/Batı’nın
RTE’ye karşı tavrını görmemek mümkün değil. Gezi odaklı Türkiye’ye yayılan
büyük protesto ve direnişi, bu güçlerin fırsat gördüğünü söyleyebiliriz. Neden
fırsat? Özellikle Suriye ve İsrail konusunda RTE epey başağrıtıcı oldu. Mesela
Suriye’ye askeri müdahale zorlaması! Irak’ı parçalama girişimleri... Bunlar
henüz ABD’nin tam karar vermediği konular..
Ve/veya
otoriterlikte durmadan yol alması karşısında, RTE’nin artık eskisi gibi “büyük
güç” olamayacağını düşünüyorlar.. Şüphesiz, halkına karşı böylesine bir
kitlesel şiddet uygulayan bir iktidarın arkasında durabilmenin zorluğu var..
Medya konusunda kötü şöhreti zaten ayyuka çıktı..
Şunu
söyleyebiliriz: RTE’ye batının gözyumması eskisi gibi sözkonusu olamaz.. Halkın direnişi, bunu imkansız kıldı...
Bu noktada bazı yanlış düşünceleri de eleştirelim: Bazı AKP’ye muhalefet
odakları direnişte “emperyalist parmak,
kışkırtma” arıyor. Türkiye’yi, direnişi analiz edemezsen, varacağın nokta,
istemesen bile karaçalmak olur. “İşte dünyada emperyalistler şunları falan
yapmışlardı” dersen, yaşadığımız süreç için ancak komplolar kurarsın..
Hakaret edersin..
Anlayamıyorsan, sus ve ortalığı karıştırma derim!
Nitekim AKP de hemen bunun üzerine atladı, dış
güçlerin (kimse onlar) buradaki gösterileri organize ettiği kışkırttığı
laflarını öne sürmeye başladı...
Direnişin
Türkiye çapında yaygınlaşmasının 10 yıllık bir baskının ve birikimin sonucu
olması ile.. bu direnişten bazı “dış” güçlerin “lider değişimi” için
yararlanmak istemesini birbirinden ayırmak gerek. İki farklı şey.
***
Ben lider değişimi sürecinin başladığını
düşünüyorum. RTE karizmayı tam çizdirdi. Artık ağzıyla kuş tutsa eski RTE
olamaz. Bu sürecin AKP’ye de zarar vermeye yöneldiği düşüncesinde olan ve
üstelik RTE’nin tasfiye edeceği insanlar var partide. Abdullah Gül, mesela.. Arınç
bile, meyvenin tam olgunlaşacağı sırada RTE’yi terkeder. Arınç gibi daha çok
var, Gül’cüler örneğin. Bu kesimin, şu sıralarda ilişkilerini yoğunlaştırdığı
görülüyor. Tabii, RTE’nin arkasında önemli bir oy desteği de var, ceviz sert!
AKP içinde
lider değişiminin “kanlı” mı, yoksa
‘kansız mı” olacağını kestirmek
mümkün değil.. Ama RTE savaşçıdır!
Öyle iktidarı kimseye teslim etmez, yıkıp geçmeye çalışır.. İstifa etmez,
çekilmez (umarım yanılırım!).. Büyük bir olasılıkla, RTE’nin Başkanlık veya
partili Cumhurbaşkanı anayasasını, olası bir referandumda kabul ettirememesi,
burada etkili olur..
Ama ondan önce,
şimdi AKP içindeki bu süreci belirleyecek
ana dinamik, sokaktadır. Sokak, kilidi çözebilir..
RTE şiddeti,
bastırmayı mi önerir? Sivil faşist güçler devreye sokulur mu? Sanki öyle.. Ama
halka yapılacak her türlü zulüm, RTE’yi
çok daha hızlı götürür. Dünyanın en güçlü polis ordusu inşa etsen bile,
gitmekten kurtulamazsın.
Ama önec her araç kullanılarak Direniş söndürülmeye
çalışılacak gibi.. Gezi Platformu isteklerini açıkladı.. Bütün bunları kabul
etmek, RTE için bir kısa yol/ kısa zaman için nefes alma olabilir.. Bunu yapar
mı, bilmiyorum. Karar çizdirmiş ve “boyun eğmiş” olmayı da, RTE tipinde bir
liderin kabul etmesi zordur. Kabul etse bile, RTE yüzde 50 puan kaybedecek..
Eğer olursa,
Anayasa referandumunu da kaybedecektir! RTE’nin Kürt çözümü de rafa
kalkabilir.. Yani her durumda, grafiği hızla aşağı doğru inen/inecek bir RTE
olacak karşımızda.. Halk güçlü, o değil..
Özetle RTE tam bir çıkmazda! Üstelik Türkiye
seçimler sürecine de girdi... AKP’nin çözülmesiyle sona erebilecek bir süreçten
bahsediyoruz.. Hem ülke içinde egemen sınıf ve güçler hem ABD/Batı, daha ılımlı
görünebilecek bir lideri tercih edecekler.
Ama son sözü
belki de, veya büyük olasılıkla halk söylecek..
***
Şüphesiz CHP, halka öncülüğün dışında olduğu ve
kaldığı için, şimdilik seyirci pozisyonundadır. Eeee, bu iş böyledir! CHP
düşünsel hantal yapısı, iki arada bir derede hali, halkı ve gençliği bir türlü
anlayamayan kaba örgütü; halka dayanacağına büyük küçük veya cemaatsal siyasi
güçlerle ittifaklar yaparak bir yere varabileceğini sanan politikası ile,
iktidar olma düşüncesinden uzak durmuştur..
Eee ciddi bir
halk oyuncusu olamazsanız, seyirci olursunuz..
--
Not: “Mısır’da, Tunus’ta.. bu isyanların yerine ne
geleceğini bilmiyoruz. Ama hiç önemli değil! ... Meydanın gücü, başlı başına
bir umuttur! Türkiye için de bir umuttur! Herkes Türkiye’yi model olarak
gösteriyor onlara, ama: İslam İsyanı Türkiye’deki otoriter / diktatörlük
eğilimlerine set çekecek ve bu istekleri ve gidişi ülkemizde imkansız kılacak
yeni bir kulvar açmıştır!” Bu sözleri, 3
Şubat 2011 tarihli İslâm İsyanı ve Bize
Umut yazımdan aldım J))) Gazeteden veya
bloğumdan tamamını okuyun lütfen..
--6 Haziran 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder