CBT sayı 1346
Gündem’de, Hacettepe Tıp Fakültesi Dekanlık seçimleri üzerine eleştirel bir
mektup yayınlamıştım. Dekan Bülent Sivri’nin
gönderdiği yanıta da hemen Bloğumda yer verdim (http://orhanbursali.blogspot.com/2013/01/yeni-yln-ilk-says.html), daha sonra bu yazıya da yanıtlar geldi.
Sayın Sivri’nin tam metin yanıtına yukarıdaki adresten ulaşabilirsiniz. Özetle,
yayınladığım mektupda yanlışlıklar olduğunu, kişilik haklarının zedelendiğini
belirtiyor ve diyor ki:
“Dekanlık
seçimleri süresince asla ‘yönetimin adayı olarak lanse edilen’ hoca olmadığım
gibi yapılan seçimler sonucunda ‘ikinci’ de olmadım. Hacettepe Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekanlık Seçimlerinde içinde benim de olduğum iki aday 383 olarak
eşit oy almıştır. İkinci olan aday ise 299 oy almıştır ve tabii ki YÖK
tarafından atanan dekan da olmamıştır… Üstelik Tıp Fakültesi’nin tüm öğretim
üye ve elemanları da seçimler sırasında en yüksek oyu alan aday olmazsam
kesinlikle atanmayı kabul etmeyeceğimi defalarca belirttiğimi çok iyi
bilmektedirler… yaşamı boyunca utanılacak birşey yapmadığını tanrı ve kulları
önünde haykıracak bir kişi olarak bu satırların arasında yer almaktan ne denli
rencide olduğumu tarafınıza bildiririm..”
***
Bu mektup
üzerine yine olayın içinden, ismini yazmayacağım bir açıklama geldi. Mektupta
özetle deniyor ki: Rektör Murat Tuncer,
Tıp Fakültesi dekanının atama ile değil seçimle gelmesinden yana oduğunu
belirtti. Önceki rektör tarafından atanan dekan Sarp Saraç görev süresi dolmadan tıp fakültesi dekanlığından
ayrıldı ve yeniden seçim yapılmasının yolunu açtı. Ancak seçim yaklaştıkça Rektör
seçim kurallarında değişiklikler yapmaya başladı. Mesela araştırma
görevlileri (ki sayıları öğretim üyesi sayısı kadar) ve öğrenci temsilcilerinin
de oy kullanacağını açıklandı. 4 kişi adaylığını koydu. Bu arada Rektör, eski
dekan Saraç’ın adını, seçimlerde birinci seçilse bile YÖK’e
bildirmeyebileceğini söyledi. Gerekçe olarak bir soruşturmayı gösterdi.
Seçimden 3
gün önce 4 aday, plan ve projelerini fakülte genel kuruluna sundu. O gün Rektör
seçimde herkesin 4 adaydan 3 üne oy vermesi gerektiğini, bu kurala uymayan
oyların geçersiz sayılacağını açıkladı! Açık ki, demokratik oylama denemeyecek
yeni bir durum yaratılmıştı! Bazı akademisyenlerin, birden fazla kişiye oy
vermenin uygun olmadığını dile getirmesi ve bu karara direnmesi üzerine, oy
verenlerin işaretlemesi gereken aday sayısı 3’den 2’ye indirildi. Eski dekan Saraç
ise, Hacettepe öğretim üyelerine mesaj göndererek, geçersiz olacağını bile
bile, tek kişiyi işaretleyeceğini açıkladı. Seçim sonucunda 90 kişi sadece
Saraç’ın adını tek aday olarak işaretledi. Buna rağmen, Prof. Dr. Bülent Sivri ile aynı sayıda oyu alarak
birinciliği paylaştıla. Rektör, Saraç’ı değil Sivri’yi tercih etti.
Mektupta
ayrıca “Dekanlık seçim süresince hiç bir aday rektörün desteklediği aday olarak
lanse edilmedi” deniyor. Süreçten anlaşılıyor ki, Rektör, seçimleri Saraç’ın
seçilmemesi üzerine kurguladı..
Gelen başka
mektuplar da bu süreci doğrulamakta. Ancak bir başka mektupta Gündem’deki
bir yanlış düzeltilmekte ve Diş
Hekimliği Fakultesinde birinci olan adayın dekan olarak atandığı belirtilmekte.
Bir başka akademisyen de “öğretim elemanlarını" hiçe sayan ve onları
itibarsızlaştırarak bezdirmeye yönelik icraatlardan bahsetmekte.
Bir başka
akademisyenden gelen uzun mektupta, Hacettepe'de son bir yılda gerilemeler
yaşandığı; vasıfsız, yandaş yakınlığını gözeten kadrolaşma görüldüğü; Eczacılık
Fakültesi dekanı yeniden adaylığını söylediğinde, hakkında ipe sapa gelmez
bir iddiayla soruşturma açıldığı; aynı durumun Fen Fakültesinde de söz
konusu olduğu ve soruşturma geçirmekte olan akademisyenlerin aday
olamayacağının açıklandığı, akademik kurul ve teamüllerin dikkate alınmadığı; Tıp
Fakültesinde, anabilim dallarının ve Dekanın haberi olmadan dışarıdan atamalar
yapılabildiği belirtilmektedir.
***
Hacettepe
güzide bir üniversitemizdir. Rektörün, üniversitenin güzel geleneklerini koruyarak
ve geliştirerek, üniversitesinde huzursuz bir ortamın gelişmesine izin
vermemesi, ülkemizin ve bilim dünyamızın yararına olacaktır. Kucaklayan bir
rektör lütfen.. En çok oyu almamasına rağmen rektör olarak atanmak, bence, kendisini
atayanlara hizmet etmeyi gerektirmiyor. Üniversitesiyle daha bütünleşmek için,
kendisine daha büyük bir manevi sorumluluk yüklüyor.. Doğru düşünce ve tutum
budur..
***
Bu hafta
başında TÜBİTAK’ın, yıllardır yayınladığı ve onlarca baskı yapan popüler bilim
kitaplarından evrim, antropoloji, genetic ve biyoloji ile ilgili çok satan kitaplardan
bazılarını basmama kararı aldığı haberi basında yankılandı. Yetkili birisi
“tükenenleri basacağız” biçiminde açıklama yapmasına rağmen, ilk elde, bu
açıklamanın her zamanki gibi kamuoyunu yatıştırmaya yönelik olduğunu varsaymalıyız.
Kurum çok sayıda kitabı kaç yıldır basmıyor çünkü.. Bu konuda “Bilime
Yassaaakkk” başlıklı yazıma bloğumdan veya (www.cumhuriyet.com.tr/?hn=392484&kn=65&ka=4&kb=5&kc=65)
adresinden ulaşabilirsiniz..
Gündem, CBT Sayı 1348, 18 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder