Evrim düşüncesi, bilimsel önemini hayli aşan ilgi görüyormuş!
Epey bir süredir, Marmara Üniversitesi’nde “Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul
Etmiyor?” başlıklı bir sempozyum düzenlendiği haberleri geliyordu. Evrim
karşıtlarının “ciddi bilimsel aktivite” maskesi altında üniversitede 16-17
Mayıs tarihlerinde düzenlenecek bu sempozyuma, bilim camiası başkaldırmış durumda.
Öyle ki, sempozyumun üniversitede yapılmaması için
de http://evrimkarsitisempozyumiptaledilsin.blogspot.com
adresinde sempozyumun iptal edilmesi amacıyla bir de gerekçeli imza kampanyası
devrede. 700’ü aşkın akademisyen, öğrenci ve doktor, bu kampanyaya destek
verdi. Üniversite Konseyleri Derneği iki gün önce de bir basın toplantısı
yaptı..
Toplantının “misyonu” üzerine açıklamaya bakın: “Evrim düşüncesinin, bilimsel önemini bir
hayli aşan bir ilgi görmesi nedeniyle, türler arası evrimin neden mümkün
olamayacağına dair gözardı edilen bilimsel verilerin aktarılması yoluyla daha
nesnel ve tarafsız bir bakış açısının bilimsel yollarla aktarılması. Yaratılış
görüşünün salt ideolojiden ibaret olduğu kanısının yol açtığı, bu görüşün
bilimsel arka planına dair bilgisizliği gidermek. Bu yolla, daha geniş bir
tartışma zemininin oluşmasına katkıda bulunmak. İdeolojik dayatmalarla beslenen
dogmatik ve tek yanlı biyoloji anlayışını çeşitlendirerek, farklı bilimsel
tezlerin daha diyalektik bir biçimde tartışılabilmesini sağlamak.”
Bu amaçla da “özgürlükçü bilim ortamı”
yaratacaklarmış!
***
Şu misyona gerekçesine bakın: Evrim düşüncesi, bilimsel önemini hayli
aşan ilgi görüyormuş!
Evrim Kuramı (pek çok bilimci bunu artık bir olgu olarak
görüyor), bir düşünceymiş!
Bu düşünce, önemini aşan ilgi görüyormuş!
Dinciler, bu durum karşısında evrime bir “balans
ayarı” yapmaya kalkışıyorlar, anladığım kadar!
Tam cahilleri ve bilimle ilişkisi olmayan
insanları, gençleri kafakola almaya yönelik bir etkinlik..
Tüm bilim, özellikle de biyolojinin bütün
dalları, evrimsiz düşünülemeyeceği ve açıklanamayacağı bir düzeye
yükselmişken..
Dünyanın bütün mesleki bilim dergilerinde
yayımlanan araştırmalarda, evrim mihenk taşı iken..
Dünyanın bilimsel temelde kurulan
üniversitelerinde evrim karşıtı diye bir düşünce en minik bir zemin
bulamazken.. En önemli mesleki bilim dergilerinde tek bir evrim karşıtı
araştırma yer bulamazken.. Evrim
karşıtlarının savlarını kanıtlayacakları tek bir araştırmaları yokken ve bunu
yapamazlarken..
Sen kalk, evrim kuramına bir “düşüncesi” de,
yani indirge, sonra da öneminden fazla değer buluyor diye de hokkabazlık yap!
Sadece şunu diyebilirim: Şarlatanlık Marmara
Üniversitesini ahtapotun kolları gibi sarıyor! Marmara Üniversitesi, bir adım
daha atabilir ve “bu okulda evrim kuramı okutulamaz” bile diyebilir! Bu,
rektörlerinin iki dudağı arasında değil mi!
***
Toplantıyı, Marmara Genç Vizyon Kulübü adı
altında, üniversitede yaratılış görüşünü kabul ettirmek amacıyla örgütlenmiş
cemaatçi/tarikatçi öğrenciler düzenlemiş. YÖK’e bağlı resmi
kurul Türkiye Öğrenci Konseyi ve Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyi de
etkinliğin düzenleyicileri arasına katılmış..
Yani YÖK destekli bir toplantı var karşımızda..
YÖK’ün ne kadar “bilimsel” olduğu göz önüne alınırsa, hem şaşırmamış oluruz hem
de YÖK’ün denetlediği bir kuruluş aracılığıyla, bilimdışı çalışmaların
üniversitelerde bizzat arkasında olduğu gibi bir durumla da karşı karşı
olduğumuzu görürüz!
***
Türkiye üniversitelerinde evrim, dolayısıyla
bilime karşı duran bir gurup “akademisyen”in adını görüyoruz kouşmacılar
arasında kimler var?
Buca Eğitim Fakültesi biyolojiden Prof. Dr. İrfan Yılmaz; Emekli Prof. Adem Tatlı; Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesiden Prof. Turan Güven;
KTÜ Biyokimyacı Prof. Eşref Edip Keha;
Yıldız Teknik’ten Prof. İsmail
Kocaçalışkan; İstanbul Üni. felsefeden Prof. Cengiz Çakmak; Celal Bayar inşaat mühendisliğinden Dr. Ömer Faruk Noyan; Ve Sağlık Bakanlığı
Proje Koordinatörü ve YÖK ilgilisi Dr. Nihat
Buğra Ağaoğlu.
“Sempozyum” a katılanlar arasındaki “bilimciler” arasında
tepeden tırnağa bilime aykırı kitap yazanlar ve tezler ileri süreler var.
Mesela, Hz Adem’in boyunun 30 metre olduğunu ve insanların dinozorlarla
yaşadığı dönemler olduğunu söyleyen bilim şarlatanları var! Evrimi yaratılışla
birleştiren kitabını, Saidi Nursi’den alıntılarla destekleyenler var! Darvin
kuramını, “bilim kılıfı giydirilmiş ideoloji” olarak gören “prof”lar var!
Bunlardan biri de, YÖK tarafından üniversiteden atılmıştı..
Böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmak, bilim
adına utanç vericidir.
ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, evrime karşı
çıkartılan “yaratılışçılığın” arkasında, aşırı dinci Amerikalıların bulunduğuna
dikkat çekti..
***
Üniversite Dernekleri Konseyi özetle diyor ki:
Rektörlük, evrim-karşıtlığının üniversitelerde
bilimmiş gibi sunulmasına fikir özgürlüğünden yola çıkarak olur veremez. Bilimde özgürlük son derece önemlidir, ancak
bilim dışı safsataların
üniversitelerde “bilimmiş” gibi tartışmaya açılması bilimsel
özgürlükle bağdaşmaz. Üniversiteler bilimsel bilginin üretildiği
kurumlardır. Bilimsel bilgi ise inançla değil, bilimsel süreçlerle üretilir.
Bir kişinin inanç sahibi olması bilim yapmasına engel değildir, ancak o kişi
bilimsel süreçlere dayanarak bilim yapmak zorundadır.. Yaratılış görüşü
bilimsel bir zemine dayanmamakta, bir inanç sistemini temsilen karşımıza
çıkmaktadır.
Devamla diyorlar ki:
Bu
sempozyumun bir üniversite çatısı altında yapılmak istenmesindeki amaç, topluma
işlenmeye çalışılan evrim karşıtlığının üniversiteden ve bilim dünyasından
destek görüyormuş algısının yaratılmasıdır. Oysa uluslararası bilim dünyasında
bugün evrim kuramının aksini kanıtlayan bir tek çalışma dahi olmadığı gibi,
genom çalışmaları kapsamında yapılmakta olan araştırmalar
sürekli evrim kuramını desteklemektedir.
M.Ü. Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül’ün, bu sempozyumu “bilimsel faaliyet” ve yaratılışçılığı
da bilimsel görüş olarak kabul ettiği anlaşılıyor.
Yani, daha ne desek acaba? Dilimizin ucuna
gelenleri tutalım en iyisi ve öğrencileri de bu toplantıyı boykota çağıralım…
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..
CBT 1312, Gündem, 11 Mayıs 2012
Sayin Bursali,
YanıtlaSilEvrim kuramina karsi cikan hemen herkesin ortak paydasi, bagnazlik ve dusuncelerinin her turlu bilimsel dayanaktan yoksun olmasi olarak ozetlenebilir. Bilimsel dusunce sahibi insanlar tarafindan ciddiye alinmamanin baskisi altinda ezilen bu "yaradilis" grubu son yillarda "intelligent design" adi altinda, dis kabugu -en azindan Adem-Havva efsanesine kiyasla- sozum ona bilimsel gorunen yeni bir sarlatanlikla ortaya cikti. Ozellikle ABD'de bu yeni "kuramin" okul mufredatlarina sokulmasi icin evancelist hiristiyanlar tarafindan buyuk bir mucadele verilmekte.
Isin ilginc yani Turkiye'de bu konu konusulma degeri bile gormemekte, rasladigim tek tuk tartismalarda da kamuoyu "Harun Yahya" gibi konunun uzmanlarinca (!) "aydinlatilip" herkes mutlu bir sekilde yasantisina devam etmekte. Kuskusuz bunda ulkenin olaganustu yuklu gundeminde goreli olarak karmasik, dusunmeyi ve arastirmayi gerektiren bir konunun kendine yer bulmasinin guclukleri de ayri bir etken. Buna bir de "nufusunun %99'u musluman" bir toplumda boylesine "kafa bulandirici" bir konuyu gundeme sokmanin sakincalari eklenince bugune kadarki sessizligin nedenlerini anlamak zor olmuyor.
MU'deki sempozyuma benim de ilk tepkim "tuyler urpertici" oldu. Ancak biraz daha serinkanli dusununce goruyorum ki bu konu bilimsel dusunce yandaslarinin pek de oyle gorundugu gibi kayip hanelerine yazilmayacak. Evrim konusunda zaten sifir noktasinda olan bir toplumda kaybedecek baska bir zemin mi var? Yaradilis ve dinci kamp olayi tartismaya acarak Turkiye'de hicbir zaman yanmamis bir atesi harlatarak canlandirmaya calisiyor. Belki de son donemdeki iktidar mucadelesindeki bu yobaz zihniyetin basarilari baslarini oyle bir dondurdu ki Dunyanin yukselen yeni "guc odagi"indan evrim gibi konulara el atip, irk-din ayrimi gozetmeden dunyanin butun yobazlarini ayni ideal cevresinde birlestirme yolunda ilk adimi atiyorlar. Diyebilirsiniz ki sempozyumda evrim teorisini savunacak kimse yokken bu nasil tartisma olacak? Aklini, mantigini bilimsel dusunceye kapatmis insanlarla nasil tartisabilirisiniz? Ustelik hangi saygin bilim insani adinin bu kafadaki kisilerle ayni sempozyumda gecmesini ister? Ancak bilimsel dusuncenin ve onu savunanlarin buradaki kazanci, olayin bu haliyle medyaya yansiyip en azindan gundem bulmasi oldu. Birakalim dinciler, yobazlar kendi cukurlarinda calip oynasin, liberaller de tunedikleri tepelerden onlara alkislarla tempo tutsun. Dunyada kutuplasma yaratan boylesine bir konunun ulke sinirlarini asmasi hic de zor olmayacak. MU'nun itibar kaybina gelince, aci ama bu olay tarihlerinde kolay silinmeyecek bir ibret vesikasi olarak kalacak. Bu oradaki yonetici ve ogretim uyelerinin kendilerini hizaya getirmeleri icin kulaklarina bir kupe olursa ne sans. Yoksa universite nitelemesinden vaz gecip islam aleminde El Ezher ve benzerlerleriyle medrese kategorisinde siralamaya sokulurlar.
Saygilar,
Ilker Dincer