3 Haziran 2009’da
Istanbul Emniyetine kimliği bilinmeyen bir ihbar gelir. Ertesi gün de Ankara’da
avukat Serdar Öztürk’ün bürosuna
baskın yapılır. Polis, eski evrakların bulunduğu klasörlerin birinde, eliyle
koymuş gibi bir “belge” bulup alır. Üzerinde “İrticayla Mücadele Eylem Planı” yazmaktadır. Kağıt, fotokopidir.
Altında Albay Dursun Çiçek adına
konmuş bir imza vardır.
“Belge”nin üzerinde hiç
bir parmak izi yoktur.. Ne Çiçek’in ne de avukat Öztürk’ün. Öztürk ile Çiçek
arasında bir ilişki yoktur, telefon görüşmesi dahi. İşin ilginci, Avukat
Öztürk, Şeref Madalyası olan Gazi bir üstteğmendir! Ne polis ne savcı ne de
mahkeme, bu belgenin Öztürk’e nasıl verildiğini bile araştırmamıştır.
Zaten özel yetkili
mahkemeleri genellikle “belge”nin doğruluğunu araştırmak gibi bir konu
ilgilendirmiyor. Önemli olan, hedef seçilen kişi ve kurumlar aleyhinde
kullanılabilecek böyle bir kağıt parçasının veya içine bir takım suçlayıcı
yazılar konmuş CD’lerin ellerine verilmesi, dosyalara konmasıdır. Hukukları
budur.
***
Hedef şüphesiz ki Albay
Çiçek’tir, tabii Albay üzerinden Genel Kurmay karargahıdır..
Albay Çiçek,
Genelkurmay ve Deniz Kuvvetleri Karargahında 14 yıl görev yapmış, doktoralı,
başarılı bir kurmay subay. Okuma yazma bilmeyen bir ana babanın, çıra ışığında
okumaya başlamış oğlu. 10 yıl yatılı okumuş, “uluslararası bir bankada görev yapan doktoralı bir finans mühendisi ile
yüksek lisanslı avukat” iki çocuk yetiştirmiştir.
Hazırlanan “belge”,
altına konan imza gibi sahtedir!
“İrticayla Mücadele Eylem Planı”, tıpkı Odatv davasına ve
arkadaşlarımızın tutuklanmasına neden olan “Ulusal Medya- 2010” sahte belgesi gibidir. Bu belge de, “Bakın Ergenekon gizli terör örgütü dışarıda
faaliyetini sürdürüyor” görüntüsünü vermek için hazırlanmıştı ve hala Soner Yalçın ve iki Barış’ın içeride tutulmasının
gerekçesidir.. Bu uyduruk belgenin, Odatv bilgisayarlarına dışarıdan virüs
yoluyla gönderildiğinin kanıtlanmasına rağmen..
***
Tabii hemen soruşturma
açılır, avukat ve Albay Çiçek tutuklanır!
Sahte belge, hemen Taraf adlı, Cemaatin ve ABD’nin
pek sevgili, bütün bu operasyonların bir numaralı basılı kağıdına teslim
edilir. Onlar bunu nasıl kullanacaklarını iyi bilirler! Tıpkı Balyoz
sahtekarlığını başarıyla kullandıkları gibi! “Gülen Cemaatini ve AKP İktidarını
Bitirme Planı” gibi cafcaflı bir başlıkla yayımlarlar!
Medyada büyük bir
karalama kampanyası başlar. Alçaklık ve onun ikizi namussuzluk, tam takım ve
bütün yüzleriyle bu yeni görevde de hemen işbaşı yapar!
Albay Çiçek’in
telefonları, henüz sahte belge ihbarı yapılmadan önce, 9 Martta dinlemeye
alınmıştır. Bu bile, komplonun önceden planlandığını gösterir.
***
Albay Çiçek’i suçlayan
uyduruk belgenin fotokopi olması ve altında ıslak bir imzanın bile bulunmaması
üzerine, bu kez 6 ay kadar sonra, aynı kağıdın sözde ıslak imzalısı polise veya
savcılığa gönderilir. Böylece dava “Islak
İmza Davası”na döner! Bu bile tezgahın psikolojik boyutunu gösteren bir
kamuoyu yaratma çalışmasıdır.
Belli ki, taklit edilen
bir imza ile bu metin yazıldı, önce fotokopisi gönderildi.
Millet aylarca nerede
ıslak imzalısı diye tartıştırıldıktan sonra, işte o da var, diye
piyasaya sürüldü!
Bu taktik, belgenin “doğruluğu”na inandırma amaçlıdır, bir
psikolojik savaştır.. Kimsenin şüphesi olmasın, bu konularda uzman
Amerikalıların kılavuzluğunda (CİA), bu operasyonların arka planında iktidar ve
ortakları vardır. Bunların hepsinin günü geldiğince bir bir ortaya çıkacak..
Şunu de belirtelim ki,
Çiçek’in avukatları, Amerika’dan getirttikleri imza makinesi ile, benzer
imzaların nasıl taklit edildiklerini de gösterdi.
Albay Çiçek,
hapishanede emekli edildi; intikam ve kin güdüsüne bakın ki, üstüne üstlük
Balyoz ve İnternet Andıcı davalarında da tutuklandı!
Esas davasının tek tutuklusu!
Çiçek, davalarında tek yetkili ve sanki Ordu kararlarında arkadaki gizli
genelkurmay başkanı gibi! Sahtekarlar biraz daha çalışsa, kimbilir daha ne
“kararlar”ı ona yükleyecekler..
***
Kızı
avukatı İrem Çiçek’in davayı bütünüyle deşifre eden açıklamalarını şu sitede
görebilirsiniz: http://islakimza.wordpress.com
İrticayla Mücadele Eylem Planı adlı paçavra belgeyi 15
noktada çürüten açıklamasını da yine aynı yerde http://islakimza.wordpress.com/2011/01/12/babam-neden-masumdur/
adresinde okuyun lütfen..
Dursun Çiçek diyor ki: Masum insanların evine suç aleti koymak ve sonra onları arama
kararlarıyla yakalatmak, sonra da yargılamak.. Bu insanlık sorununu kim çözcek? Demokrasi ve hukuk devleti
ilkesinin gereğini kim yapacak? İşkenceye dönüşen bu yargısız ve yargılı
infazlar nasıl bitecek…
Ergenekon, Balyoz, Odatv, Poyrazköy, Andıç, Islak
İmza… topu ve tümü, insanlık ve hukuk cinayetlerinin temel konusudur..
Susmak, bu cinayetlere ortak olmanın bir parçası
olarak gerçekleşecektir..
-- 11 Eylül 2912 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder