SAYFALAR

21 Haziran 2012 Perşembe

İlhan Selçuk, Müyesser Yıldız ve İçerdekiler: Uzun Zaman Yürüyüşçüleri


Dün Müyesser Yıldız gazetemizdeydi..
Hapishanedeki meslektaşlarımız, kardeşlerimiz, Tuncay, Mustafa, Soner, Barışlar, Hikmet Çiçek ve diğer Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanları ve bütün tutuklu diğer gazeteciler: Sanki sizler de buradaymışsınız gibi hissettim Müyesser’e baktıkça..
İlk kez karşılaştık Müyesser’le. Dinamit gibi. Diğer dışarı çıkanlar gibi.
Yasalara, hukuka, adalete.. herşeye aykırı bu tutuklamalar sürdükçe, davalar kartopu gibi büyüyor Türkiye ve dünyada.. Gördüğümüz, kartopunun, haksızlığı yaratanların üzerine yığılmaya başlamasıdır..
Neden bir an önce tahliyeleri hızlandırmıyorlar, siyasi olarak da anlaşılması zor..
Müyesser’la anlaştık: Bu davalar aslında epeyce Cemaat ile Erdoğan çatışmasının bir aracına dönüşmüş durumda.
Davalar sürdükçe Erdoğan ve hükümeti giderek daha zor durumda kalıyor.. İktidar bunu görmüyor mu? Belki de görüyor, ama elinden bir şey gelmiyor mu? Yoksa, kardeşim, biz de zaten bu zulmün bir parçasıyız, mı diyor? Evet, tabii ki parçasılar!
En kötü şey, hukukun, siyaset ve siyasi çatışmaların bir aracına dönüşmüş olmasıdır.
Peki çatışın kardeşim de, arada kullandıklarınız can-canan, insan, aile, bebek, çocuk, ana, baba... ve onbinlerce milyonlarca yürek!..
***
Müyesser’in yanısıra, baktım, İlhan Selçuk da aramızda, bizimle birlikte.
O asil, dik, kararlı ama alçakgönüllü duruşu ile..
Söze karıştı karışacak..
İlhan abi, yaşadığımız büyük siyasi haksızlıkların baş kurbanlarından.
Kendisine yöneltilen suçlamalar, kargacık-burgacık bir düşüncenin ve beyin zırvalığının dışavurumuydu..
Perdenin arkasından görünen ise, artık bizim gibi ülkelerde kalmış siyasi intikam töresi, ve bu törenin esir aldığı insanlık müsveddelerinden oluşan bir ucubu karayüz..
Edep dışı bir beyin ve siyaset..
İlhan Selçuk bugün yine aramızda olacaktı. Büyük bir olasılıkla.
Pırıl bir düşünce, henüz zamanı dolmadan, karartıldı.
“Tehlikenin farkında mısınız?” sloganı onun döneminde duvarları aşarak engelleri yıkarak dalga dalga yayılmıştı Cumhuriyet’ten ülkeye. Öyle ki televizyonlarda reklamı yasaklandı, hükümeti bile tutup sarstı..
Bir daha da böyle bir şey olmadı.
***
Yarın İlhan Selçuk günü.
Mehmet Aksoy İlhan Selçuk’un yürüyüşünü, aydınlanmanın kitlesel yürüyüşüne dönüştürdü..
Yarın açılacak...
Bu yürüyüş bitmez...
İnsanlığın, toplumların yaşadığı iki zaman var.
Birisi güncel zaman. An. Bugün. Yarın. Bir yıl. Beş yıl, On yıl..
Diğeri ise uzun zaman. Akan bir ırmak o. Geçmişten- tarihten gelenekleriyle geliyor, toplumları kucaklayıp bir yerlere, geleceğe taşıyor.
Bugüne kadar, güncel olanın patlayan bunalımlarına, akılsızlıklarına ve umutsuzluklarına rağmen, uzun zamanın “kötüye aktığı”nı söyleyemeyiz..
Tarihin Oku, nereye?
***
Müyesser Yıldızlar, Barışlar, Mustafa ve Tuncaylar, Sonerler ve geride kalanlar..
Ucube beyinlerin içeri tıktığı bütün Silivri mağdurları.. subaylar, bilim insanları..
Hepsi, bu devinimin, uzun zaman deviniminin asli unsurları.
Uzun zaman tarihinin uzun koşucuları.
Hem birey olarak günceli yaşıyoruz... hem de uzun zamanın içinde deviniyoruz.
***
Müyesser’i yolcu ederken, baktım İlhan Selçuk da usulca kapıdan süzülüyor.
Yarın İstanbul’daki toplantısında olacak.
Sonra Ankara’da..
Ve Hacıbektaş’taki törenlerine katılacak..
Tarihin yeniden ve yeniden yapımında yerini alacak, sürekli..
Tıpkı ondan önceki diğer uzun yürüyüşçüler gibi...
--21 Haziran 2912 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder