Evet. Türkiye Bilimler Akademisi’nin ardından “İyi doğdu, iyi yaşadı, başaramadıklarının
yanısıra başardıkları daha fazla, Allah Rahmet eylesin, hepiniz haklarını helal
etsin..” diye bir övgü yazmanın zamanıdır belki..
Ama onun yerine sizlere TÜBA’nın web sitesini
incelemeye çağırmak en iyisi.. Sanırım, eksiğiyle de olsa herşey orada var.
“Son Başkanı” Yücel Kanpolat’i aradığımda, Resmi Gazete’deki Kanun Hükmündeki
Kararname’den sadece haberi vardı! “Bize
hiç bir şey sormadılar ki..” dedi.
İyi
niyetin en yüksek derecesi, dedim kendi kendime. Kimse,
boğazlayacağı insana, koyuna, kuzuya, ineğe, seni keseyim mi diye sormaz!
Akademi kendisini her zaman, bu ülkenin, bu devletin ve
hükümetlerin kurumu olarak gördü!
Şüphesiz ki doğru bir bakıştı bu! TÜBA tabii ki
devletin ülkenin kurumuydu! Aslında hükümetlerin de!
Ama 9 yıldır, doğrudan kendi yönetmedikçe, kendi
adamlarını başlarına getirmedikçe, ülkedeki hiç bir şeyi “hükümetin, devletin”
görmeyen bir iktidar var.
Bilimden habersiz mi desek, yoksa kendi dışında
her kişi ve kuruma, gerçek bilime kin dolu desek, daha mı doğru olur!?
TÜBA’nın seçtiği üyeleri beğenmiyor mu, onları
fazla laik mi buluyor, fazla bilimci mi, biraz Atatürkçü mü, referanslarına mı
kızıyor, hepsi dinsiz imansız mı diyor...
ne bileyim.
Ama kesin bir şey var, diyor ki:
1) Benim
yönetmediğim şey olamaz, o benim değildir;
2) TÜBA’da
benim adamlarım yok...
Yasayla TÜBA üyelerinin sayısını önce 300’e
çıkartıyor, sonra “toplam sayının üçte birini hükümet atar, üçte birini de YÖK”
diyor.. TÜBA’ya: “Sen de ancak üçte birini seçersin..”
Şeref üyelerine de seçimlere katılma yasağı
getiriyor, onlar birer kukla! İyi mi!
TÜBA’nın, (belki de çok fazla titizlikle
seçtiği, belki de pek çok iyi bilim insanını içine almakta epey cimrilik
yaptığı, ama seçilenlerin bilimselliklerini kimsenin de tartışmayacağı)
üyeleri, Tayyip Beyin seçtikleri arasında bir avuç kalacaklar.
Zaten radikal davranmaları da bu nedenle.
TÜBA’ya “azıcık üye” atasalar, atadıkları orada zor hayat bulur, rahatsız olur,
başka bir çeşit olarak çoğunluk içinde rahatsız olurlar; dolayısıyla amaca
hizmet de etmez.
Bu nedenle, atanmışları çoğunluk yapacaklar ki,
Akademi’nin esas sahibi olsunlar, esas akademi üyeleri azınlıkta kalsın ve
zamanla giderek ortadan kaybolsunlar...
Dünyada bir ilki deniyor hükümet: Bilim Akademisinin üyelerini atayan ilk
Başbakan, kabinesi ve Cumhurbaşkanı!
Nihayet dünyada bir ilkimiz oldu, demiyelim,
kötüler arasına bir birincilik daha katıldı, diyelim..
Özetle, “Bu
akademi, o akademi değil..”
***
Türkiye’de devlete, siyasete bağlı bir Bilimler
Akademisi mi? İşte ömrü bu kadar olur...
Şimdi anımsamıyorum, ama kuruluş aşamasında,
Türkiye’de bir Akademinin siyasi taarruzlardan bağışık olması için, özel
önlemler alınması gerektiğini arkadaşlarla tartışmıştık. Devletin Akademisi
olmaz.
Ama, vakfedilmiş ve gelir yaratan bir varlık ile
Akademi’nin kurulması gerekirdi.
Yasa ile siyasal iktidara bağlı bir akademinin hayat ömrü, siyasilerin anlayışları,
kafa yapıları ve içinde taşıdıkları bilinç kadardır.
Türkiye’de bütçesi bu başbakana bağlı bir
Bilimler Akademisi’nin başına böyle şeylerin gelmesi doğaldır.
Akademi, zaten 9 yıldır diken üzerindeydi,
duyarlıydı, kendisine nasıl ve ne zaman dokunulacağı kuşkusu içinde yaşıyordu!
İntihalci
bakanların baştacı edildiği bir yönetimin,
bilimin b’sinden haber olduğunu kim söylerse, o iyi bir bilim dayağını hakketmiş demektir!
Akademi üyeleri toplanıyorlar.. Şüphesiz türlü
çeşitli düşünceler arasında ne yapacaklarına karar verecekler...
Hem herkesin kişisel tutumu ve kararı olacaktır,
hem de kurumun geleceğine ilişkin görüşü..
Ama ben derim ki, birileri, bir vakıf ve
bağımsız bir bilimler akademisini de en azından düşünsün ve tartışsın...
Ama, önceden, iktidarın bu saldırısına karşı, en
etkili toplu bir yanıt versin!
Bu yanıtın ne olabileceğini, her doğru akıl,
kafasında bulabilir...
NÜKET
YETİŞ AVRUPA BİLİMLER AKADEMİİS ÜYESİ
YETİŞ’İN
“ARAŞTIRMA MAKALELERİ” İLANI SORUNLU!
Bir dosttan gelen mesaja aşağıda yer vereceğim.
Biliyorsunuz TÜBİTAK yasası da değişti, belki onu sonra yazarım. Ama Nüket Yetiş de Başkanlıktan alındı.
Yenisi atanıncaya kadar orada...
Şimdi mesaja geliyorum, gönderenin adını
vermeyeceğim:
“Nüket
Yetiş Avrupa Bilimler Akademisi üyeliğine seçilmiş. İnanılır gibi değil. Avrupa
Bilimler Akademisi'nin www.eurasc.org/new_mem.asp sayfasına baktım. O sayfada
Nüket Yetiş'in 70'den fazla araştırma makalesi olduğu yazıyor. Nüket Yetiş'in
TÜBİTAK'ın www.tubitak.gov.tr/home.do?ot=5&rt=&sid=546&pid=0&cid=6413 sayfasından bulduğum
CV'sinde "yayın" diye gösterdiklerine de baktım. Bunların çok büyük
çoğunluğu yayın değil, konferans ve seminer özetleri ve hatta sadece
konuşmalar. Bana kalırsa, zorlayacak olursak ancak 3 yayın bulabiliriz..”
Ben de baktım, dostum haklı...
--
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 2 Eylül
2011, Gündem, Orhan Bursalı, biraz genişletilmiş versiyonu..
http://haber.sol.org.tr/bilim-teknoloji/tubitak-eski-baskani-nuket-yetisin-avrupa-bilimler-akademisi-uyeligi-neye-denk-geliy
YanıtlaSil