SAYFALAR

1 Kasım 2011 Salı

Almanya: Türkçeyi Unutmak; Parti Üyeliği Nedir?


“Davutoğlu, Stratejik Derinlik kitabında, Türkiye’nin dış politikada saydığı yeni politik ilkelerini arasında demokrasi ilkesine değinmez. bir iki yerde demokrasi kavramı geçer; oysa bugün Suriye’de “demokrasi”yi ön plana çıkartıyor, ne dersiniz?
Türkiye’de seçim sisteminin dinsel, etnik kimliğe dayalı yapısının kırılma ve demokratik ve bütünleştirici değerlere dayalı hale gelme olasılığı var mı?
OECD ülkeleri arasında gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülke Türkiye; neden böyle bir durum başka ülkelerde büyük tepkilere yol açabilirken Türkiye’de seçmen vurdumduymaz?
Arap Baharı’nın Türkiye üzerinde etkileri olabilir mi?
Meclis’te kurulan Anayasa Komisyonu’na CHP’nin katkı vermesi konusunda ne düşünüyorsunuz?..”
Daha onlarca soru...
***
Münih’de Alman Sendikalar Birliği’nin salonunda, seçkin bir dinleyici kitlesi ile sohbet ediyoruz; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliği. Münih Türkiye Halk Derneği başkanı Necip Şahin ve arkadaşlarının davetlisiyim. Almanya bu derneklerin çatı örgütü ise “Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu”..
Derneğin ilginç yönü, yönetimin fabrika ve benzeri yerlerde çalışanlardan oluşması. Necip Şahin örneğin BMW’de İşçi Temsilcisi. 3 çocuğunu yetiştirmiş, güzel Türkçe konuşuyorlar. Görkem, biyoenformatik okuyor! Ömer Kara çocuklarıyla gurur duyuyor: Kızı Fatma hukuku bitirdi, şimdi staj yapıyor ve Münih’te ilk Türk kız savcı olacak!
Bizim zamanımızda, Almanya’da örgütlenme genellikle devrimci öğrencilerin girişimiyle sürerdi. İşler tersine dönmüş! Çalışan kesim, öğrenci arayışında!!
***
Çoğu Alman Sosyal Demokrat Parti’ye üyeler! Söz parti üyeliğinden açılmışken: Ayda 5 Avro aidat ödüyorlar! Tıkır tıkır işleyen bir sistem! “Bize partiden her ay en az 4 elektronik posta gelir. Davet ediliriz çeşitli etkinliklere. Görüşlerimiz sorulur. Parti içi seçimlere katılmamız istenir.. Bize sürekli olarak parti üyeliğimiz anımsatılır.”
CHP’ye de üye olan Necip Şahin, bunca yıldır partiden tek mesaj bile almamış! Baykal’la yıllar önce hem aidat hem de parti ile üyeler arasında haberleşme sorunları için önerilerde bulunmuş, ilgilenen olmamış.
CHP’nin onyıllardır dingonun ahırına benzediğini, ilgisiz tonlarca kişinin parti içi seçimler için üye kaydedildiğini, parti ile üyeleri arasında organik bağın hemen hiç düzeyinde olduğunu bilen bilir! Üyeler, insanları yönetime seçmek için varlardı.. Şimdi ne değişiyor, dışarıdan bilemiyoruz.. 
***
Türkçe yeni nesiller için ciddi bir sorun. Almanlar eğitimde çocukların Türkçe öğrenmesi için, bazı denemeleri saymazsak, okullarda bir sistem kurmaktan kaçındı. Sonuç: Çocuklar genellikle Türkçeyi Almanca ile karışık konuşabiliyorlar. Dolayısıyla, bu çocukları izleyen nesilden önemli bir kesmin Türkçeyi hiç konuşmayacakları varsayılabilir.
Böylece Türkçe ve kimlik, küçük bir nesil zinciri içinde unutulma riski ile karşı karşıya..
Şüphesiz, Alman devleti ve yönetiminin istediği de bu. “Entegrasyon-entegrasyon!!” diye acele ile bastırmasalar, zaten eğitim politikalarıyla, epey bir Türk nüfusu Almanlaşmış olacak!
Almanlar acaba şunu mu tercih ediyor: Türklüğünü unutmuş ama müslüman bir Alman nüfusu!? İki yıl önce Duisburg’ta büyük caminin açılışına katılan Alman İçişleri Bakanı “Almanya’da daha çok sayıda cami kurulmalıdır...” demiş!

FAY KIRIĞI KORUNMALI
Van depreminde yarım metre genişliğinde ve bir metre derinliğinde fay kırığının fotoğrafını gördüm. Bizde bu kırıklar hemen yokedilir.. Aslında bu kırıkları tam yerlerinde korumanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu, Kocaeli depremi için de yazmıştım.. Bu kırıklar kaybolmasın demiştim.
Küçük bir koruma önlemi alınabilir çeşitli yerlerde. Hem deprem konusunu canlı tutar, hem de meraklıların gezisine vesile olur..
-31 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder