Olli Heinonen,
BM Atom Silahları Denetimcileri eski Başkan yardımcısı, şimdi Harvard’da konuk
profesör, Spegel dergisinin 2011/40. sayısında İran 2014’da atom bombası için yeterli plütonyuma sahip olacak. 2014’te
İran atom bombasına sahip bir ülke kabul edilebilir..
Yazıyı okuyunca, İsrail,
ABD ve AB’nin şunun şurasında 2 yılı var, İran’ın atom gücü olmasını engellemek
için. Reddetmesine rağmen, İran’ın bomba üretme sürecinde olduğuna ilişkin,
batılı uzmanların elinde çok “veri var.” En önemlisi, bir atom elektrik
santralinin çalışması için gerekli zenginleştirilmiş uranyum miktarını katbekat
aşan üretimi.
İran’ın çalışmalarını engellemek ve geciktirmek için
özellikle İsrail, İran’lı atom mühendislerine suikastten tutun, İran’ın nükleer
araştırmalarını çok özel yazılmış virüslerle sabote etmeye varıncaya kadar,
yeraltı savaşları sürdürüyor.
Ortada bilinmezlikler varsa, İran’ın iki yıldan bile önce,
örneğin önümüzdeki yıl atom silahını yapabileceği de, olasılıklar içinde..
Zaten İsrail iğne üzerinde oturur gibi. Atom silahları denetim kurumunun son
raporu üzerine, İran’ın vurulmasını isdedi.
Ancak, böyle bir saldırının, bırakın bölgeyi, dünyayı yeni
bir cehennemin içine atacağı da kuşkusuz.
İran atom bombasını üretecek bir durumdaysa, tek yapılacak
iş, İran’ın atom silahları anlaşmalarına uyumunu sağlayacak görüşmeler
yapmaktır. Tabii, İsrail’in de atom silahları resmiyet kazanmalı ve bu
anlaşmaların içine çekilmeli.
***
Bir saldırıda, Türkiye de cehennemin içinde kalır. Zaten
iktidar, buna hazırlık içinde! Bütün ülkeyi Amerikan Füze Rampasına dönüştürüp
hedef tahtası yaptığı gibi, Suriye’deki
iktidar savaşlarına fiilen taraf ülke haline geldik.
Öyle ki, Fransız Dış İşleri Bakanı, Suriye’de iç karışıklıkları
kışkırtmak
için neler yapılması gerektiğini bizzat Ankara’ya gelip bizim Dış İşleri Bakanı
ile görüşüyor!
Kendi ülkelerinde insan hak ve özgürlüklerine popolarını
gösteren Arap Birliği’nin kralları,
başkanları, diktatörleri, aralarında Sudan lideri gibi ülkesinde milyonlarca
insanın katili, Suriye’ye ekonomik ambargo uygulama kararı alıyor!
Ne demiştik aylar önceki yazılarımızda?
ABD,
savaş gibi konularda artık maşa kullanıyor! Irak savaşında 3 trilyon dolar, 5
bin asker kaybı ve katbekat aşan yaralı sayısı karşısında, güdümündeki “İslami
uşaklarını” kullanma politikasına geçti. Libya’da bunun meyvesini yedi. Şimdi
Suriye’de, maşalarını daha büyük yetki ile cepheye sürüyor!
Her “Amerikan Dostu”,
dostluğun öyle bedava olmadığını, bunun
için er veya geç diyetini ödemek zorunda olduğunu tatmak zorundadır!
Hele hele, bir de “stratejik
müttefik” ilan edilmiş olmak gibi bir bahtiyarlığa kavuşmuşsanız! En tehlikeli ünvan veya paye de budur!
Stratejik müttefikliğin tadını, artık savaş cephesinde çıkartırlar adama!
Yazdıklarımızı, Obama’nın İstihbarat Danışma Kurulu Eşbaşkanı Chuck Hagen, arkadaşımız Elçin
Poyrazlar’a geçen hafta doğruluyordu:
“Irak işgalinden dersler çıkardık, bölgede petrol dahil çıkarlarımızı
korumak için işgalden başka yöntemler kullanıyoruz, bölge güçleriyle ittifak
yapıyoruz..” (21 Kasım 20111,
Cumhuriyet)
***
ABD’nin “Bölge güçleri ile ittifak yapıyoruz”un anlamı,
Türkiye ve güttüğü Arap ülkelerini, Suriye
ve İran’a karşı konuşlandırıyoruz, bu işi onlar halledecek demektir.
Yani, İslam ülkelerini başka İslam ülkelerine kırdırmak..
Arap ülkeleri denen oluşum, zaten Filistinlilerin düşmanı..
Filistinliler bu haldeyse hâlâ, başlıca nedeni onlar!
Şimdi soralım: Şu
arap ülkelerinden hiç birinin, demokrasi, insan hak ve özgrülükleri açısından,
iler tutar yeri yokken...
Suriye’de insan
haklarını bahane ederek ABD’nin askeri cephesinin vurucu gücü, neden oluyorlar?
Çıkarları ne?
Evet, bu soru önemli.
Söyleyeyim:
Krallıklarını, diktatörlüklerini, insan hak ve özgürlük düşmanlıklarını, iktidarlarını...
Özetle, ülkelerindeki zalimliklerini sürdürebilmenin
diyetidir bu..
-- 27 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder