SAYFALAR

28 Kasım 2011 Pazartesi

Dersim: Bugüne Paralellik, AKP ve Nakşiler, Aleviler ve Kürtler


Dersim’de, “bütünleştirme” amacıyla, evet bugün yapılamayacak ve savunulamayacak, ağır bir “isyan bastırma” operasyonu gerçekleşmiştir. Bugünün ruhuna yabancı, ama zamanın ruhuna uygun. Uygun diyorum, çünkü bu sert operasyon, Kuruluş’un kolektif liderliğinin ortak kararı. Celal Bayar’ı, Fevzi Çakmak’ı ile.. Adnan Menderes’i ile de..
Bayar ve Çakmak’ın siyasi ve dini anlayışınınz politik izlerini sürerseniz, AKP iktidarına gelip dayanırsınız! Önceki seçimlerde RTE’nin propaganda bayrağında üç figür dalgalanıyordu: Menderes- Özal- Erdoğan! RTE ve ortakları 1937’de orada olsalardı bu karara ortak olurlardı!
***
İkincisi: İktidarın bugünkü beyninde, Dersim’in izleyiciliği-sürdürücülüğü açıkça ortadadır.
İktidarın Alevilere ve dahası Kürtlere karşı izlediği politikanın “kararlılık” ve “şiddet” dozu ile Dersim’de izlenen arasında, 70 yıllık dünya ve Türkiye anlayış farklılığını hesaba katarsanız, bir fark yoktur.
Hatta bugünkü dünya koşullarda, insan hak, hukuk ve özgürlüklerinin gelişmişliğinde, bu iktidar bu zulmü nasıl yapabiliyor, diye sorabilirsiniz de..
Aleviler, Türkiye’de siyasete ve topluma egemen Nakşilerin gözünde, yokedilmesi, asimile edilmesi gereken “sapkın” bir akımdır. Namaz kılma! Cami isteme, nakşilerin yaptıklarının hiç birini yapma ve kendine “müslüman” de!
Hatta şunu diyebiliriz: Aleviler, Nakşilerin başdüşmanıdır! Alevi köylerine cami yapmaktan tutun, okullarda sunni dini eğitim zorbalığına ve Cem evlerini ibadet yeri olarak tanımamaya kadar, türlü çeşitli insani-kültürel-dini zulmü, Alevilerin üzerinden eksik etmiyorlar.
Şu sünni Diyanet.. daha geçen aylarda, Cem evlerinin ibadet yeri olamayacağı konusunda “fetva” vermişti! Hele “Yeni Diyanet”, ülkemizde çok tartışılacak açıklama ve uygulamalara imza atma yarışında! Depremde bile doğa olaylarının ötesinde anlam arama arayışını resmen ve aptalca ilan ettiler!
Diyanet, laik bir ülkeyi ve toplumu mezara gömecek uygulama ve açıklamaların, giderek merkezine dönüşüyor! Tabii, iktidardan aldığı güçle!
Artık Türkiye’nin geldiği noktada, Diyanet dağıtılmalı ve din hizmetleri cemaatlere devredilmeli! Her cemaatin ayrı bir özel Diyanet’i olabilir.. Ve kendi cemaatlerine kendi kaynaklarıyla “hizmet” verebilirler. Bütçeden de onlara sembolik paralar aktarılabilir!
Diyanet, kuruluş amacını çoktan tamamlamıştır!
Özetle iktidar 9 yıldır Alevileri oyalıyor, Nakşi siyasetten ve Diyanet’ten Alevilere zırnık özgürlük çıkmaz!
***
Dönelim yeniden Dersim’e: 70 yıl öncesinin siyasal iktidarlarında ve toplumlarında, bugünkü insan hak ve özgürlükler anlayışı yoktu! 
Bugünkü özgürlükler, İkinci Dünya Savaşı sonrasının ürünüdür. Üstelik 70’li- 80’li yıllar sonrasında! 1930’lu yıllarda Mussolini İtalya’da iktidarda! Kahverengi gömlekli köpeklerini halkın ve muhaliflerin üzerine salıyordu! Almanya’da ise siyah gömlekli köpekler işbaşındadır! Sömürgeciliğin azgındır! Afrika’da insan var, ama hakkın zerresi yoktur! Fransız orduları Kuzey Afrika müslüman ülkelerini inim inim sömürmekte ve inletmektedir vb..
Balkanlardan tutun Avrupa’nın bütününde, baskı ve zulüm vardır. Siyahlar ABD’nin öldürülecek köleleridir! Dünya büyük bir kıyama ve kıyıma hazırlanmakta.
***
Hayır, bunları, Dersim’de yapılanları meşru göstermek amacıyla değil, sadece, dönemlerdeki farklılıkları anımsatmak için gündeme getiriyorum! (Irak’ta 1 milyon insanın öldürülmesine ses çıkarmayan ahlakın veya ahlaksızın, Dersim’den bahsetme hakkı olamaz)
Kaldı ki, bugün iktidarın KCK operasyonlarındaki tutumu ile, dönemin Dersim’i arasında bile paralellik kurabilirsiniz.
Aradaki, sadece, iki dönem arasında anlayış farkı vardır.
Dersim’de de Kürt ağalar, ayrı hükümranlık peşindeydi!
Eeee, bugün başkaldıran Kürtlerin de farklı bir isteği mi var!
Peki, iktidar niye Kürtlerin devlet kurma isteğini kabul etmiyor ve kitlesel tutuklamalara gidiyor?!
Katliam yapamıyor da ondan!
İktidar ortakları, ülkede bütün muhaliflere zulüm ediyorlar..
Bu aynı zamanda bir Nakşi Cemaat zulmüdür!
Neymiş?
Dersim’den dolayı CHP’den, Atatürk’ten vb hesap soruyorlarmış!!
Gelin de külahıma anlatın!
--28 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder