SAYFALAR

28 Ocak 2013 Pazartesi

Oktay Yenal’a Saygı




Dün Büyükada’da Prof. Dr. Oktay Yenal’ı toprağa verdik. Seçkin bir kalabalık ona saygıda bulundu. Okul arkadaşı Rahmi Koç da onlar arasındaydı. Arkadaşları, öğrencileri, iktisatçılar...
Artık Türkiye’ye kesin dönüş yapınca, birikimiyle satın aldığı Büyükada’da sevimli bir ada köşkünde yıllarca oturdu, kışın da Bodrum’da.. Keşke Bodrum’da da onu ziyaret edebilseydim.. O kadar çağırdı, gelip kalın diye... Tatilin uzun ve dilimsiz zamanında ondan öğreneceklerim elimin altından kayıp gitti..
Bir yetişkin, kendi alanında artık bir bilge, hala dünyayı - ekonomiyi izleyen ve değerlendirmeler yazan bir insan.. Bütün birikimleriyle birden bizleri terketmesi büyük üzüntü kaynağı, büyük kayıp.
Oktay Yenal Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizde, davetim üzerine, yakın zamana kadar uzun süre İktisat Penceremden başlığı altında değerli ve ufuk açıcı yazılar yazdı. Dergimizdeki yazılarıyla, bilim kültürünün oluşmasına önemli katkılarda bulundu. Kendisine sonsuz teşekkür ederim... Yazılarından çok şey öğrendim. En son, dergimizde yayımlanan yazılarını bir kitap içinde toplamak istiyordu.
Yenal, dünya iktisat tarihini, Marks dahil, çok iyi bilen bir iktisatçı, bir hoca.  Üniversitelerimizde hocalık yaptı, Dünya Bankası Asya Bölümü Başekonomisti ve Hindistan Temsilcisi olarak çalıştı.
Cumhuriyet’in İktisat Tarihi; Ulusların Zenginliği ve Uygarlığı; İktisat Penceremden, Anılar, Düşünceler; Tiz Perdeden Gümbür Gümbür (nehir söyleşi), Yenal’ın kitapları arasında. Bu kitaplar eskimez, Yenal okuma zamanı derim sizlere..
***
O bir kesin sosyal demokrat iktisatçıydı. Aşağıda bir kaç yazısından örnekler vererek, Yenal hocayı anıyorum:
Aslında hemen her ülkede gelir dağılımındaki bozulmalar giderek kapitalizmin geleceği hakkında şüpheler uyandırmakta. Ülkemizden örnek gerekirse, Forbes dergisinin ülkenin en zengin bir bölümü hakkında verdiği rakamlar da ürkütücü. Bu kadar yoksulluk içinde, bu kadar işsizlik yaygın iken, bu kadar zenginlik artık ayıp değil mi? Forbes’a göre ülkemizde son yıl içinde dolar milyarderi sayısı 26’dan 39’a yükselmiş.
Çarelere gelince: Temel çare elbette sistemin değişmesi, yani vahşi kapitalizmden, sosyal demokrasiye geçiş. Yeni düzende devlete büyük ödevler düşecek: Her yetişkin çalışmak istiyene iş bulmak, her aç çocuğu doyurmak, her okula gitmek istiyene okul ve hoca sağlamak ve her dertliye doktor ve ilaç temin etmek. Bence Batı ve Doğu’da bir çok ülke bunu başarabilir... artık dünyada demokratik kapitalizm masalına son vermek gerek
***
“..okumuşların ve varlıklıların istediği oluyor. Yoksa Türkiye gibi bir ülkede fakir halkın yiyecek maddeleri üzerinden ödediği KDV vergisi o kadar yüksek olur muydu? Aç cocuklar bu kadar çokken, işsiz bu kadar çokken dolar milyarder sayısı her yıl artarmıydı?
Bu tür bir Sosyal Demokrasi Partisi’nin programında görmek istediğim asgari hususları şöyle özetleyebilirim. Ancak görülüyor ki bütün istediklerim kuvvetli bir devlete dayanıyor. Başka çaresi var mı?
·          Mümkün olduğu kadar demokrasi (Yani devlet idare ve siyasalarının halkın çoğunluğunun isteğine göre ayarlanması)
·          Müterakki bir gelir vergisi; Onun yanında güçlü bir servet vergisi; Lüks mallar üzerine ağır vergiler
·          İşsizlere geçim akçesi; İstihdamı artırmak için gerekirse kanuni iş gününün kısaltılması
·          Her vatandaşa asgari sağlık hizmeti; Herkese asgari eğitim hizmeti; Her aç olana yiyecek
Bunların bir kısmının hayal olduğunun farkındayım ama bazan, insanın nasıl bir ülkede yaşamak isterdim diye rüyalara dalmasının da zevki var.”
***
Demokrasi halkın, toplumda hiç olmazsa yetişkinlerin (kadınlar da dahil) isteklerini yerine getiren bir düzen olsa, mesele kalmazdı. Hatta sosyal sıfatına bile lüzum yoktu. Zenginlerin çoğunlukta oldukları ülkelerde onların dediği, yoksulların çoğunlukta oldukları ülkelerde yoksulların dediği olurdu.”
***
Karl Max 19.cu yüzyıl düzeninde çarenin proleter ihtilalinden gelmesini bekliyordu. Bu gün benim bu türlü bir ihtilal düşünmem olanaksız. Öyleyse sosyal demokrasi ya da ona benzer bir programla seçim meydanına çıkan bır parti demokratik bir düzende seçim kazanabilir mi? Orası bir çok ülkede şimdi şüpheli, fakat vahşi kapitalizmin sıkıntıları arttıkca bu böyle mi kalacak? Toplumlar hiç mi tarihten ders almıyacak?”
***
Dergimizde Yenal üzerine yazılar yayımlayacağız. Umarım öğrencileri Oktay Hoca’nın adına İktisat Söyleşileri düzenlerler.. Hele bu söyleşilere/panellere Oktay Hoca’nın eleştirel bakış açısını egemen kılarlarla, ruhu huzura kavuşur..
--28 Ocak 2013/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder