Önceki gece “Dörtbirtaraf”ta tanınmış o iki kadın
gazeteciyi izledikten sonra kanaat getirdim ki, mahkeme-polis-savcı önlerine “kardeşim yeter artık biz de Balyoz diye bir
darbe planının olmadığına inandık” deseler bile, onları da Balyozculukla,
Ergenekonculukla ve darbe planını örtbas etmekle suçlayacaklar.. Mahkeme
kararını bozarsa, Yargıtay’a da saldırırlar mı?
İşi o noktaya tırmandırdılar ki, TSK
açıklamasını bile çarpıtmakta yarıştılar. Mahkeme, darbe belgelerinin
asıllarının genelkurmayda olduğunu gerekçeli kararında belirtiyor. TSK “..dava
konusu tüm delillerin asıllarının bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığınca
Mahkemeye gönderildiği şeklinde basında yer alan iddialar asılsızdır” yanıtını veriyor. Mahkeme bu
tepkiyi görünce “biz bütün belgeler
TSK’de demedik” diye yan çiziyor. Malum koro hep birlikte (Zamancı H.Gülerce
dahil!) hayır TSK öyle demedi diye
boru öttürüyor!
Dani Rodrik durumu şöyle yorumladı: “Davanın bir faydası (!), sahte delil üreten
çetenin boyutlarını, etki alanını ve destekçilerini gözlerimiz önüne serdi.”
Rodrik nazik bir insan!.. Benim aklıma ise “acaba
sahte delillerin hazırlanmasına basından kimler katkı koydu” bile geliyor!
Rodrik’ten
bahsedince, konuyu en iyi bilen insan olarak, gerekçeli karara yaptığı
eleştiriyi kısaltarak buraya almak gerek (http://balyozdavasivegercekler.com/2013/01/08/balyoz-mahkemesinin-neresinden-tutsan-elinde-kalan-gerekcesi/)
Ama siz aslını okuyun.
***
*Mahkeme, Balyoz CD’sinin
2003 de değil, çok daha ileri bir tarihte (en erken Ağustos 2009′da)
oluşturulduğunu gösteren kanıtları niye gözardı etti?
Balyoz belgeleri iddia edildiği gibi en son 2002 ve 2003′de kaydedilip
Mart 2003′de (tek oturumda) CD’ye kaydedildiyse, a) Cami bombalama
krokilerinde 2003′de var olmayan ve ilk defa Office 2007 ile
kullanılmaya başlanan XML şemaları ne arıyor? b) Balyoz’un ana belgesi Balyoz
harekat planı dahil, diğer Balyoz belgeleri nasıl oluyor da ilk defa
Office 2007 ile kullanılmaya başlanan Calibri,
Cambria gibi fontlara referans taşıyor? c) Belgelerde sadece
2003 öncesinde var olan araçlar, hastaneler, firmalar listelenmesine
rağmen, nasıl bir aracın 2006′da değişen plaka
numarası, bir hastanenin
2008′de ve bir firmanın
2009′da değişen yeni ismi geçiyor?
Mahkemenin yanıtı şu: Belgeler güncellenmiş! Mahkeme alenen,
çetenin yaptığı hataları “güncelleme” iddiası ile örtbas ediyor. Oysa Balyoz
belgelerinin son kayıt tarihleri hep 2003 ve öncesi. Eğer Mahkemenin ileri
sürdüğü gibi bir durum olsaydı, belgelerin son değişiklik tarihi 2007 ya da
sonrası olarak gözükürdü. Huzurda dinlenen uzman kişilerin bu saçmalığı
doğruladığı ise kesinlikle doğru değil. Belgeler güncellenseydi, son kayıt
tarihi 2003′u değil, güncellendiği tarihi gösterirdi.
*Türkiye’de darbe amaçlı Word
belgesi hazırlamakla suçlanan, ancak belgeyi kaydettiği iddia edilen
tarihte yurt dışında, denizde tatbikatta, annelik izninde vs.
olduğunu ispatlayan sanıklara ceza veren mahkemenin gerekçesi neydi?
Mahkeme, ilgili dijital belgelerin içeriğinden bahsettikten sonra “yukarıdaki
belgeler karşısında savunmasına itibar edilmemiştir” diyor. Yani mahkeme
sanıkların sunduğu somut bilgilere (pasaport giriş-çıkış kayıtları) değil,
kolaylıkla manipüle edilebilen dijital belgelerin üstverilerine itibar ediyor.
*Madem dijital Balyoz belgelerinin
gerçek olduğu kabul ediliyor, neden bu belgelerde ismi geçen herkes sanık
değilken ya da bir kısım sanıklar beraat ederken, aynı belgelerle
suçlanan başka sanıklar 16-18 yıl ceza alıyor? Mahkeme, bir
açıklama gereği duymuyor.
* Seminerde Balyoz planı müzakere
edildiyse, 162 seminer katılımcısından neden sadece 52′si Balyoz davasında
sanık? Mahkemeye göre, sadece dijital bir
görevlendirme listesinde olanların bulunduğu ufak bir katılımcı gurubu,
seminerde Balyoz darbe planının tartışıldığını biliyor, ama katılımcıların geri
kalanı (100 kusur kişi) saf saf normal bir seminere katıldığını zannediyor! Bu
durumda Ankara’dan gönderilen gözlemciler de seminerde darbe müzakere
edildiğini fark etmemiş!
* Madem Balyoz darbesine hazırlık
olarak yüzlerce dijital belge kaydedildi, niye darbe gerçekleşmedi? Mahkeme, bu konuda serbest atışın sınırını da zorluyor: Balyoz
darbesinin gerçekleşmemesinin nedeni, Çetin Doğan’ın geçirdiği kalp ameliyatı!
İddianamede darbeyi Aytaç Yalman’ın
engellediği yazıyordu. Ancak, Mahkeme Yalman’ı tanık olarak dinlemeyi
reddettiği için, gerekçeli kararına bunu yazamamış. Mahkeme 31 Mart 2003’te
darbeden “gönülsüzce” vazgeçildiğini iddia ederken, neden sanıkların harıl
harıl dijital darbe belgesi hazırlamaya devam ettiklerini açıklamıyor.
***
* Mahkeme yanlış bilgiler de aktarıyor: Mesela, Genelkurmay
tarafından belgelerin bir kısmının aslının askeri birimlerde bulunduğunu
belirtilmesi! Bu belgelerin Balyoz’la bir ilgisi yok. Baransu’dan gelen
bavulda olduğu gibi, sahtekarlar gerçek belgeleri sahte belgelerle beraber
paketlemişler. Ayrıca Genelkurmay, suç içeren ve 11 nolu CD’den çıkan Balyoz
belgelerin sahte olduğu sonucuna varmıştı. Mahkeme bu hususu tabi ki atlıyor. Gölcük’ten
çıkan CD’nin sahte olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan bilirkişi
raporunu da tamamen gözardı ediyor.
Rodrik: “Balyoz CD’lerinin
sahteliği matematiksel bir kesinlik taşırken başka türlüsü pek mümkün
değildi. Ama bu gerekçesiyle mahkeme, hukukun ve gerçeklerin yanında olmak
yerine bir çetenin amaçları doğrultusunda hareket ettiğini bir kez daha alenen
tescil etmiş oluyor.”
Yer bitti bana söz kalmadı..
--- 10 Ocak 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder