Hukuku, adaleti, yargıyı
siyasileştir, emir ve kotuna altına al, sonra istediğin herkesin, siyasi/
ekonomi muhaliflerini defterini dür.. Bir kılıf, her zaman uydurursun, önemli
olan minerayi çalmaktır..
Ne diyor Başbakan ve Adalet
Bakanı: Gazetecilikten, yazıp çizmekten
içeride kimse yok ki, başka suçlardan yargılanıyorlar…
Eğer devletin ve ülkenin
başındaki en yetkili kişiler, gazeteci meslektaşlarımız için bunu
söylüyorlarsa, sözün değerinin tamamen sıfırı tükettiği noktadayız! Ama uzun
zamandır!
Mustafa günlüklerinden
yargılanıyor, bunları savcı ve mahkeme, suç veya terör örgütüne üyeliğinin
kanıtı olanak kullanıyor..
Açılan dava, bu haberleri niye yazdın değil.. Çünkü yazılanları basın ceza
maddeleriyle ilgili görmek, garabet olur.
Ama kişileri içine sokacak
ceza maddesi mi yok, tonlarca!
Şu sıralarda, iktidarın,
savcısının ve mahkemesinin tercih ettiği “terör ve suç örgütü üyeliği”.. Siyasi
iktidarı yıkmaya teşebbüs hem de! Ki istediği ölçüde içeride tutabilsin!
Bu sadece Mustafa için
değil,.. Ahmet Şık arkadaşım,
yazılmış ama yayımlanmamış, İmamın Ordusu atlı kitaptan sorgulanıyor…
Ama , suçu terör örgütüne üyelik! Bu üyelik
için, iktidarın yerli ve yabancı adamları, gerekli suç örgütünü Odatv’de kurdular. Önce Odatv’yi
tutukladılar, ardından da tutuklamak istedikleri gazetecileri odatv ile
ilişkilendirdiler.
Tiyatro mu desem, yoksa tam
bir Dümbüllülük mü?
Olayın trajik komik yan, koskoca
Baybakan ve Adalet bakanının bu oyunu kamuoyuna anlatmaktan çekinmemeleri: Gazeteci yok, terör örgütü üyesi var!
***
Kurtların hukuk ve adaletle dansı üzerine bu
kaçıncı yazı bilemiyorum. En önem verdikleri alan, başından beri hukuk / adalet
/ yargı oldu! Buraları iktidara
yağlamak!
Bu amaçla bütün yargı
sistemini değiştirdiler, Anayasa referandumu ile! Yetmedi, şimdi Meclis’ten
bile geçirmeden, kanun hükmünde kararnemelerle adalet sistemini kendi lehlerine
biçimlendirmeyi sürdürüyorlar!
Hayır, adalet mekanizması
içinde hiç bir boşluğa, kaçağa, bacğımsızlığa, özgürlüğe, tarafsızlığa
tahammülleri yok!
Tahammülsüzlük, iktidarın geldiği aşamada
kilit sözcük! “9 yıldır tahammül ettik, artık tamam..”
İktidar, adaleti
yönlendirmenin balını, Istanbul Belediyesi döneminde tattı. Eyüp’te mi ne,
haklarında açılan davaları daha ilk başlangıçta bir bir temizlediler,
temizlettiler. Temizliği yapanların izini sürün, bakın bugün mekanizmanın neresindeler;
olayın çapını, önemini, verilen hizmetin niteliğini anlarsınız.
Herşeyi yasal yolla
halletmenin önemini biliyorlar. Böylece,
* endinizle ilgili bir suç
duyurusu, yolsuzluk durumu, yasadışı bir konu varsa, adalet kullanarak, bütün
kirli sayfaları beyazlatıyorsunuz, (üstünü örtmek değil, yasal yolla “temize”
çıkartarak kapatmak);
* muhalifleri,
tutuklattırıp içeri attırabiliyorsunuz;
* elinize aldığınız o kos
koca balyozu herkesin üzerinde sallayabiliyorsunuz.
Nitekim, seçim sonuçlarıın
öncedeen gören büyük patronların medyaları derhal hızaya girdi.. Onlardan
birinin TV’sinde çalışan bir meslektaşım, ne
var ne yok soruma net yanıt vermişti:
“Büyük bir zulüm altındayız,
doğrudan iktidarın adamlarının TV si ile bura arasında fark sıfırı tüketti!”
***
Adaleti yönlendirecek
mekanizmayı kurdunuz mu, mesleğini yapmaya çalışan savcıcalara da dünyayı zehir
edersiniz! Mesela Deniz Feneri
iktidar başlarının yumuşak karnı; oraya her dokunuşta yeri göğü inleten aaaahhhh
sesleri yükseliyor!
Derhal müfettişler falan,
savcılar hakkında davalar, işi kapatma konusunda gösterdiği üstün özverilerle
yukarılara tırmandırılmış görevlilere işi teslim etmeler!
Adalet mekanizmasına
hükmetmenin anlamı, işte tam da bu!
Yoksa derdin adalet
dağıtmak olsaydı, onu ele geçirmek gibi bir derdin olmazdı!
***
Yayımlanmamış, olup
olmadığı bile belli olmayan kaset için arama kararı verbilen bir adalet
sistemi, ortalıktaki yasa dışı kasetlerle zerre kadar ilgileniyor mu?
Habere bakın ve geldiğimiz
yeeri anlayın: “Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın
da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 14 kişi hakkında yürütülen Ergenekon
soruşturması tamamlandı. İddianamede, 6 Mart’ta tutuklanan gazeteciler Şık ve
Şener’in örgüte yardım ettikleri öne sürüldü... 9’u gazeteci 14 şüphelinin, 7.5
yıldan 69 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.”
Suçlamaya bakın: “Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, örgüte üye
olmak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli
belge temin etmek, açıklanması yasak gizli belgeleri temin etmek, özel hayatın
gizliliğini ihlal, hukuka aykırı olarak kişisel verileri temin etmek, adil
yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek.”
Sİz onları hala gazeteci
sanın!
Nasıl bir devirdeyiz,
anlayın..
***
İktidar, adalet mühendisliğini sürdürüyor:
Yargıtay ve Danıştay üyelerinin başkan veya başsavcı olabilmeleri için 8 yıllık
üyelik şartını 5 yıla indirdi. Çünkü, iktidar yeni 200’ün üzerinde üye atadı, Alican Uludağ’ın haberinden öğreniyoruz
ki, onları hemen kritik noktalara atayabilmek için, bu yasal değişiklik
gerekliydi!
Önce adaleti ele geçireceksin, sonra herkesin defterini
düreceksin..
--- 29 Ağustos
Pazartesi 2011 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder