“Davutoğlu, Stratejik Derinlik kitabında,
Türkiye’nin dış politikada saydığı yeni politik ilkelerini arasında demokrasi
ilkesine değinmez. bir iki yerde demokrasi kavramı geçer; oysa bugün Suriye’de
“demokrasi”yi ön plana çıkartıyor, ne dersiniz?
Türkiye’de seçim sisteminin dinsel, etnik
kimliğe dayalı yapısının kırılma ve demokratik ve bütünleştirici değerlere
dayalı hale gelme olasılığı var mı?
OECD ülkeleri arasında gelir dağılımının
en eşitsiz olduğu ülke Türkiye; neden böyle bir durum başka ülkelerde büyük
tepkilere yol açabilirken Türkiye’de seçmen vurdumduymaz?
Arap Baharı’nın Türkiye üzerinde etkileri
olabilir mi?
Meclis’te kurulan Anayasa Komisyonu’na
CHP’nin katkı vermesi konusunda ne düşünüyorsunuz?..”
Daha
onlarca soru...
***
Münih’de
Alman Sendikalar Birliği’nin salonunda, seçkin bir dinleyici kitlesi ile sohbet
ediyoruz; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliği. Münih Türkiye Halk Derneği başkanı Necip Şahin ve arkadaşlarının davetlisiyim. Almanya bu derneklerin
çatı örgütü ise “Sosyal Demokrat Halk
Dernekleri Federasyonu”..
Derneğin
ilginç yönü, yönetimin fabrika ve benzeri yerlerde çalışanlardan oluşması.
Necip Şahin örneğin BMW’de İşçi Temsilcisi. 3 çocuğunu yetiştirmiş, güzel
Türkçe konuşuyorlar. Görkem,
biyoenformatik okuyor! Ömer Kara
çocuklarıyla gurur duyuyor: Kızı Fatma hukuku
bitirdi, şimdi staj yapıyor ve Münih’te ilk Türk kız savcı olacak!
Bizim
zamanımızda, Almanya’da örgütlenme genellikle devrimci öğrencilerin girişimiyle
sürerdi. İşler tersine dönmüş! Çalışan kesim, öğrenci arayışında!!
***
Çoğu
Alman Sosyal Demokrat Parti’ye üyeler! Söz parti
üyeliğinden açılmışken: Ayda 5 Avro aidat ödüyorlar! Tıkır tıkır işleyen
bir sistem! “Bize partiden her ay en az 4
elektronik posta gelir. Davet ediliriz çeşitli etkinliklere. Görüşlerimiz
sorulur. Parti içi seçimlere katılmamız istenir.. Bize sürekli olarak parti
üyeliğimiz anımsatılır.”
CHP’ye de üye olan Necip Şahin, bunca
yıldır partiden tek mesaj bile almamış! Baykal’la yıllar önce hem aidat hem de parti ile üyeler arasında
haberleşme sorunları için önerilerde bulunmuş, ilgilenen olmamış.
CHP’nin
onyıllardır dingonun ahırına benzediğini, ilgisiz tonlarca kişinin parti içi
seçimler için üye kaydedildiğini, parti ile üyeleri arasında organik bağın
hemen hiç düzeyinde olduğunu bilen bilir! Üyeler, insanları yönetime seçmek
için varlardı.. Şimdi ne değişiyor, dışarıdan bilemiyoruz..
***
Türkçe yeni nesiller
için ciddi bir sorun. Almanlar eğitimde çocukların Türkçe öğrenmesi için, bazı
denemeleri saymazsak, okullarda bir sistem kurmaktan kaçındı. Sonuç: Çocuklar
genellikle Türkçeyi Almanca ile karışık konuşabiliyorlar. Dolayısıyla, bu
çocukları izleyen nesilden önemli bir kesmin Türkçeyi hiç konuşmayacakları varsayılabilir.
Böylece
Türkçe ve kimlik, küçük bir nesil zinciri içinde unutulma riski ile karşı
karşıya..
Şüphesiz,
Alman devleti ve yönetiminin istediği de bu. “Entegrasyon-entegrasyon!!” diye
acele ile bastırmasalar, zaten eğitim politikalarıyla, epey bir Türk nüfusu
Almanlaşmış olacak!
Almanlar
acaba şunu mu tercih ediyor: Türklüğünü unutmuş ama müslüman bir Alman nüfusu!?
İki yıl önce Duisburg’ta büyük caminin açılışına katılan Alman İçişleri Bakanı
“Almanya’da daha çok sayıda cami
kurulmalıdır...” demiş!
FAY KIRIĞI KORUNMALI
Van
depreminde yarım metre genişliğinde ve bir metre derinliğinde fay kırığının
fotoğrafını gördüm. Bizde bu kırıklar hemen yokedilir.. Aslında bu kırıkları
tam yerlerinde korumanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu, Kocaeli depremi
için de yazmıştım.. Bu kırıklar kaybolmasın demiştim.
Küçük
bir koruma önlemi alınabilir çeşitli yerlerde. Hem deprem konusunu canlı tutar,
hem de meraklıların gezisine vesile olur..
-31 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder