SAYFALAR

13 Aralık 2011 Salı

3 Koltuk Boşalıyor - 3 Cemaat /Erdoğan İkiliği


İktidarın gayri resmi ortağı olan Cemaat’in, Erdoğan – Gül geriliminde (boşalacak 3 koltukta, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Parti Başkanlığı) rolü nedir? Bu üçüncü yazıda, el yordamıyla ve su yüzüne çıkan ve benim gözüme çarpan olaylara bakarak, bu soruya yanıt arayacağız..
***
Cemaat, yazarları aracılığıyla, anlaşılıyor ki, Başbakan Erdoğan’ın Ergenekon’u tafsattığı ve bugün gelinen noktada artık bir uzlaşma ile davaları sonuçlandırmak istediği düşüncesinde. Cemaat, polis ve yargıdaki örgütlenmesiyle, ‘aşağıdaki’ operasyonları sürdürülmesinde bir nolu etken. Uyduruk belgeler düzenlenmesinden... Ordu, Odatv ve gazeteci tutuklamalarına kadar..
Cemaat görünüşte ortada yok, ama AKP diye bir parti var iktidarda ve Türkiye’yi yöneten! Fakat Cemaat, siyaset belirleyen ve uygulayan bir güce ulaştı. Cemaatin bütün uygulamaları, AKP uygulamaları olarak algılanıyor.
Bir yere kadar tamam, ortaklık, karşılıklı siyasi çıkar ilişkileri ve kendi iktidarlarını inşa ettikleri sürece, sorunsuz sürüyor.
Ancak, cemaatin (yarı gizli-yarı açık örgütlenmesiyle ve politikalarıyla) kurmak istediği bir Türkiye modeli var... Ve bir parti örgütlenmesi olmadığı için, milletin karşısına çıkıp oy isteme zorunluluğu yok..
Öte yanda ise kitle partisi AKP var. AKP, Türkiye’de olan biten herşeyden sorumlu. Oyunu kurallarına göre oynamak zorunda. Sonuçta 4 yılda bir seçim yapılıyor ve halktan oy isteniyor.
Bu iki yapının arasında büyük bir çelişki olduğu açık. Yazgıları ayrı.. Yani bir yerde yollarının ayrılması veya aralarında derin anlaşmazlıkların çıkması doğal.
Cemaatin sırtında yumurta küfesi yok..
Yumurta küfesi AKP’nin ve Erdoğan’ın sırtında.
Yumurtalar kırılırsa, suçlu ve gözden çıkarılacak olan Erdoğan’dır!
***
Başbakan, taşıdığı küfedeki yumurtaların kırılmaya başladığı düşüncesinde!
Cemaat ise, kırılırsa kırılsın, küfeyi sonuna kadar taşıman gerek, küfeyi sırtından indirirsen, davadan saparsın, havasında!
Cemaat, Erdoğan’ı ve AKP’yi kullanarak, kendi siyasi ve toplumsal hedeflerine varmak istiyor. Yani Erdoğan ve AKP, cemaatin politika ve hedeflerini taşıyıcı ve ileriye götüren bir araba, en iyisi araç diyelim..
Arabanın teklediği” anlarda, cemaatin yazarları kamçıları şaklatıyor! Haydi breeee!
***
Ortak çıkarlar gereği, amaca ulaşılmış, Ordu’nun vesayeti kırılmış, Ordu iktidarın politikaları doğrultusunda denetim altına alınmıştır. Erodoğan ve Davutoğlu, Suriye’ye gir emri verse, Ordu’dan bir itiraz gelmez.. Meselâ...
Ama gelinen noktada, AKP, büyük bir baskı altındadır, hem dış hem iç.. Burada durmak istiyor!
Subayları daha ne kadar, artık esarete dönen yargılamada içeride tutabilirsin?
Gazetecileri daha ne kadar terör örgütü faaliyetleri şaklabanlığıyla, uydurmacasıyla içeride tutabilirsin?
İçeriyi ve dışarıyı daha ne kadar aldatabilirsin veya oyalayabilirsin?
Dışarıya vaaayyy demokratik değilsin diye örneğin Suriye’nin üzerine yürü, ama içeride zulmün katmerlisini yap...
Seçilmiş milletvekillerini içeride tut...
Daha ne kadar??!!!
***
Bu noktada, Erdoğan ve Parti ile Cemaat çatışıyor..
Erdoğan sırtındaki küfede yumurtaları kırarken, güç ve itibar kaybederken; Cemaatin, “Daha ne kadar?” sorusuna yanıtı, sonuna kadar! Ellerinden gelse, hepsini asacaklar, ama ne yazık ki, idam kaldırıldı!!!
Cemaatin lideri ve yazarları, AKP- Erdoğan bir eksen kırılması yaşıyor, yazık olacak onlara, bir zamanlar bir Erdoğan vardı, diye yazıyor.
Anlıyoruz ki, siyasi davalar üzerinde süren cemaat vesayeti, hukuksuzluğu ve zorbalığı, AKPyi bunalttı! AKP bu yükü atmak istiyor, Cemaat karşı çıkıyor...
Öğrencilerin, sosyalist gençlerin aylarda içeride tutulması da, küfede kırılan yumurtalardan bir kısmını ifade ediyor.
Şike olayı da, Cemaat ile Erdoğan arasındaki kırılmanın tam dışa vurumu...
Cemaat herşeyi “organize ağır suç”a sokarak, sözde temizlik yaftası altında, aslında futbolda kendisine yer açmak istiyor. Futbol, kitleleri gütmek için iyi bir araç sanıldı..
Ama kazın ayağı farklı çıktı! Taraftarın büyük öfkesi sonucu, Erdoğan yelkenleri indirip cezaları daha normal sınırlara çekince, Cemaatin öfkesiyle karşı karşıya kaldı.
Cemaat, Silivri davalarının da bu yolla sonlandırdırılacağını görüyor. O zaman en büyük “oyuncağını” yitirecek! Yapılan soytarılıklar ve tezgahçıları açığa çıkacak..
Katmerli öfkesi bu yüzden!
Yok hayır, burada cemaatin son derece totaliter ve diktatör, Erdoğan’ın demokrat olduğunu söylemiyorum. Ama her ikisinin totaliterlikte gidebilecekleri mesafeler farklı...
Bu konuyu belki Perşembe günü de sürdüreceğiz, bakalım hele.
---13 Aralık 2011 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder