Tıp Profesörü, İnönü Üniversitesi eski Rektörü ve Silivri sanığı Fatih Hilmioğlu’nun Silivri’de
mahkemede yaptığı “insanlık savunması”nı okudunuz mu? Tam metnini bu Cuma günkü
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de
yayımlamaya karar verdik, çünkü savunma, tutuklu ve hasta insanların insani
durumları üzerine saptamalarla dolu.. Ve mahkemelerin bu savunma karşısında,
bilimle, gerçeklerle ve insanlarla sıfır empati durumunu belgelemesi açısından
önemli..
Savunmasından kısa bir bölüm:
“Benzer şekilde ölümcül kalp ritm
bozukluğu olmasına rağmen ve cezaevinde ağır stres koşullarında olan bir
başka hasta, Mehmet Haberal’dır..
dünyanın en önemli tıp merkezlerinden biri olan Harvard Üniversitesi’nin Kardiyoloji Bölümü’nün bu konudaki
bilimsel yayınını da göstermiştim ve bunun da sayın heyetinizce dikkate
alınmadığını görmekteyim...
Bu dava sürecinde yaşanan hastalıklar ve ölümler, sanıklarda aslında bir
yargılama sürecinde değil bir Rus ruleti
sürecinde bulundukları izlenimi yaratmıştır. Sanıklar kendilerine ve diğer
sanıklara sessizce ve derin bir endişe ile, gözleriyle sormaktadır.
Şimdi sıra
kimde?
*Ölümcül ritm bozukluğu olan Mehmet
HABERAL’da mı?
*Artık yatalak hale gelmiş Levent
ERSÖZ’de mi?
*Kalp damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle Hasan Atilla UĞUR’da mı?
*Yoksa cezaevi koşullarında her biri 1000 ton stres yükü altında olan bir başka sanık da mı?
*Kimbilir belki de sıra bendedir.
Bütün bunları, Bekleyerek göreceğiz, Yaşayarak
göreceğiz, Ya da ölerek göreceğiz,
Sonra da bütün bunlara adalet, diyeceğiz öyle mi?
Adalet insanları öldürür mü hakim Beyler?
Sayın Başkan, Hiçbir
somut delile dayanmadan ve tümüyle akıl ve mantıktan uzak, hayali suçlamalar
nedeniyle otuz ayı aşkın bir süredir tutuklu olmam nedeniyle, ben
yukarıdakilerden birisiyim.
Bu yargılama
esnasında sadece sanıkların değil, sanık yakınlarının da beden ve ruh
sağlıklarını nasıl kaybettiklerini gördüğümde veya bunları duyduğumda
sanıkların beyin kanaması, kalp enfarktüsü geçirmesine, kanser olmasına ve
nihayet ölümlerine şahit olduğumda;
·
İsyan ediyorum ve
·
Sadece hekimliğimden değil, insanlığımdan da
utanıyorum.
Ancak benim tıbbi bilimsel açıklamalarımın, sayın
heyetinizce bir sivrinsek vızıltısı kadar bile dikkate alınmadığını görsem de, ben
mesleki açıdan sorumluluğumun gereğini yapmaya devam edeceğim.”
***
Denktaş gerçekten de
Kıbrıs’ta neredeyse “milli kurtuluş savaşı” verecek kadar dirençli, “eski
toprak” insanlardandı. Kıbrıslı olarak yurdunu savundu, bu kadardır olay!
Dünyanın, Batının iki yüzlülüğünden yılmadı. “Verelim kurtulalım şu meretten.. oranın ne stratejik yeri var.. bu
yüzden AB’ye giremiyoruz...” benzeri Batı sözcülerinin saldırılar ona vız
geldi... Bugünkü iktidar da Denktaş’ı yıkmak için elinden geleni yaptı
vaktiyle.. Bugün kahraman olarak anıyor... Doğrudur; eleştirilerin sırası hiç
değil..
Denktaş, yedi düvele rağmen, yurdunun bağımsızlığı
için çarpıştı. En doğal hakkı olarak...
Şüphesiz ki yaşayacak!
***
Büyükada, simgesi Lefter Küçükandonyadis’i yitirdi
diyelim. Yazları Lefter’i Yüksek Kahve’nin önünde veya Prenses Oteli’nin önünde
arkadaşlarıyla, Ahmet Polat’la da
otururken ve sohbet ederken göründünüz. Adalar
Postası’nın güncesinde (blog), Lefter üzerine değerli yazıları
okuyabilirsiniz..
Pazar günü Büyükada’ya geçtik, Fenerliler cenaze
töreninden sonra, sahilde lokantaları doldurmuş, Lefter’in anısına şerefe
kaldırıyorlardı!
Şerefe!
***
Okurlardan:
Cumhuriyet Gazetemizdeki 15 Ocak 2012
tarihli Köşe yazınızda bahsettiğiniz gibi "Kılıçdaroğlu'nun çevresinde bu
gelişmeyi görecek ve söyleyecek insanlar var mı, yok mu!" sorunuza olumlu
yanıt verileceğini umuyorum. Belirttiğiniz konularda sade vatandaşların çok
büyük bir oranda sizinle aynı düşünceyi paylaştığını çevremde net görmekteyim.
Bu nedenle, özellikle Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki insanların da,
halkın genel düşüncesini mutlaka bilmesi ve ona tercüman olması
gerekmez mi? (Osman Şener).
Sayın Bursalı, "Arınç, Erdoğan ve
hatta Gül" ve yakınan tüm AKP'lilerin İmam'ın ordusu ile açık
çatışmayı henüz göze alamamarı, hatta onlardan çekiniyor olmaları da mümkündür (Faruk
Timuroğlu)
--- 17 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder