SAYFALAR

21 Ocak 2013 Pazartesi

Yeniden Hacettepe Dekanlık Seçimleri Üzerine


CBT sayı 1346 Gündem’de, Hacettepe Tıp Fakültesi Dekanlık seçimleri üzerine eleştirel bir mektup yayınlamıştım. Dekan Bülent Sivri’nin gönderdiği yanıta da hemen Bloğumda yer verdim (http://orhanbursali.blogspot.com/2013/01/yeni-yln-ilk-says.html),  daha sonra bu yazıya da yanıtlar geldi. Sayın Sivri’nin tam metin yanıtına yukarıdaki adresten ulaşabilirsiniz. Özetle, yayınladığım mektupda yanlışlıklar olduğunu, kişilik haklarının zedelendiğini belirtiyor ve diyor ki:
Dekanlık seçimleri süresince asla ‘yönetimin adayı olarak lanse edilen’ hoca olmadığım gibi yapılan seçimler sonucunda ‘ikinci’ de olmadım. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlık Seçimlerinde içinde benim de olduğum iki aday 383 olarak eşit oy almıştır. İkinci olan aday ise 299 oy almıştır ve tabii ki YÖK tarafından atanan dekan da olmamıştır… Üstelik Tıp Fakültesi’nin tüm öğretim üye ve elemanları da seçimler sırasında en yüksek oyu alan aday olmazsam kesinlikle atanmayı kabul etmeyeceğimi defalarca belirttiğimi çok iyi bilmektedirler… yaşamı boyunca utanılacak birşey yapmadığını tanrı ve kulları önünde haykıracak bir kişi olarak bu satırların arasında yer almaktan ne denli rencide olduğumu tarafınıza bildiririm..”
***
Bu mektup üzerine yine olayın içinden, ismini yazmayacağım bir açıklama geldi. Mektupta özetle deniyor ki: Rektör Murat Tuncer, Tıp Fakültesi dekanının atama ile değil seçimle gelmesinden yana oduğunu belirtti. Önceki rektör tarafından atanan dekan Sarp Saraç görev süresi dolmadan tıp fakültesi dekanlığından ayrıldı ve yeniden seçim yapılmasının yolunu açtı. Ancak seçim yaklaştıkça Rektör seçim kurallarında değişiklikler yapmaya başladı. Mesela araştırma görevlileri (ki sayıları öğretim üyesi sayısı kadar) ve öğrenci temsilcilerinin de oy kullanacağını açıklandı. 4 kişi adaylığını koydu. Bu arada Rektör, eski dekan Saraç’ın adını, seçimlerde birinci seçilse bile YÖK’e bildirmeyebileceğini söyledi. Gerekçe olarak bir soruşturmayı gösterdi.
Seçimden 3 gün önce 4 aday, plan ve projelerini fakülte genel kuruluna sundu. O gün Rektör seçimde herkesin 4 adaydan 3 üne oy vermesi gerektiğini, bu kurala uymayan oyların geçersiz sayılacağını açıkladı! Açık ki, demokratik oylama denemeyecek yeni bir durum yaratılmıştı! Bazı akademisyenlerin, birden fazla kişiye oy vermenin uygun olmadığını dile getirmesi ve bu karara direnmesi üzerine, oy verenlerin işaretlemesi gereken aday sayısı 3’den 2’ye indirildi. Eski dekan Saraç ise, Hacettepe öğretim üyelerine mesaj göndererek, geçersiz olacağını bile bile, tek kişiyi işaretleyeceğini açıkladı. Seçim sonucunda 90 kişi sadece Saraç’ın adını tek aday olarak işaretledi. Buna rağmen, Prof. Dr. Bülent Sivri ile aynı sayıda oyu alarak birinciliği paylaştıla. Rektör, Saraç’ı değil Sivri’yi tercih etti. 
Mektupta ayrıca “Dekanlık seçim süresince hiç bir aday rektörün desteklediği aday olarak lanse edilmedi” deniyor. Süreçten anlaşılıyor ki, Rektör, seçimleri Saraç’ın seçilmemesi üzerine kurguladı..   
Gelen başka mektuplar da bu süreci doğrulamakta. Ancak bir başka mektupta Gündem’deki  bir yanlış düzeltilmekte ve Diş Hekimliği Fakultesinde birinci olan adayın dekan olarak atandığı belirtilmekte. Bir başka akademisyen de “öğretim elemanlarını" hiçe sayan ve onları itibarsızlaştırarak bezdirmeye yönelik icraatlardan bahsetmekte. 
Bir başka akademisyenden gelen uzun mektupta, Hacettepe'de son bir yılda gerilemeler yaşandığı; vasıfsız, yandaş yakınlığını gözeten kadrolaşma görüldüğü; Eczacılık Fakültesi dekanı yeniden adaylığını söylediğinde, hakkında ipe sapa gelmez bir iddiayla soruşturma açıldığı; aynı durumun Fen Fakültesinde de söz konusu olduğu ve soruşturma geçirmekte olan akademisyenlerin aday olamayacağının açıklandığı, akademik kurul ve teamüllerin dikkate alınmadığı; Tıp Fakültesinde, anabilim dallarının ve Dekanın haberi olmadan dışarıdan atamalar yapılabildiği belirtilmektedir.
***
Hacettepe güzide bir üniversitemizdir. Rektörün, üniversitenin güzel geleneklerini koruyarak ve geliştirerek, üniversitesinde huzursuz bir ortamın gelişmesine izin vermemesi, ülkemizin ve bilim dünyamızın yararına olacaktır. Kucaklayan bir rektör lütfen.. En çok oyu almamasına rağmen rektör olarak atanmak, bence, kendisini atayanlara hizmet etmeyi gerektirmiyor. Üniversitesiyle daha bütünleşmek için, kendisine daha büyük bir manevi sorumluluk yüklüyor.. Doğru düşünce ve tutum budur..
***
Bu hafta başında TÜBİTAK’ın, yıllardır yayınladığı ve onlarca baskı yapan popüler bilim kitaplarından evrim, antropoloji, genetic ve biyoloji ile ilgili çok satan kitaplardan bazılarını basmama kararı aldığı haberi basında yankılandı. Yetkili birisi “tükenenleri basacağız” biçiminde açıklama yapmasına rağmen, ilk elde, bu açıklamanın her zamanki gibi kamuoyunu yatıştırmaya yönelik olduğunu varsaymalıyız. Kurum çok sayıda kitabı kaç yıldır basmıyor çünkü.. Bu konuda “Bilime Yassaaakkk” başlıklı yazıma bloğumdan veya (www.cumhuriyet.com.tr/?hn=392484&kn=65&ka=4&kb=5&kc=65) adresinden ulaşabilirsiniz..
Gündem, CBT Sayı 1348, 18 Ocak 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder