SAYFALAR

1 Eylül 2011 Perşembe

Kadın Hakları, Bonobolar ve Babunlar


Ülkmizde kadınların büyük çoğunluğu son derece ağır ve çeşitli baskılar altında yaşıyor ve ortalama günde 4-5 kadın cinayete, cinsel şiddete, töre cinayetlerine vb kurban gidiyor. Özellikle AKP iktidarı döneminde kadınlar daha az çalışma hayatına katılır oldular. OECD ülkeleri arasında, 15-64 yaş arası çalışan nüfus içinde kadınların sayısı son derece az, yüzde 24’lerde; bu oranla Türkiye ilk üç arasında.
Muhafazakar toplumsal yaşam derinlemesine körüklendikçe ve yaygınlaştıkça, kadın cinayetlerinin ve kadının uğradığı şiddet olaylarının da tırmandığı gözleniyor. Bu durum, ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerinin gerilemesiyle paralel seyrediyor! 
Şüphesiz, kadın hak ve özgürlükleri, cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliği, bütün erkek egemen toplumlarda çeşitli derecelerde söz konusu. Kuzey Avrupa ülkelerinden güneye indikçe; Orta Doğu’ya, İslam ülkelerine uzandıkça, azgelişmiş dünyanın diğer ülkelerine ulaştıkça, kadınlar üzerinde baskının son derece ağırlaştığı görülür.
***
Kadın hak ve özgürlüklerinde büyük gelişmeler sağlandı. Ama unutmayalım ki, bu mücadelenin tarihi şunun şurasında, 100-130 yıl.
Oysa kadınlar üzerinde her türlü erkek ve toplumsal baskının, cinsiyet eşitsizliğinin tarihi ise insanlık kadar eski! Bu nedenle, toplumların hücrelerine kadar işlemiş bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için daha uzun yıllar sistemik mücadele etmek gerekir..
Hele siyasal dinciler iktidarda bulundukları sürece, cinsiyet eşitsizliğinin ancak gerilemesinden söz edebiliyoruz, eşyanın tabiatına uygun olarak! (Pek çok “akıllı” gibi görünen kadının bu iktidara destek vermesi, ancak kadın mücadelesine ihanetle eşdeğer tutulabilir!)
Kadın üzerindeki baskıların özünü cinsellik oluşturuyor.. Peki, acaba hayvanlar dünyasından, kadınlar üzerindeki baskıyı yoketmek için öğrenebileceğimiz bir şey var mı?
Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’teki ilginç yazıya göre, babun maymunlarının hayatları, insanlara ışık tutabilir.
***
Yazıda soruluyor: “Cinsiyetler arasında yaşanan eşitsizlik insanın doğasından kaynaklanan bir özellik midir, yoksa kadına yönelik olayların yinelenmesini önleme konusundaki başarısızlığımızın bir sonucu mu?”
Primat uzmanları Martin Muller ile Richard WranghamPrimatlar ve İnsanlarda Cinsel Baskı” kitaplarında diyor ki, insanlar arasında “doğurganlık olasılığı daha uzun erimli olan genç kadınlar karşısında erkeklerin korkutma ve şiddet uygulama eğilimi daha fazla.. Kocaları tarafından öldürülen kadınların çoğunluğu ergenlik dönemi ile 24 yaş arasındaki kadınlardan oluşmakta. Bunu 25-34 yaşlar arasındaki kadınlar izlerken, en düşük öldürülme oranına menopoz dönemine yakın ya da menopoz sonrası kadınlar (50 yaş ve üzeri) arasında tanık” olunuyor.  
***
Şimdi gelelim maymunlardan öğrenmemiz gerekene:
Bonobo maymun toplumuna özgü eşşiz bir özellik, dişilerin birbirlerine verdikleri destek sayesinde, dişi-egemen bir tür olmalarıdır. Dişi bonobolar sürekli birbirlerine destek olur. Erkek bonobolar, bu “kültürle” büyür ve saldırganlık yerine, koruyup gözeten bir davranış biçimini yeğleyen daha yaşlı erkekleri örnek alır.”
Savanlık babunlarında da, sevecenliğin ödüllendirildiği bir kültür gelişmiş. “Başka bir yerde doğup ergenlik döneminde topluluğa göç eden erkekler, o toplulukta geçerli olan davranış biçimini benimsiyor.”
Çıkarsama: İnsan dışındaki primatların sergiledikleri bu örnekler, kadın haklarına daha yoğun bir biçimde odaklanmanın, cinsel baskı düzeyini azaltabilir ve toplumu da tümden değiştirebilir..
***
Sonuç: “Kadınlar, gerek siyasal gerekse ekonomik açıdan, daha büyük bir toplumsal güce sahip olurlarsa, toplumun sağladığı güçlü destek ağları sayesinde erkeklerin uyguladıkları cinsel baskıya çok daha kolay karşı koyabilir. Bu toplumsal güç, erkek kültüründe genç erkeklerin cinsel yaklaşımlarında kadınlarla etkileşimlerini olumlu yönde etkileyecek bir değişimi de beraberinde getirecektir.
Kadınları cinsel baskı ve tacizden koruyacak siyasal önlemler önemli, ama asıl önemli olan, yalnızca erkekler için değil, bu konuda çifte standart uygulayan kadınlar için de geçerli olacak toplumsal bir değişimdir. Belki de böyle bir toplumsal değişimin sonucunda cinsel baskının geçmişe gömüldüğü bir ortam yaratabiliriz...”
Ne dersiniz?
--- 1 Eylül 2011 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder