SAYFALAR

2 Mart 2012 Cuma

Eğitim Yasası Önerisinin Utanmaz Yüzü


Büyük muhalefet karşısında gerçi geri adım attılar, 4+4+4 eğitim yasası önerisini 8+4 yapacaklarını açıkladılar, ama yasayı henüz Meclisten nasıl çıkartacaklarını bilmediğimiz için, bu yasanın ilk öneri halinin rezilliği, ülkeye düşman niteliği yeteri kadar sergilenmedi. Bu nedenle üzerinde yeniden duracak ve aşağıda Eğitim Reformu Girişimi’nin saptamalarını paylaşacağım.. Ama önce anımsatma:
Yasa teklifini verenleri şöyle altın harflerle tarihe düşelim:: AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ile milletvekilleri Ahmet Aydın, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Ayşe Nur Bahçekapılı..
Önerinin sahtekar adı: Zorunlu Eğitimin 12 yıla Çıkarılması.
Önerinin esas adı: Çocuklarımızın 11 Yaşında Çıraklığa, Kızlarımızın Eve Hapsedilmesi ile İmam Hatip Okullarının Orta Eğitim Bölümlerinin Açılması ve Mümkün Olduğu Kadar Çok Sayıda Çocuğun Dini Eğitimin Çemberi İçine Sokulması ve Bilimsel Eğitim Çukurunun Kazılması..
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim alt komisyonunda öneriyi  savundu ve yasanın esas amacını gizleyerek, "Kanun Teklifi, eğitim sistemimizin yapısal sorunlarına ve gelecek hedeflerimize dönük önemli bir düzenlemedir, pek çok ülkede zorunlu eğitim süreleri artırıldı, Türkiye'de 8 yıllık zorunlu eğitimde gelinen noktanın yeterli değildir, ama bunu 12 yıla çıkartmaktır,” dedi!
 28 Şubat 1997’nin ülkeye tek yararı eğitimin 8 yıla çıkartılması olmuştu. İntikamcı düşünce, 28 Şubatın yıldönümünde, 8 yıllık eğitimi iptal etmeye yöneldi. İktidar yazarları da hiç utanmadan, ilerisini gerisini düşünmeden bu öneriye destek verdiler!
Nurettin Canikli, “aranızda tek bir eğitim uzmanı yok” sözlerine verdiği yanıt şuydu: “Böyle bir teklifi TBMM gündemine getirmemiz için uzman olmaya gerek yok.. Uzmanlardan, bürokrasiden, eğitimcilerden yararlanırlar, öyle olmuştur nitekim." Uzmanların kimler olduğu ise, bazı televizyonlarda hemen boy gösterdi: İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği’nin yöneticileri! Meclis’teki alt komisyonun da görüş için başvuru yeri!
Dünyada ülkelerin zenginliğinin en büyük aracı, yurttaşlarının yetenekleri, yaratıcılıkları, yüksek eğitim düzeyleridir. Bunlar yoksa, yeni sömürgeciliğin alanı olursunuz..
Tek tip eğitim yapılıyor” büyük bir yalan ve aptalca sözdür! Bunu da prof.ünvanlılar savunmuyor mu TV’lerde! Okullarda bilimsel bilgiye dayalı bilimsel eğtiim yapılmaya çalışılıyor. Bütün dünyada olduğu gibi! Bunu bile başaramıyoruz. Bilimsel eğitime kim saldırır, düşünün artık..
Yasa önerisinin yapacağı tahribatı, Eğitim Reformu Girişimi, bilgi notunda şöyle açıklıyor, söz onlarda:
***
“4+4<8: Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardığı söylenen yasa teklifi, aslında zorunlu örgün eğitimi 4 yıla indiriyor.
Yasa teklifinde 12 yıllık zorunlu eğitim için bir başlangıç tarihi öngörülmüyor… Yasa teklifine göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe olarak dörder yıllık iki kademeye bölünüyor. Bir başka maddede yapılan değişiklikle, ikinci kademenin zorunlu olup olmadığı muğlaklaştırılıyor. İkinci kademede farklı okul türlerinin önü açılıyor.
İlköğretim ikinci kademe için, açıköğretim yolu açılıyor. “İlk dört yıldan sonra programlar, açıköğretimle ilişkilendirilebilir,” dendiği için, bu durum zorunlu örgün eğitim süresinin fiilen 4 yıla düşeceği anlamına geliyor.
İlköğretimin kesintili hale gelmesi, tüm çocuklar için büyük riskler yaratacak:
• Kız çocukların okuldan alınabilmesinin önünü açacak, birçok kız çocuk ilk dört yıldan sonra okula gidemeyecek.
• Kaynaştırma eğitiminin uygulanmasını riske atacak, engeli bulunan öğrenciler ilk dört yıldan sonra açıköğretime yönlendirilebilecek.
• Çocuklar 10 yaşında mesleklere yönlendirilecek, erken yaşta yapılan bilinçsiz seçimlere ömür boyu mahkum edilecek.
• Çıraklığa başlama yaşı uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olarak 11’e düşürüldüğü için, çocuk işçiliği yaygınlaşacak.
İlköğretim ikinci kademede farklı okul türleri bulunduğunda merkezi sınav sistemi kaçınılmaz olacak, çocuklar 2. sınıftan itibaren dersaneye gidecek, 10 yaşında SBS’ye girecek. Bu durum toplumsal eşitsizlikleri şiddetle artıracak.
• Uluslararası testler, sekiz yıllık zorunlu temel eğitimle bile 15 yaşındaki çocuklarımızın % 60’ının basit bir bölme işlemini gerçekleştiremediğini gösteriyor. Zorunlu örgün eğitim dört yıla indiğinde bu oran artacak.
1973 tarihli Temel Eğitim Kanunu’nda yasalaşan, ancak 1997’de Temel Eğitim Reformu’yla uygulamaya geçebilen zorunlu sekiz yıllık temel eğitim, Türkiye’nin gelişimine çok büyük katkıda bulundu.
6-13 yaş grubu için okullulaşma oranı, 1997-98’de % 85 iken 2010-2011’de % 99’a çıktı. Şimdi yeni yasa teklifi, hem bu kazanımları riske atıyor hem de eğitim sisteminde katılımcı ve bilimsel bulgulara dayalı karar alma sürelerinin önünü kesiyor.
Eğitim sisteminin en büyük önceliği olan okulöncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi, yasa teklifinden çıkarıldı. Yasa gerekçesinde ortaöğretim içinde mesleki eğitimin payının AB ülkelerinde %60 olduğu söyleniyor, aslında bu oran % 48. Yasa teklifi, apar topar ve kamuoyunda tartışılmadan Meclis’ten geçirilmeye çalışılıyor.
Çocuklarımıza uluslararası standartlarda eğitim fırsatları sunmak için, Türkiye’de herkesin hak ettiği kaliteli eğitime ulaşması amacına inanan tüm TBMM üyelerini bu yasa teklifinin geri çekilmesi yönünde irade beyan etmeye davet ediyoruz…”
***
Müfit Akyos (Endüstri Mühendisi Teknoloji Yönetimi Danışmanı, www.inovasyonheryerde.com/): “1300 sayı ve 26 yıl... Türkiye'nin ortamında endemik bir türün yaşamını sürdürmesini çağrıştırıyor. Ülkemizin bilim-teknoloji-sanayileşme konularında düşünen üreten herkesin destek verip zenginleştirmesi gereken bir çaba. Kutluyor ve kolay gelsin diyorum. Not: 1300. sayıda söz ettiğiniz -kongre- düşüncesini geliştirmek, olurunu olmazını görüşmek ve kavramı geliştirmek üzere oluşturacağınız dar bir grupta yer alabilirim.”
***
Geçen sayımızda yerli oto üretimi üzerine sorularımızı yanıtlayan Tülay Akarsoy’un soyadı Akarsu olarak yazıldı. Çok çok özür diliyoruz..  Gelecek Cuma yeniden buluşmak umuduyla.
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Gündem, Sayı 1302, 2 Mart 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder