Büyük muhalefet
karşısında gerçi geri adım attılar, 4+4+4 eğitim yasası önerisini 8+4
yapacaklarını açıkladılar, ama yasayı henüz Meclisten nasıl çıkartacaklarını
bilmediğimiz için, bu yasanın ilk öneri halinin rezilliği, ülkeye düşman
niteliği yeteri kadar sergilenmedi. Bu nedenle üzerinde yeniden duracak ve
aşağıda Eğitim Reformu Girişimi’nin
saptamalarını paylaşacağım.. Ama önce anımsatma:
Yasa teklifini verenleri
şöyle altın harflerle tarihe düşelim:: AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ile milletvekilleri Ahmet Aydın, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve
Ayşe Nur Bahçekapılı..
Önerinin sahtekar adı: Zorunlu Eğitimin 12 yıla Çıkarılması.
Önerinin esas adı: Çocuklarımızın 11 Yaşında Çıraklığa, Kızlarımızın Eve Hapsedilmesi ile
İmam Hatip Okullarının Orta Eğitim Bölümlerinin Açılması ve Mümkün Olduğu Kadar
Çok Sayıda Çocuğun Dini Eğitimin Çemberi İçine Sokulması ve Bilimsel Eğitim
Çukurunun Kazılması..
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim alt komisyonunda
öneriyi savundu ve yasanın esas
amacını gizleyerek, "Kanun Teklifi,
eğitim sistemimizin yapısal sorunlarına ve gelecek hedeflerimize dönük önemli
bir düzenlemedir, pek çok ülkede zorunlu eğitim süreleri artırıldı, Türkiye'de
8 yıllık zorunlu eğitimde gelinen noktanın yeterli değildir, ama bunu 12 yıla
çıkartmaktır,” dedi!
28 Şubat 1997’nin ülkeye tek yararı eğitimin 8 yıla
çıkartılması olmuştu. İntikamcı düşünce, 28 Şubatın yıldönümünde, 8 yıllık
eğitimi iptal etmeye yöneldi. İktidar yazarları da hiç utanmadan, ilerisini
gerisini düşünmeden bu öneriye destek verdiler!
Nurettin Canikli, “aranızda tek bir eğitim
uzmanı yok” sözlerine verdiği yanıt şuydu: “Böyle
bir teklifi TBMM gündemine getirmemiz için uzman olmaya gerek yok.. Uzmanlardan,
bürokrasiden, eğitimcilerden yararlanırlar, öyle olmuştur nitekim."
Uzmanların kimler olduğu ise, bazı televizyonlarda hemen boy gösterdi: İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları
Derneği’nin yöneticileri! Meclis’teki alt komisyonun da görüş için başvuru
yeri!
Dünyada ülkelerin zenginliğinin
en büyük aracı, yurttaşlarının yetenekleri, yaratıcılıkları, yüksek eğitim
düzeyleridir. Bunlar yoksa, yeni sömürgeciliğin alanı olursunuz..
“Tek tip eğitim yapılıyor” büyük
bir yalan ve aptalca sözdür! Bunu da prof.ünvanlılar savunmuyor mu TV’lerde!
Okullarda bilimsel bilgiye dayalı bilimsel eğtiim yapılmaya çalışılıyor. Bütün
dünyada olduğu gibi! Bunu bile başaramıyoruz. Bilimsel eğitime kim saldırır,
düşünün artık..
Yasa önerisinin yapacağı
tahribatı, Eğitim Reformu Girişimi,
bilgi notunda şöyle açıklıyor, söz onlarda:
***
“4+4<8: Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardığı söylenen yasa teklifi, aslında
zorunlu örgün eğitimi 4 yıla
indiriyor.
Yasa teklifinde 12 yıllık zorunlu eğitim için bir başlangıç tarihi öngörülmüyor… Yasa teklifine göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe olarak dörder yıllık iki kademeye
bölünüyor. Bir başka maddede
yapılan değişiklikle, ikinci kademenin zorunlu
olup olmadığı muğlaklaştırılıyor. İkinci
kademede farklı okul türlerinin önü açılıyor.
İlköğretim
ikinci kademe için, açıköğretim
yolu açılıyor. “İlk dört yıldan sonra
programlar, açıköğretimle ilişkilendirilebilir,” dendiği için, bu
durum zorunlu örgün eğitim
süresinin fiilen 4 yıla düşeceği anlamına geliyor.
İlköğretimin
kesintili hale gelmesi, tüm çocuklar için büyük riskler yaratacak:
• Kız çocukların okuldan alınabilmesinin önünü
açacak, birçok kız çocuk ilk dört yıldan sonra okula gidemeyecek.
• Kaynaştırma
eğitiminin uygulanmasını riske
atacak, engeli bulunan öğrenciler
ilk dört yıldan sonra açıköğretime
yönlendirilebilecek.
• Çocuklar 10 yaşında mesleklere yönlendirilecek, erken yaşta yapılan bilinçsiz seçimlere ömür boyu mahkum edilecek.
• Çıraklığa
başlama yaşı uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olarak 11’e düşürüldüğü için, çocuk işçiliği yaygınlaşacak.
• İlköğretim ikinci kademede farklı okul
türleri bulunduğunda merkezi
sınav sistemi kaçınılmaz olacak, çocuklar 2. sınıftan itibaren dersaneye
gidecek, 10 yaşında SBS’ye
girecek. Bu durum toplumsal eşitsizlikleri
şiddetle artıracak.
• Uluslararası testler, sekiz yıllık zorunlu temel eğitimle bile 15 yaşındaki çocuklarımızın % 60’ının basit bir bölme işlemini gerçekleştiremediğini gösteriyor. Zorunlu örgün eğitim dört yıla indiğinde
bu oran artacak.
1973 tarihli Temel Eğitim Kanunu’nda yasalaşan,
ancak 1997’de Temel Eğitim
Reformu’yla uygulamaya geçebilen zorunlu sekiz yıllık temel eğitim, Türkiye’nin gelişimine çok büyük katkıda bulundu.
6-13 yaş grubu
için okullulaşma oranı,
1997-98’de % 85 iken 2010-2011’de % 99’a çıktı. Şimdi yeni yasa teklifi, hem bu
kazanımları riske atıyor hem de eğitim
sisteminde katılımcı ve bilimsel bulgulara dayalı karar alma sürelerinin
önünü kesiyor.
Eğitim
sisteminin en büyük önceliği
olan okulöncesi eğitimin zorunlu
hale getirilmesi, yasa teklifinden çıkarıldı. Yasa gerekçesinde ortaöğretim içinde mesleki eğitimin payının AB ülkelerinde %60
olduğu söyleniyor, aslında bu
oran % 48. Yasa teklifi, apar topar ve kamuoyunda tartışılmadan Meclis’ten geçirilmeye çalışılıyor.
Çocuklarımıza uluslararası standartlarda eğitim fırsatları sunmak için,
Türkiye’de herkesin hak ettiği
kaliteli eğitime ulaşması amacına inanan tüm TBMM
üyelerini bu yasa teklifinin geri çekilmesi yönünde irade beyan etmeye davet
ediyoruz…”
***
Müfit Akyos
(Endüstri Mühendisi Teknoloji Yönetimi Danışmanı, www.inovasyonheryerde.com/):
“1300 sayı ve 26 yıl... Türkiye'nin
ortamında endemik bir türün yaşamını sürdürmesini çağrıştırıyor. Ülkemizin
bilim-teknoloji-sanayileşme konularında düşünen üreten herkesin destek verip
zenginleştirmesi gereken bir çaba. Kutluyor ve kolay gelsin diyorum. Not: 1300.
sayıda söz ettiğiniz -kongre- düşüncesini geliştirmek, olurunu olmazını
görüşmek ve kavramı geliştirmek üzere oluşturacağınız dar bir grupta yer
alabilirim.”
***
Geçen
sayımızda yerli oto üretimi üzerine sorularımızı yanıtlayan Tülay Akarsoy’un soyadı Akarsu olarak
yazıldı. Çok çok özür diliyoruz..
Gelecek Cuma yeniden buluşmak umuduyla.
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Gündem, Sayı 1302, 2
Mart 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder