SAYFALAR

2 Ekim 2011 Pazar

Eyvah Bende İnsan Çıktı!


Uzayda bir yaşlı gezegenle genç gezegen karşılaşmışlar. Yaşlı gezegen bakmış ki genç gezegen üzüntülü, yüzü alla bullak, kızarıp bozarıyor. Sormuş neyin var diye.. Genç gezegen:
-Sorma, demiş, bende insan çıktı!
Yaşlı gezegen: Tabi bu kötü haber, ama iyi haber de şu, merak etme 2 milyon yıldan fazla yaşamıyorlar..
Osman (Bahadır) anlattı fıkrayı, o sırada Evrim konusunu tartışıyorduk.
***
Neredeyse Bir Balina kitabında, Steve Jones, Darwin’in Türlerin Kökeni kitabının planını izleyerek, Evrim’de son durumu yazar.. Bir bölümde de, insanların, kurtların bir kolunu nasıl uysallaştırarak köpeklere dönüştürdüğünü, melezleme ile köpeklerden yüzlerce varyasyon üretildiğini anlatır.
Köpekler, tamamen insan eliyle gerçekleştirilen yapay evrim ürünleridir!
Bu süreçte, insanlar, köpeklerde gördükleri bazı özellikleri, yeni bir varyasyonda egemen özellik olarak taşıyan köpekler “üretir”.
Köpekler uysallaştırılarak, ataları Kurtlardan farklılaştırılmışlardır.
Bu sürecin ana özelliği uysallaştırmadır.. Atalarını unutmuş, köpek adında bir dizi cicili bicili şey, sürü sepet ayaklarımız altında dolaşır...
Ama bir uyarı da yapalım: Genellikle köpeklerin içinde, bir kurt da barınır.
Ne kadar uysallaştırılsalar bile çoğu “kurtluğu”nu genetik olarak içinde barındırır. Bunu bazıları sık dışa da vururlar. Bazıları o kadar rahattır ki, çevrelerinde artık hiç bir tehlike olmadığına “inanmış”lardır. Neredeyse “havlamayacak” derecede!
Ama siz siz olun, en uysalının bile dişlerini göstereceğini unutmayın!
***
Bu uysallaştırma, insanlara da özgüdür. Biz bunun adına toplumsallaşma, sosyalleşme, deriz. İnsan bu süreçte işe yarar hale getirilir, sistemin bir parça yapılır, sistemi geliştirecek bir şekilde eğitilir... Eğitim, kilit noktadır.
Yo hayır, bu tamamen kötüdür demiyorum.
En büyük kötülüğü, insanları düzleştirme, sürüleştirme eğilimidir.
Hele tektipleştirme yanlıları yönetimlerde diktatörce oturuyorlarsa!
O koşullarda uysallaşmış kitlelerin sayısı a) doğal olarak artıyor, b) bilinçli uysallaşarak iktidarın parçası olmayı seçenler ortaya çıkıyor, at arabasına koşuluyorlar; bunun karşılığında da, eh yani epey yağlı parçalar atılıyor önlerine..
***
Şimdi bir bilimsel soru: Acaba, bir kamçılı yönetim, melezleştirme yöntemlerine başvurmadan, insanda köpeklerde gördüğümüz bir evrimleşme yaratabilir mi?
Yoksa insanoğlu, ortama uyum yeteneğiyle, bu tür kılıklara girme başarısına zaten doğuştan sahip mi?
Siz bunu düşünün, bugün Pazar, ben konudan uzaklaşıp başka bir hafif konuya gireyim..
***
Bir bilmecem var çocuklar:
TV programlarına Jaguarı ve şoförüyle gidiyor... Şık giyimli. Jaguarlaşma süreci, bir TV programında, o güne kadar benimsemediği görüşleri dile getirmesiyle başladı. Programa birlikte çıktığı arkadaşı, programdan sonra, ağzı iki karış açık sordu:
- Kız hiç böyle düşünmezdin.. ne oldu sana?
Yanıtını ise çok net ve açık aldı:
-Artık köşeyi dönmeye karar verdim (şekerim!).
Jaguarlaşmak ne kadar köşeyi dönmekse artık! Banka kredisiyle bile isterseniz Jaguar alabilirsniz, bir ev almak gibi..
Ama bu Jaguarlaşmak, başka bir şey..
Aklıma Neredeyse Bir Balina kitabı geliyor!
***
Bu yazıyı Antalya’dan Kitap Fuarından yazıyorum, okurlardan fırsat buldukça.. (Tanrım hepsi çok şeker, güçlü, büyük insanlar, onlardan güç olarak döneceğim..) Bir kahve içmek için dışarıya çıktık. Oturduk sohbet ediyoruz; masanın bir ucunda oturan bayanın ilgisi hep bizde.. Sonra bir başkası geldi ve onu bize Ahmet Şık’ın annesi olarak tanıştırdı!
Ay bir sarılmam eksik kaldı!
Anan kapı gibi ayakta!
Yine meraktan bir soru, acaba, kamçılı iktidarların her zaman en hızlı uysallaştırdıkları, hukuk mu, adalet adalet düzeni mi?
Geri kalanları da uysallaştırmanın en etkili yöntemi olarak?
***
“Eyvah bende insan çıktı” diyen genç gezegenin üzüntüsünü henüz paylaşamam.
Çünkü biz şu sıralarda başka bir duygu yoğunluğu ve beklentisi içindeyiz, bir çığlık atmak için:
-     Hey! Hukukta insan çıktı! Siyasette insan çıktı!
Sonrasını düşünürüz, yaşlandık, baba gezegen gibi düşünme zamanımız geldi ve geçti bile!
--2 Ekim 2011 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder