LÜKSÜN GELİR KAYNAĞI: Genellikle
de “çok satan” gazetemizde ikide bir yer alır şu haber: “Türkiye büyümede göz kamaştırıyor, pahalı saatler çok satıyor..”
Kim bunu söyleyen kişi? İthal saatler satan şirketin “CEO”su Cindy!.. Canısı!.. Türkiye “hıyarlar” ülkesi ya, önce bir öv. Şöyle
okkalı.. “Yıldızsınızzz.. Üstelik
parlayan yıldızzz.. Avrupa’da, dünyada bir tanesiniz... Öperim ben sizi...” de!
Biz buna bayılırız ve manşete çekeriz hemen.
Cindy’nin bizi nasıl öptüğü açık: Lüks saatlere ilgi çok
fazla.. Satışlar şaşırtıcı düzeyde! “Türkiye
eşsiz bir ülke.”
Avrupa ve
Yunanistan’da fiyatları düşürmüşler, kriz var. Türkiye’ye gazlıyorlar: “Türkiye en çok büyüme yaşadığımız ilk beşte
ülke içinde. Bu yıl yüzde 18 büyüme bekliyoruz. Göz kamaştırıcı..”
***
Peki bu paraların
kaynakları? Bunun için Işık Kansu kardeşimin yazısına bakacağız:
“İktidara yaslananlar
afetten yağ çıkarmakta pek hünerli. İhalesiz rant dağıtma çarkları şakır şakır
dönüyor. Enkaz mı kaldırılacak, hazır yemek mi dağıtılacak, onarım mı
yapılacak, ihalesiz ver yandaşlara. Afet bereketi denen şey, böyle bir şey..”
Sadece Van mı? Türkiye’nin
her yanı Van!.. Her yanı peşkeş.. İktidar
ve belediyelerin her yanından “bereket” fışkırıyor! Bu “bereket”i de meselâ
Cindy’miz topluyor.. pahalı saatleri dağıtarak. İktidarın adamları, Van’da,
İstanbul’da.. malı götürüyor ve karısı kızı saatlere, dört çekere, lüks
konutlara koşuyor...
50 milyar doları aşkın özelleştirme geliri, 150 milyar dolar
dış finansman..
Bu paraların 10 yılda muazzam bir “çarpan etkisi” yaratarak
ekonominin her alanında büyük bir katmadeğer yaratması, Türkiye’nin ihracat
kalitesini arttırması ve dışarıyla alışverişte ekonominin 70-80 milyar dolar
açık (cari açık) vermemesi gerekmez mi?!
Gerekir! Ama bu yağmaya finansman yeter mi!
İktidarın harcama politikaları esas yağma ekonomisini desteklediği için bu açık hiç kapanmaz! Bunu
da piyasa “ekonomist”leri dert edinmez..
Gelsin saatler! Pırlantalar! Altınlar! Dört çekerler! Lüks
konuklar.. Üstelik üçer beşer.. İktidar ve eteğindeki muazzam kitlenin miktarı
nedir, mahdumları kaç yüzbin-milyon tutar? Hepsinin doyurulması gerekir!
Cindy’mizin satışlar muaazzzammmm derken,
gözlerini faltaşı gibi açmasının arka planı.. Türkiye’ye gelmekte geç bile kaldılar!
Burası “büyüyen” ve “yıldızı parlayan” bir yer! Koşunnnn...
***
BİLİM AKADEMİSİ
DERNEĞİ. Zor bir işe koyuldular. Ama hepsi mutlu ve
memnun görünüyordu. Soruları yanıtladılar. Dünya bilim akademileri şüphesiz
onları hemen kabul edecektir. Türkiye de onlara mali kaynaklar yaratacaktır.
Şüphesiz pamuk ellerini öncelikle bizzat ceplerine sokacaklar...
Bütün kurumların üzerine karabasan gibi çöken, Borsa’yı bile kendine bağlayan, her
ilişkili kurumu atadığı adamlarıyla “uydusu” haline getiren iktidar, Akademi’ye
dokunmamazlık etmezdi!
Bilim Akademisi Derneği, benim gözümde, bu yokedici
fırtınaya karşı koymanın umut ışığıdır...
***
HAŞİM KILIÇ VE
YASALARI DELMEK: Konu, Başbakan’ın ameliyatı ile gündeme
geldi. Önce geçmiş olsun.. Amerikan hastahanesinin değerli doktoru Prof. Buğra’nın, Marmara Üniversitesi
hastahanesinde Başbakanı ameliyat etmesiyle yasaların iki kez çiğnendiği
yazıldı.. Tabii, iktidar, bizzat bu “suç ortamı”nı yarattı.
Prof. Buğra, hükümetin tıp fakültelerine ve doktorlara karşı
amansız savaşımı sonucu, istifa edip özel hastahaneye geçenlerden.
İktidarın üniversiteden dolaylı attırdığı Buğra’yı
beğenmesine bir şey diyemem. Başbakan Amerikan Hastahanesi’ne gitseydi, en
doğrusunu yapardı! Yasal olmayan bir durum da yaratmazdı.
Ama iktidarı ve adamları “yasaları ben delersem önemi
yoktur” kafasındalar. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Haşim Kılıç da onlardan biri: Hacettepe Üniversite’sinde anjiyo
olması gündeme gelir. Hastalara dokunması ve ameliyat yapması yasak olan, çok
iyi bir uzman profesörümüze rica eder, anjiyoyu Hacettepe’de yapması için.
Uzmanımız “bu yasa dışı olur, yasalar buna izin vermiyor, gelin bunu yasal
olarak çalıştığım falan özel hastahanede yapalım..” diyor.
Haşim Kılıç, “Hocam
burada yapmakla bir şey olmaz, kimse de bir şey demez, boşverin siz, anjiyoyu
burada yapalım” benzeri sözler eder.
Ama, Hacettepe
Profesörüne suç iletmeyi başaramaz!
Anlıyorsunuz değil mi!
-- 4 Aralık 2011- Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder