12 Eylül 1980’in kilit noktasıdır bu cümle.. “Bizim çocuklar başardı..” Buradan da net
anlaşılıyor ki Kenan Evren ve diğerleri “onların çocuğu” idi. 12 Eylül’ü
doğuran bu ilişkidir. Bu söz hem endişeleri gideriyor “merak etmeyin bizim çocuklar..”;
hem de sevinci belirtiyor: “Hey bizim çocuklar başardı!”
“Darbe”nin doğumu için şüphesiz ki bir “hamilelik dönemi” gerekir. Keşke bu
dönem 9 ayı geçmeseydi, çok acı çekildi, doğum sonrası acıyı da katmerleştirdi!
12 Eylül öncesinin
vahşeti ile 12 Eylül sonrasının vahşeti, orantılıdır!
Aptal siyaset ise, kendi poposunun derdinde
koşuyor: Sen nasıl olur da millet
iradesine karşı darbe yapar, hükümet devirirsin!
En geri zekalı soru ve en geri zekalı
yaklaşımdır bu!
Öncesi ve sonrasıyla mahvolmuş bir siyasal ve
toplumsal hayat, ahlaksız bir Özal yönetimiyle (siyasi mafya vuruşmaları
zamanı!) işbirliğine kapıyı açmış kanlı bir dönemin ana niteliği
ilgilendirmiyor onları!
Bugünkü iktidar, Özal bağlantısı ile, 12 Eylül
askeri ile fikirsel işbirliği içindedir.. Zaten 12 Eylülün ana kurumları olan
seçimlerde yüzde 10 barajı ve YÖK’ü
sahiplenmeleri de, bu illiyetin net örnekleridir!
İktidar, 12 Eylül anlayışının sivil izdüşümüdür!
Dahası, generallerin yapamadıklarını yapmış, basını susturmuştur.. Generaller
basına sadece kapatmalar uyulayabilmişti! Şüphesiz o dönem de, darbecilere
hemen yamanan gazeteciler ortaya çıkmıştı, şimdi olduğu gibi!
***
ABD ile “stratejik
müttefiklik”liğin gereği ve ürünüdür, 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası.
Tıpkı bugünkü gibi.. Bir dizi “dış politikacı”, stratejik müttefikiz diye övünür! Büyük başarı diye alkışlar! Bak
bizi en önemli partneri yaptı diye göklere çıkartır..
Irak savaşı döneminde,“eyvah stratejik müttefik olmaktan uzaklaştık” diye, bu ülkenin
içine edenler kına yaktılar! Şükür ki Davutoğlu
ve Erdoğan bu boşluğu hızla
giderdiler, yeniden ABD’nin en yakın müttefiki oldular.
Obama’nın
Kore’de Davutoğlu’nu gel gel diye çağırması, bu “müttefikliğin” ne kadar
perçinlenmiş olduğunun göstergesidir..
Tabii, öyle kolay değil “stratejik müttefiklik madalyası” almak..
Bunun faturası var şüphesiz ki: Füze sisteminin
yerleştirilmesine evet, Suriye’de rejimi yıkmak için en aktif ülke olmak ve
İran’ın kuşatılmasına hizmet!
Stratejik müttefiklik, Türkiye’nin boynuna
geçirilmiş İngiliz sicimidir..
Soros
ne demişti: Türkiye’nin en iyi ihraç malı
ordusudur..
Irak savaşında ABD bu ihraç malını kullanamadı..
Şimdi bu konuda gönlü rahat; Ergenekon, Balyoz, “rahat kullanım”ın
da koşullarını yaratmak içindir!
ABD’nin “Our boys”ları bu ülkenin tepesinden
eksik olmuyor hiç..
Üstelik şimdi iktidarda “çifte kanat” olarak..
Türkiye, ABD’nin bölgesel küresel dama taşının
asli oyuncularından biridir.
Şah, vezir, fil veya at..
Hiç bir zaman da kendi satrancını oynayamamış
bir ülke..
ABD ile “sömürü ilişkisi”si budur.. Yoksa, bir
politikacımızın dediği gibi, “ekonomik” değil..
***
Gelelim yeniden 12 Eylül göstermelik
mahkemesine!
Ezgi Başaran (dünkü
yazısını kutluyorum!), ‘Şov Bizınıs” diyordu; tam AKP’ye uygun!
Bakıyorum, bir sürü insan, hak arıyor! 12 Eylül
öncesi katilleri dahil: Kırcalar,
Şendiller falan.. Türköne dahi
başvurduğuna göre, müdahil olarak!
Onları anlıyorum.. Davalarını veya savunmalarını
“NASIL KULLANILDIKLARI” üzerine inşa edeceklerdir, nasıl cinayetler
işlediklerini, nasıl emir aldıklarını...diye düşünüyorum...
Bu arada, askeri, kontrgerillalı veya gladyolu
bağlantılarını açık yüreklilikle ortaya sererlerse, Türkiye’ye büyük hizmet
etmiş olurlar!
Çünkü 12 Eylül darbesi ve sonrasının bütün
acılarını yaşatanlar, 12 Eylül öncesinin “hamilelik” dönemini oluşturanlardır..
1977 Kanlı Pazarını kimler tezgahladı?
Bahçelievler katlimanının katilleri değil de
arkasındakiler kimlerdi?
Onlarca cinayet, mahvolan hayat?
Allahaşkına, herkes 12 Eylül sonrasının
bilançosunu çıkartıyor..
12 Eylül
öncesinin bilançosunu kim çıkartacak?
--- 5 Nisan 2012 Perşembe / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder