Hayretler içinde izliyorum! Suriye’de çatışma olsun veya
olmasın, Başbakan her ağzını açışta, nerede olursa olsun Suriye’yi tehdit
ediyor! Gerekçesi: “910 kilometre
sınırımız ve akrabalık bağlarımız var, Bu ifadelerimiz çıkar ilişkisine dayalı
değildir, insani-vicdani duygulardır..”
Tatmin etmiyor bu açıklama. Yer yer bir “iç savaş” yaşayan,
Başbakan’ın geçenlerde sözünü ettiği “emperyalistlerin,
ezenlerin”, muhalifleri kışkırttığı kesin olan Suriye yönetimine, “kendini
toparlama” fırsatı bile tanımayacaksın. Esad’ın ilan ettiği “demokrasi açılımlarını” hiç dikkate
almayacaksın ve beklemeyeceksin, Suriye’yi o yolda teşvik etmeyeceksin...
Alelacele, Suriye’nin
başını giyotinin altına sokacaksın...
Ne oluyor?
***
Ordu,
Yıldırım 2011 askeri tatbikatını
Suriye sınırında yapıyor! Bunun bir siyasi karar olduğu açık. Bütün diğer
açıklamalar ise masaldır.
Tatbikat sırasında da Başbakan Hatay’a gidecek, 7 bin
Suriyeli mültecinin kaldığı kampı ziyaret edecek... Neler söyleyecek neler.
Başbakan, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi’nden Suriye’ye yaptırımlar konusunda da “olumlu
karar” çıkmasını bekliyor. Türkiye oraya Afrika’nın yoksul ülkelerinin
desteğiyle seçilmişti. Şimdi ise ABD- Fransa- İngiltere gibi, Orta Doğu’yu
siyasi yeniden biçimlendirerek petrol ve doğal gaz bölgelerini denetim altına
alma politikalarına “tam destek”. Uazlum ülkeleri savunacağına, emperyal
ülkelerin dümen suyuna girdi.
Ne diyelim, “AKP,
Cezayir’in bağımsızlık savaşı karşısında Fransa’yı savunan Menderes’in izinde”
mi?
Bu tarihi paralellik biraz basit kaçar.
***
Diğer bir saptama şu:
Başbakan, “NATO’nun
Libya’da ne işi var” demesinden hemen sonra, NATO ülkeleri safında Libya’ya
karşı saf tutmuştu. Bu kez atik davranarak, Suriye’ye Haçlı Seferi’nde baş rol
oynamaya soyundu.. Bir “dünya lideri”
olarak, sahnede rolünü aldı...
Hayır, doğruluk payı olsa bile, bu da çok tatmin edici
değil. Türkiye’ye böyle küçük bir politikayı yakıştıramıyor insan!
***
Bu nedenle daha büyük
bir gerekçe arıyorum.
Acaba Erdoğan, ABD, Fransa, NATO ile, “Suriye’ye karşı PKK” anlaşması mı yaptı?
ABD bu yılı sonuna kadar askerlerini Irak’tan çekecek.
PKK, Türkiye’ye saldırıları nedeniyle, Irak’ın istikrarını
zayıflatıyor. Türkiye durmadan Kandil’e operasyonu gündemde tutuyor.
Batının, büyük savaşla “fethettiği” Irak kalesini
sağlamlaştırması gerekir.
Ayrıca sırada Suriye var... Daha sonra İran!
Ve batının kaçınılmaz olarak Erdoğan’ın desteğine ihtiyacı
var.
Eskiden İsrail bir tehdit aracı olarak kullanılırdı. Onun
yerine, Türkiye gibi bir müslüman ülke, daha akılcı..
***
Ama Türkiye’ye de büyük bir olayla “tatmin etmek” gerekir:
Bu, PKK’nın Irak’ta varlığına son vermek olabilir.
En gelişmiş insansız hava aracı olan Predator’leri
Amerika’nın kiralaması konuşuluyor. Türkiye ile ABD arasında PKK’ya karşı daha
etkin yeni istihbarat işbirliği gündemde.
Fransa, birdenbire ve ilk kez, BDP’ye “PKK’yı unut” diyor!
Başbakan, Obama ile son görüşmesinde, tamam PKK’nın Irak’ta damarlarını
kesersek, Suriye’ye karşı varım, dedi mi?
KCK operasyonları boşuna değil.
Suriye’ye karşı iktidarın harekete geçmesi de boşuna değil!
Suriye’ye karşı açılan cephenin koç başının Türkiye olması,
giderek kesinleşiyor!
***
Şüphesiz, eğer bu “büyük oyun”un sonunda, Erdoğan yine PKK
ile başbaşa kalacak!
ABD, NATO, PKK’ya
şunu kolayca diyebilirler:
“Hadi artık, Irak’ı
terket, senin mücedele / savaş yerin zaten Türkiye; git mücadeleni orada ver!”
Bunun kendileri açısından hiç bir riski de yok!
Tıpkı bir zamanlar Öcalan’ı
“asmayacaksın ama...” koşuluyla
verdikleri gibi!
ABD Öcalan’ı vermekle bir şey kaybetmedi.. PKK ve Kürt
hareketi ve meselesi de!
Tam tersine, Batı, savaşı, Türkiye topraklarına yıktı!
İktidar, ABD ile eğer böyle bir anlaşma yaptıysa, bunu hesap
ediyor mu?
--- 5 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder