SAYFALAR

2 Mart 2013 Cumartesi

“Köşkte gizli suikast zirvesi” yalanı


Önceki gün Taraf gazetesinin manşetini görünce ve “haber”in imzasına bakınca, hah dedim, MBaransu yine Fatih Cami bombalanacaktı diye manşetlerden duyurduğu ve sahte belgelerle piyasaya sürdüğü Balyoz davasına benzer bir haberle ortalığı karıştırma görevini üstlendi!
Oral Çalışlar’ın yayın yönetmenliğini üstlendiği Taraf adlı gazetenin manşetindeki haberin başlığı şuydu: “Çankaya’da suikast zirvesi”. Çalışlar belli ki çok heyecanlandı, haberi manşete çekti, doğru mu yanlış mı hiç bakmadan..
Baransu sözde “Arınç suikasti” planında sadece Bülent Arınç’ın oturduğu evin krokisi değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Gül’e yönelik de bir “kroki”nin de ele geçirildiğini ileri sürüyordu. Hatta bir kaç kroki vardı.. Baransu, “devletin en üst kademesinde görev yapan” haber kaynağı ile lüks bir restoranda buluşmuş ve kendisine bu bilgiler verilince çok şaşırmış.. Hatta ‘haber kaynağı” onu arabasına alıp “suikast güzergahını” gezdirmiş-göstermiş. Sonra da Balgat’ta bulunan askeri karargahı göstererek, “suikastten sonra buraya kaçacaktılar” demiş..
Nasıl, James Bond’un casus filimlerine taş çıkartacak bir planlama ama! Zaten Baransu da tam bu işlerin adamı!
Baransu’nun önemli “haber kaynağı”na göre, konuyu görüşmek üzere Gül- Başbakan ve o zamanki Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, Çankaya’da bir araya gelmişler. Gül, Başbuğ’dan konu hakkında bilgi istemiş, nedir bu, açıkla bakalım, diye!!!
Baransu’nun “suikast zirvesi” de bu görüşmeymiş.. Zirvede ise bu suikast planı ve krokinin kamuya açıklanmaması kararı alınmış...
Hemen söyleyeyim, konuyu en azından bir tarafıyla araştırdım. Gül ve Erdoğan’dan soramayacağıma göre, o zamanki Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un böyle bir toplantıya, yani “suikast zirvesine” katılmadığını, böyle bir krokiden haberdar olmadığını ve böyle bir kroki görmediğini ve kendisine gösterilmediğini öğrendim...
Yani Baransu’nun üfürüğünü doğrulayacak en önemli kaynaklardan birinin olaydan habersiz olduğu ortaya çıkıyor. Bu önemli iddianın diğer iki ana kaynağı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Gül’ün, kamuoyuna pompalanan bu iddia üzerine açıklama yapmaları gerekir.. Böyle üçlü bir zirve oldu mu, bu iddianın tarafları siz misiniz, Çankaya’da böyle bir toplantı yaptınız mı, İlker Başbuğ bu toplantıya katıldı mı..
Baransu’nun Başbakan ve çevresiyle arası iyi değil. Böyle bir üfürük oradan gelmiş olamaz. Gül çevresinden gelebilir mi? Bilmiyorum. Baransu bu çevreden mi dolduruşa getirildi? Yoksa MİT içinde Baransuculardan biri mi var? Veya devletin en üst kademesi derken, Baransucuların al takke ver külah içinde olduğu yargıdan veya emniyetten bir “üst görevli” mi söz konusu? Ama kaynak her kimse, Baransu’nun da bilgisi dahilinde, buradan diğer gazetelere de benzer ipuçları pombalandı son zamanlarda..
Aklı başında biri, okuduğunda, iddianın bir zırvakafanın ürünü olduğunu hemen anlar. Efendim herşey bu krokide yazılı çiziliymiş.. Suikastçinin kaçacağı askeri birlik te işaret edilmişmiş. Yahu hangi suikast planı, böyle krokilerle, kaçacak yerlerle belirtilir de birilerinin eline tutuşturulur! Ya aptallar böyle bir iş yapar, veya milleti aptal yerine koyarak böyle bir şey olduğuna inandırabileceğini sanan sivri zekalılar..  Eh yani düşünceleri şu: Balyoz planını yutturduk, hepsini içeri attırdık ya, bunu da niye yutturmayalım?!
Aslında plan program cemaatçilerin ordu ile bitmek tükenmez hesaplaşmasının bir parçası. Bu kesimin gazetecileri bir süredir, 28 Şubat’a odaklanmış durumdalar.. Hatta medya patronlarına kadar uzanan yeni tutuklamaların “müjdesini” veriyorlar! TSK “özel kuvvetler komutanlığı” üzerine yapılan son yayınlar konusunda 16 maddelik bir açıklama yapmış ve “Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki bazı unsurların illegal faaliyetlerde bulunduğu, şeklindeki iddialardan yola çıkılarak, TSK personelini ilgilendiren ve devam eden soruşturma ve kovuşturmaları etkileme sonucu doğurabilecek nitelikteki yayınların kurumsal olarak TSK'ni de etkileyecek boyutlara dönüştüğü değerlendirilmektedir” denilmiş ve özel kuvvetlerin illegal bir kurum olmadığı vurgulanmıştı.
Açıklamada şöyle denmişti: "Gündeme getirilen iddiaların kaynağı, 2007 yılında dönemin MİT Müsteşarı tarafından Devletin ilgili makamlarına elden sunulan isimsiz ve imzasız ihbar mektuplarıdır. Bu mektuplarda yer alan iddialar 2007 yılında incelenmiş, ancak herhangi bir işleme gerek görülmemiştir.”
MİT’in Darbeleri araştırma komisyonuna gönderdiği dosyada bulunan bazı ihbarları, komisyonun ciddiye almadığı ve raporuna yansıtmadığı da biliniyor. Bir de uydurulan haberin bir hedefi, 28 Şubat savcılığını etkilemek olabilir..
TSK’nin bu uzun açıklaması da, Başbakan’la Necdet Özel arasında yapılan ve uzun süren bir görüşmeden sonra kamuoyuna duyurulmuştu..
İlligal darbeci faaliyetler sürüyor” palavrasının kamuoyuna pompalanarak, özellikle Balyoz davasının Yargıtay’daki süreci etkilenmeye çalışılıyor. Vee aynı şekilde delilller açısından da çöken, ancak mahkemenin bir an önce mahkumiyet kararı vermek için çırpındığı Ergenekon davasının verilecek mahkumiyet kararlarına haklılık kazandırmak için kamuoyu bur zırvalıklarla etkilenmeye çalışılıyor.
Ergenekon’da yargılanan Başbuğ ve suikast zirvesi uyduruk haberinin, bu bağlamda gündeme getirildiği görülmekte.. Baransu’nun palavralarını manşetlere çekmek görevini, şimdi Oral Çalışlar’ın üstlenmesi de, eşyanın tabiatı gereği olduğunu belirtelim şimdilik.. Doğrusu yakışmıyor değil..
--Cumhuriyet manşet haber, 27 Şubat 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder