Oda
TV tutuklu sanıklarından Müyesser Yıldız kendisi ile görüşen avukatı ve yakınları
aracılığı ile OdaTV tahliyeleri ve gelinen son durum üzerine bir açıklama yaptı.
Açıklamasında son duruşmada yaşananlar ve davanın 3,5 ay gibi normalin oldukça üzerinde
ileriye atılmasını protesto etmek için 13 Mart 2012’den itibaren cezaevinden
verilen yemekleri almadığını ve bu eylemiyle “Devletin Yemeğini değil Adaletini”
istediğini ifade etmek istediğini belirtti.
Müyesser Yıldız’ın açıklaması şöyle:
“Eskiden
insanların hak ve hukukuna, onuruna tecavüz edilmesi denince polis akla
gelirdi. Şimdi ise polis copunun yerini hukuk copuna bıraktığını ve insanların hak
ve hukuklarının, onurlarının kişiliklerinin hukuk marifetiyle iğfal edildiğini
ve haksızlıklara maruz kaldıklarını görüyoruz.
Öncelikle
12 Mart günü tahliye olan arkadaşlarımın tahliyelerine gerçekten sevindiğimi
belirtmek isterim. İnsanların ailelerine kavuşmaları beni mutlu eder sadece. En
azından hukukun tecavüzüne uğrayan insan sayısı azaldı.
Ancak
bize “terörist, tecavüzcü” derken 1 yıldır hak ve hukukumuza tecavüz edip terör
estirenler 12 Mart günkü duruşmada “Adalet”in cenaze namazını kılmıştır.
Son
duruşmayı dikkatle izleyenler nasıl bir “film” çevrildiğini, bizlerin nasıl figüran
yapıldığını gördüler. Sadece iki sanık heyet tarafından çapraz sorgu işlemine
tabi tutulurken, biz diğer sanıklara ise sıksık acele et uyarısı ile 5’er
dakika talep için süre verildi. En az 2 gün duruşma planlanmış iken ani bir
kararla bir günde “ Oldu da bitti maşallah” denildi. Gerekçe; ne demekse,
mahkeme heyetleri oluşmamış, heyet Ankara’daki seminere gidecekmiş. O seminer 3
ay mı sürecek ki bir sonraki duruşmanın tarihi 18 Haziran olarak belirlendi.
Son
duruşmada “imaj” serbest bırakılmış, “terörist,tecavüzcü(!)” içerde tutulmuştur.
Cumhurbaşkanı Gül Tunus’a giderken talimatı verdi; “Basın davaları imajımıza
zarar veriyor.” İşte 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki cenaze namazının özeti
budur.
Dün
hiç bir tasnif yapmaksızın, ağızlarının dolusunca hepimize “terörist”
diyenlerin, “imaj” tahliyelerinden sonra birdenbire “gazeteci” demeleri; “Olması
gereken buydu” fetvaları, herhalde cenazenin helvasıydı.
1 yıldır
hukuk ve adalet adına müracaat etmediğim hiç bir yargı mercii kalmadı.
Duvarlardan sağırlardan ses geldi, onlardan gelmedi.
Hiç
kimseden şefaat, lütuf istemedim. Anamın ak sütü gibi helal hakkımı istedim.
Benim için kanun değişmesini istemedim. Mevcut kanunların layıkıyla uygulanmasını
istedim.
Duruşmada
“ONURUMU DAHA FAZLA ÇİĞNEMEYİN, HELALLEŞME İMKANINI ORTADAN KALDIRMAYIN” dedim.
Kimseye
yalvarmadım, ağlamadım. 1 yıl boyunca şu soruların cevabını istedim:
1-
“Kara propaganda ve halkı yanlış bilgilendirme”
suçu hangi kanunda yer alıyor?
2-
Hakkında tazminat davası açtığım ve bilahare
kazandığım bir Cumhuriyet Savcısı beni gözaltına alıp tutuklatabilir mi? O
tazminat davasının konusu olmuş telefon görüşmeleri “suç delili” yapılabilir
mi?
3-
Sözde iddianameye göre benden daha çok “suç” işlediği
öne sürülüp, hakkında benden daha fazla ceza istenen İklim Ayfer Kaleli
tutuksuz yargılanırken, neden ben tutukluyum?
4-
Bilgisayarımda bulunduğu iddia edilen dijital
verilerle ilgili (4 adet word dosyası) ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi öğretim
üyelerince verilen uzman raporunu 24 Ekim 2011 tarihinde 16 Ağır Ceza
Mahkemesine sunmamıza rağmen neden mahkeme 5 ay sonra Mart ayında TÜBİTAK
bilirkişilerine göndermiştir? İnsan özgürlüğünün değil 5 ay değil, 5
saniyesinin bile bedeli var mıdır?
5-
Hakkımdaki yegane “suç” delili sözde birtakım “dijital
veriler”ise ve bunların da “şüpheli” olduğu ortadayken, daha hangi “delillerin
arandığından ve delil karartma şüphesinden” söz edilebilmektedir?
İşte
tüm bu nedenlerle ve özellikle bugüne kadar geciktirilen yargılama işleminin çabuklaştırılmasını
istiyorum. Önceden 1 en fazla 1,5 ay ertelenen duruşma “İmaj” tahliyelerinden
sonra 3,5 ay gibi uzun bir süre ileriye ertelenmiştir.Bu konulara dikkat çekmek
üzere şimdilik cezaevinden verilen yemekleri almayarak dört duvar arasından
DEVLETİMDEN YEMEK DEĞİL ADALET istediğimi kamuoyuna haykırarak duyurmak
istiyorum.
Müyesser
Yıldız ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder