SAYFALAR

4 Şubat 2013 Pazartesi

Siz de Canlı Bomba Olabilirsiniz


Evet, bugün damardan siyasetin biraz dışına çıkalım, Ankara’da Amerikan elçiliğine üzerindeki bombalarıyla intihar saldırısı yapan “Canlı Bomba” hakkında bazı gazetelerin ipe sapa gelmez manşetleri üzerine biraz bilimsel bilgi aktaralım. “Canlı Bomba” Ecevit Şanlı, hastalığı nedeniyle beyni küçülmüş ve bu nedenle kolayca bu işi yapmış!!!
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinde, intihar komandoları veya canlı bombalar üzerine çok sayıda araştırma yayınladık. Buradaki bilgileri yorumlarla aktaracağım.
***
Paris CNRS Araştırma Enstitüsü ve Michigan Üniversitesi’nden sosyologlar, intihar komandolarının ortak niteliklerini araştırdı. Scott Atran’a göre, intihar saldırılarını yapanlar hastalıklı insanlar değil. Onlar daha çok “göze batmayan sıradan insanlar tarafından gerçekleştirilmekte..”
Science dergisinde sonuçları yayımlanan araştırmaya göre, intihar bombacıları “genç, bekar ve eğitimli”ler arasından seçiliyor. Maddi sıkıntıları da bulunmuyor. Büyük çoğunluğu erkek.. “Bu kişiler inançlı, ama fanatik” değil. “Herkes gibi onların da yaşamlarında babaları, dostları ve meslekleri var.” Örgütün yetiştiricilerince eğitiliyor ve “terör aracı” haline getiriliyor.
Keskin ideolojik, dini ve siyasi kamplaşmalar, derin yarılmaların yaşandığı koşullar ve savaş ortamları, intihar komandolarının yetiştirilmesini kolaylaştırıyor. Dinsel amaçlı eylemler için yetiştirilen canlı bombalar tabii ki “cennete gideceklerine” inanıyor. ABD’de İkiz Kulelere uçaklarla saldıranlar da El Kaide’nin intihar komandolarıydı. PKK’nın da pek çok eyleminde canlı bomba kullandığını biliyoruz.
Keskin ve kör inançlar, kadim gelenekler, içinde yaşanan ailesel ve küçük toplumsal çevrenin yönlendirmesi ile ülkemizin kan gölüne çevrildiğini unutmayalım. Aslında yaşadığımız toplumsal cinayetlerin pek çoğu da “intihar bombacıları” ile benzer özellikle taşıyor. Malatya’da Zirve Katliamı olayın anımsayın. Hangi ruh ve inanç, katillere, kurbanlarını öldürdükten sonra, üstüne boğazlarını, parmak ve ellerini kestirdi?
Bu açıdan, aslında insanların –önemli çoğunluğunun- düşünce olarak özgür olduklarını söylemek zor. Kör inançlı bir gurubun üyesi olmak, cinayete varan eylemleri gerçekleştirmek için yeterli olabiliyor. İsterseniz bu “grup aidiyeti”ni, futbol fanatiklerinin birbirine döner biçakları ve tabancalarla saldırması gibi çok yaygın bir taraftarlık inançlılığına kadar götürebilirsiniz..
Toplumsal düşmanlık, ırklara ve milletlere yönelik “ötekileştirme”lerle insanları kolayca vahşet aracına dönüştürebilirsiniz. Amerikalıların işgal ettikleri Irak’ta Ebu Garip hapishanesinde yaptıklarını anımsayın. Mesela “Başına çuval geçirilmiş, parmaklarına elektrodlar iliştirilmiş, her an elektrik şokuna yakalanma tehlikesine karşı küçük bir kutunun üzerinde güçlükle durmaya çalışan adamın” görüntüsü.. Bu tür olaylara yol açanların bir kısmı gerçi yargılandı, askere “işte arada sırada çıkan bir pislik” muamelesi yapıldı.
Ama Amerikalı psikiyatrist Zimbardo, “bu pislikte” herhangi bir ruhsal bozukluk belirtisine ya da sadist eğilimlere rastlamadı: “Bu kişi birçok yönden Amerika’nın örnek alabileceği biri. Kendisi iyi bir eş, iyi bir baba, mesleğinde başarılı, dost canlısı, düzgün bir yaşam sürdüren, ahlaklı ve yurtsever bir insan.” Ordu ve toplumda Iraklıların ve müslümanların insan olmadıklarına ilişkin propagandayı anımsayın..
***
Topluluk ruhu”, insanları özel durumlarda tepeden tırnağa değiştirebilir-dönüştürebilirken, örneğin Princeton Üniversitesi’nden Susan Fiske, 25,000 toplumsal ruhbilim çalışmasını inceledi ve şu sonuca vardı: “Toplumsal koşulların yanlış olduğu bir ortamda, hemen hemen herkes işkence ve başka kötücül davranışlarda bulunabilir.”
Zimbardo, ünlü bir deneyi ile de tanınıyor: 1971’de Stanford Üniversitesi’nde bir deney yaptı ve “yumuşak huylu insanları yoldan çıkartmanın ne denli kolay olduğunu” gösterdi: “Araştırmada bir grup öğrenciden kendilerini hapishane gardiyanları ve tutukluların yerine koymaları istendi. Uygulamanın başlamasından altı gün sonra, ruh durumları sağlıklı sıradan yaz okulu öğrencileri arasından seçilen gardiyanlar, tutukluların çoğunu duygusal bir çöküşün eşiğine sürükledikleri için deneye son verilmek zorunda kalındı.”
Benzer çok deney yapıldı. Topluluk ruhu ile kabile kültürleri arasında bağlar;. işkence yapan ve insan öldürenlerin hedeflerini hayvan yerine koydukları gösterildi.
Canlı bombalar, kendi gurubuna “kardeşlik ruhu” ile bağlanarak, eylemlerini bir “toplumsal sorumluluk” ile yerine getirir. Kahraman olarak da anılacaklarını bilirler..
Aslında “toplum psikolojisi”ne göre, günlük yaşamımızda her birimizin aldığı kararlar büyük ölçüde başkaları tarafından yönlendirilir. Columbia Üniversitesi’nden Duncan Watts, “liste başı olan pop müzik parçalarının ötekilerden daha çok sevilmelerinin, onların daha iyi olmalarından değil, başkalarının satın alma alışkanlıklarından” kaynaklandığını da ortaya çıkartan bir çalışma yapmıştı.
Yani, çoğumuz özgür insanlar değiliz..
--4 Şubat 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder