SAYFALAR

18 Ocak 2012 Çarşamba

Fatih Hilmioğlu, Denktaş, Lefter


Tıp Profesörü, İnönü Üniversitesi eski Rektörü ve Silivri sanığı Fatih Hilmioğlu’nun Silivri’de mahkemede yaptığı “insanlık savunması”nı okudunuz mu? Tam metnini bu Cuma günkü Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de yayımlamaya karar verdik, çünkü savunma, tutuklu ve hasta insanların insani durumları üzerine saptamalarla dolu.. Ve mahkemelerin bu savunma karşısında, bilimle, gerçeklerle ve insanlarla sıfır empati durumunu belgelemesi açısından önemli..
Savunmasından kısa bir bölüm:
“Benzer şekilde ölümcül kalp ritm bozukluğu olmasına rağmen ve cezaevinde ağır stres koşullarında olan bir başka hasta, Mehmet Haberal’dır.. dünyanın en önemli tıp merkezlerinden biri olan Harvard Üniversitesi’nin Kardiyoloji Bölümü’nün bu konudaki bilimsel yayınını da göstermiştim ve bunun da sayın heyetinizce dikkate alınmadığını görmekteyim...
Bu dava sürecinde yaşanan hastalıklar ve ölümler, sanıklarda aslında bir yargılama sürecinde değil bir Rus ruleti sürecinde bulundukları izlenimi yaratmıştır. Sanıklar kendilerine ve diğer sanıklara sessizce ve derin bir endişe ile, gözleriyle sormaktadır. 
Şimdi sıra kimde?
*Ölümcül ritm bozukluğu olan Mehmet HABERAL’da mı?
*Artık yatalak hale gelmiş Levent ERSÖZ’de mi?
*Kalp damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle Hasan Atilla UĞUR’da mı?
*Yoksa cezaevi koşullarında her biri 1000 ton stres yükü altında olan bir başka sanık da mı?
*Kimbilir belki de sıra bendedir.
Bütün bunları, Bekleyerek göreceğiz, Yaşayarak göreceğiz, Ya da ölerek göreceğiz,
Sonra da bütün bunlara adalet, diyeceğiz öyle mi?
Adalet insanları öldürür mü hakim Beyler?
Sayın Başkan, Hiçbir somut delile dayanmadan ve tümüyle akıl ve mantıktan uzak, hayali suçlamalar nedeniyle otuz ayı aşkın bir süredir tutuklu olmam nedeniyle, ben yukarıdakilerden birisiyim.
Bu yargılama esnasında sadece sanıkların değil, sanık yakınlarının da beden ve ruh sağlıklarını nasıl kaybettiklerini gördüğümde veya bunları duyduğumda sanıkların beyin kanaması, kalp enfarktüsü geçirmesine, kanser olmasına ve nihayet ölümlerine şahit olduğumda;
·      İsyan ediyorum ve
·      Sadece hekimliğimden değil, insanlığımdan da utanıyorum.
Ancak benim tıbbi bilimsel açıklamalarımın, sayın heyetinizce bir sivrinsek vızıltısı kadar bile dikkate alınmadığını görsem de, ben mesleki açıdan sorumluluğumun gereğini yapmaya devam edeceğim.”
***
Denktaş gerçekten de Kıbrıs’ta neredeyse “milli kurtuluş savaşı” verecek kadar dirençli, “eski toprak” insanlardandı. Kıbrıslı olarak yurdunu savundu, bu kadardır olay! Dünyanın, Batının iki yüzlülüğünden yılmadı. “Verelim kurtulalım şu meretten.. oranın ne stratejik yeri var.. bu yüzden AB’ye giremiyoruz...” benzeri Batı sözcülerinin saldırılar ona vız geldi... Bugünkü iktidar da Denktaş’ı yıkmak için elinden geleni yaptı vaktiyle.. Bugün kahraman olarak anıyor... Doğrudur; eleştirilerin sırası hiç değil..
Denktaş, yedi düvele rağmen, yurdunun bağımsızlığı için çarpıştı. En doğal hakkı olarak... 
Şüphesiz ki yaşayacak!
***
Büyükada, simgesi Lefter Küçükandonyadisi yitirdi diyelim. Yazları Lefter’i Yüksek Kahve’nin önünde veya Prenses Oteli’nin önünde arkadaşlarıyla, Ahmet Polat’la da otururken ve sohbet ederken göründünüz. Adalar Postası’nın güncesinde (blog), Lefter üzerine değerli yazıları okuyabilirsiniz..
Pazar günü Büyükada’ya geçtik, Fenerliler cenaze töreninden sonra, sahilde lokantaları doldurmuş, Lefter’in anısına şerefe kaldırıyorlardı!
Şerefe!
***
Okurlardan
Cumhuriyet Gazetemizdeki 15 Ocak 2012 tarihli Köşe yazınızda bahsettiğiniz gibi "Kılıçdaroğlu'nun çevresinde bu gelişmeyi görecek ve söyleyecek insanlar var mı, yok mu!" sorunuza olumlu yanıt verileceğini umuyorum. Belirttiğiniz konularda sade vatandaşların çok büyük bir oranda sizinle aynı düşünceyi paylaştığını çevremde net görmekteyim. Bu nedenle, özellikle Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki insanların da, halkın genel düşüncesini mutlaka bilmesi ve ona tercüman  olması gerekmez mi? (Osman Şener).
Sayın Bursalı, "Arınç, Erdoğan ve hatta Gül" ve yakınan tüm AKP'lilerin İmam'ın ordusu ile açık çatışmayı henüz göze alamamarı, hatta onlardan çekiniyor olmaları da mümkündür (Faruk Timuroğlu)
---17 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder