Bugün 3 konuya özleriyle değineceğim.
Afyon’daki
Katliam ve Mantıksızlık:
Kılıçdaroğlu Afyon’da cephanelik patlamasında sabotaj olasılığında
israrlı. Çok güçlü bir nedeni var: Bir
asker pimi meraktan pimi çekmiş olamaz. Meraktan pim çekmek bence de yüzde
99’luk değil sadece yüzde 0,1’lik bir olasılık olabilir.
Kimse meraktan pim
çekmez, bir çocuk bunu yapabilir, ama hele hele asker! Bunu meraktan
yapabilecek asker sadece aptalın aptalı olabilir. Orduda en basit bir zeka
testi de mi yapılmaz veya aptalın asker olduğu mu anlaşılmaz?
TSK ve iktidar başka bir neden bulmalı, bu
tutmadı. Unutmayalım ki, şahitsiz bir durum var, elde bilginin sıfır olduğu bir
olayda, kimse, meraktan pim çekti gibi bir olasılığa %100 sarılırsa komik
duruma düşer.
Eğer güçlü ve mantıki bir neden bulunamıyorsa, yapılacak tek şey,
benzer olayların olup olmayacağına bakmaktır. Bu tür irili ufaklı olaylar
gerçekleşirse, bugün akla gelen sabotaj savı büyük güç kazanır.
O zaman da, PKK
bu kez Kürt asıllı askerlerin askere alınmaması, onlara şüphe ile bakılması
gibi rezil bir ayrılıkçı süreci tetikliyor demektir.
Silivri’yi
Kabul Edemeyiz:
Silivrideki esareti, bütün
haksız davaları, Balbayların, bilim insanlarının, subayların orada haksız yere
tutulmaları, üstelik 5 yıla varan
tutuklamaları, insan hak ve özgürlüklerinin bu şekilde ayaklar altına
alınmasını kabul edemeyiz.. Sanki herşey normal seyrediyor gibi, oysa insan,
hukuk, yargı, özgürlükler hergün her saat katlediliyor..
Esaretten yükselen sesleri duyuyor muyuz
vicdanlarımızda ve yüreklerimizde? Buradaki yargılamaların elle tutulur hiç bir
yanı yönü yoktur. Bunu kabul edemeyiz, sanki herşey hukuki imiş gibi görünen
aslında illegal böyle bir durumu ülkemizde reddetmeliyiz. Elden ne gelir mi?
Ulusal ve uluslararası güçlü bir muhalefet nasıl yükseltilir?
Bütün bu davaların son zinciri olan Odatv davasında Barışların tahliyesi,
aslında bütün davaların üzerinde kurulu olduğu zemini çökertmiştir..
Mahkemelerin giderek hakikatlar karşısında dayanacak güçleri kalmamaktadır! Bu
davalarda verilecek cezalar, aslında yargıçların kendilerine verdikleri cezaya
kısa sürede dönüşebilecektir.
Zindanların kapısı açılmalı, bütün bu haksızlıklara
son verilmelidir..
Hukuk, adalet, yargı, insanlar, toplum... neredesiniz?
Eğitime
Reddiye:
İktidarın acele ile kendi eğitim sistemini bütün ülkeye dayatması,
ülkenin geleceği açısından karamsar ve karanlık bir dönemi yeniden
tetiklemiştir. Eğitim, kalitesi açısından zaten yerlerde sürükleniyor.
Eğitim
derken, bilimsel eğitimden bahsediyoruz! Bilimsel bilgiden.. Yani bu dünyaya ilişkin bilgiden.. Dünyada yarış,
rekabet, üstünlük tamamen bu çerçevede sürerken, Türkiye şimdi yeni eğitim
sistemi ile bu yarıştan iyice kopacaktır.
Bir ülkenin en büyük zenginliği
yurttaşlarının kalitesidir, bilgisidir, üretkenliğidir, yaratıcılğıdır..
Ekonomiye, topluma büyük katkısıdır.. Dikkat edin bu saydıklarımın hepsi bu
dünyaya ilişkindir. Refah, zenginlik, üretim.. bunların hepsi somut ve dünyevi
konulardır.
Batı ülkelerinde, Kore’de Çin’de Rusya’da.. “ülkeyi
nasıl daha çok dincileştirebiliriz” biçiminde bir yarış mı var? Yoksa
her alanda üretkenliği arttıracak insan kalitesini durmadan geliştirme yarışı
mı var?
Türkiye zaten eğitimin kalitesinde en geri
ülkelerden biriydi, şimdi ise yarıştan tamamen çekiliyoruz! İslam dünyası zaten
batının istediği gibi sürüklediği, parçaladığı, yönettiği, kafasına vurduğu bir
dünya.. Biz de şimdi hızla onlara daha çok benzeyeceğiz.. Dini eğitimle hiç bir
uygarlığı yakalayamazsınız..
Türkiye eğitim sistemi şimdi kaliteli bir
azınlığın mezun edecek, ama yüzde eğitimde 80-90 kalitesiz kitle üretecektir..
Siyaset, siyaset adamı, esas olarak bir büyük çoğunluğun içinden çıkacak ve bu
kitleye dayanarak ülkeyi yönetecektir..
Bu sarmal iyi bir şey üretmez.. İktidar
yeni eğitim sistemiyle kendini, kendi düşüncesini, kendi ikitdarını üretecek
kitleler istiyor. Savaş bu mihverde sürüyor.
Burada soru: Bu açmazdan hiç mi çıkış yoktur?
Bu kalıbın içine girmek istemeyen aileler ne yapabilir? Diğer aileler nasıl
etkilenebilir? Bu konu tartışılmalıdır, yoksa koyun gibi dayatılan bu sistemi
kabul edeceğiz..
--17 Eylül 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder