2012’de izleyeceğim en önemli konulardan biri,
2014’de boşalacak Üç Koltuk’la ilgili gelişmeler olacak J.
Şimdiden çeşitli senaryoları okuyoruz:
Cumhurbaşkanı, sorular üzerine, siyasette beklentisi olmadığını, bütün
makamlarda bulunduğunu söyleyerek mütevazi giriş yaptı! Ama en önemli nokta,
siyaseti sürdüreceği idi. Gül’ün “beklentim yok” demesi ile siyaset yapacağını
vurgulayan sözleri, birbiriyle çelişiyor.. Henüz Üç Koltuk meselesine iki yıl
varken, koltuk meselesine doğrudan giriş yapması, kamuoyu gözünde şık olmazdı!
İkincisi,
ve en önemlisi, iktidarın (gayri) resmi ortağı cemaatin devlette tırmanışı..
Cemaatin devleti ve AKP’yi- Erdoğan’ı kuşatması.. Bu bağlamda, Erdoğan ile
cemaat arasındaki ilişkilerdeki gelişmeler, siyaset, AKP ve ülke için önemli.
Bu bağlamda, cemaatin liberal-amerikancı
gazetedeki koşbaşısı malum kişinin Erdoğan’a “MİT’i senden iyi biliyorum,
Kasımpaşalılığın bana sökmez..” biçimindeki “kabadayılığı”, aslında cemaatin
Erdoğan’a karşı ana düşüncesinin dışa vurumuydu. İkisi arasındaki “diyaloğu”
ilgi ile izledim!
Koçbaşı, MİT’in yeniden yapılanması gerektiğini
gündeme getirdiğine göre, cemaatin üzerinde çalıştığı yeni hedefinin, MİT’te
yapılanma olduğu ortaya çıktı.
***
Bu arada, Cemaat ile Erdoğan arasındaki çok
önemli bir noktanın da, özellikle Amerikancılık noktasında düğünleniyor.
Türkiye’deki medya ve askere yönelik siyasi adli
operasyonların tertipçileri, başı çekenler, esas olarak Amerika-cemaat
müttefikliğine dayanıyor.
Cemaatin dünya çapındaki politikasının
belkemiğini, ABD ile müttefik olması oluşturur. Ülkemizde hiç bir güç, cemaat
kadar amerikancı olamaz.. Erdoğan ve Davutoğlu bile.. Onlar, Amerikanın güçlü
bileğini ve kesin kararlılığını gördükleri noktada, politik gerçekliğe
dönüyorlar ve Amerikancı politikayı uyguluyorlar.
Cemaatin adalet kurumundaki yapılanmasını
biliyoruz. Özellikle özel yetkili kurumlarda.
Cemaat- Erdoğan siyasi çatışmasında, akle gelen
fantastik sorulardan biri de, acaba cemaat Erdoğan’a da hukuk mızrağının ucunu
gösterir mi? Bu fantezi sorunun ardındaki olgu, cemaatin kendisine karşı olan
ve rakip olarak gördüklerine her türlü hukuki tuzağı kurabilecek bir güce
ulaştığını sanmasıdır.
***
Üçüncüsü,
Erdoğan’ın sağlığı! Bu konuda yoğun spekülasyon yapılıyor. Başbakan’ın ciddi
sağlık sorunu varsa, AKP ve iktidar siyaseti baştan sona yeniden yapılanacak...
Üç Koltuk meselesi de, Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi de, AKP- Cemaat
arasındaki ilişkiler de, epey buna bağlı.
Eğer böyle bir durum otaya çıkarsa, bütün
siyasi-iktidar ilişkilerini yeniden tanımlayacağız.. Çünkü iktidarın ana adı
Erdoğan’dır. Parti, her durumda, en az zarara uğrayacak yeniden bir liderlik
yapılanması üzerinde duracak. Gül de olsa Arınç da olsa, Erdoğan’ın halk
üzerindeki etkisi bakımından elde ettiği “kişisel başarım”a ulaşması mümkün
gözükmüyor.
***
Kürt sorunu,
en önemli konularımızdan biri olacak bu yıl. Leyla Zana, “Özerklik bile
yetmez, kendi kaderimi tayin hakkı istiyoruz” diyerek, Kürt meselesinde
“öncü” rolünü sürdürüyor. Şunu belirtelim ki, Zana’nın söylediklerinde yeni bir
şey yok aslında. Her zaman burada, PKK (ve buna bağlı BDP’nin) stratejik
yöneliminin bu olduğunu belirttik.
İki adım geri bir adım ileri veya tersi, Kürt
politikasının ana mihveri oldu. Barzaniler ve Talabaniler hep bu çizgi
izlediler. Koşullar oluşmadan Büyük Kürdistan mümkün değil. Ama ana doğrultu
hep o yöndedir. Doğrusu da budur, onlar açısından!
Türkiye ile birlikten yana bütün çözümleri
tartışmalıyız... Kürtler üzerindeki her türlü zulme karşı çıkacağız, Uludere,
ne olursa olsun bir kıyamdır!.. Ama “ayrılıkçı” ve etnik damardan politikalara
destek vermek, bu köşenin gündeminde olmayacak.
Şüphesiz, Suriye-
İran /Ortadoğu en önemli konuların başında geliyor. İşin ucunda atom
bombaları da var.. Bu yıl pek çok gerilim yaşayacağız..
***
2012’in en önemli konularından biri de, Avrupa
Birliği’dir. Birlik’teki çözülmeler, çok önemli bir labortauvar deneyimini,
ulus devletleir aşan büyük bir yeni oluşum kurma deneyimini zora sokacaktır.
Ekonomik kriz, bu bağlamda Türkiye dahil, pek çok
açıdan siyasi ve sosyal sistemleri derinden etkilemeyi sürdürecek.
Ve Halkların mücadelesi ve direnişler daha çok
gündeme gelecek.
Yeni yıla hoşgeldik..
-- 2 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder