DİNLEME İMPARATORLUĞU Rezilliği bırak.. Aptal, asgari demokrat ol! Ana muhalefet lideri diyor ki “benim, eşimin, çocuklarımın, evimin telefonları dinleniyor, daha ne diyeyim, buna da demokrasi diyorlar..” Sen ne diyorsun, Demokrat Etiketli Bay Beyefendi ve Efendi Hazretleri (*)! Ülkede birazcık varolan demokrasinin bile cıcığını çıkardılar! Utanmaz! İki satır yazarsan, yine başefendinden dayağı yiyeceğinden mi korkuyorsun!
Çetin Soysal diyor ki, “Listeyi gördüm, 3 bin kişiden fazla insan teknik takipte ve dinlemede, CHP ve MHP liderleri, gazeteciler, yargı mensupları, emniyet mensupları... Emniyet içinde bir militarist bir organizasyon...”
Türkiye bir dinlenme kabusu yaşıyor, rakip siyasileri kontrol altında tutuyorlar, gerektiğinde onlara konuşmalarından fatura çıkartmak için... Alçak medyaları, manşetlerine çekmek için apartta bekliyorlar...
Sen buna ne diyorsun, ey “demokrat” bukalemun.. Elin, kalemin tutuluyor... Vicdanını neyle rasyonelleştiriyorsun. Olayları nasıl aklileştiriyorsun hergün?! Bunu nasıl beceriyorsun?!
***
KORKU DAĞLARI AŞTI Ana muhalefet lideri ihracatçılara görüşlerini açıklıyor. “Haksızlıklara karşı sesinizi çıkarın, korkmayın,” diyor. TİM Başkanvekili Güreli “Haklısınız, korkuyoruz. İşimiz gücümüz var. Bunlar zarar görsün istemiyoruz,” diyor (Habertürk, 17 Şubat).. Kendim kasıtlı olarak anlatmıyorum, Can Dündar’dan nakil:
“TÜSİAD üyesi işdamları aralarında konuşuyorlar. Son toplantıda Erdoğan’ın önünde kimin ne kadar eğildiğini hesaplıyorlar. En çok eğilme ödülü, hesapları incelenmekte olan bir işadamına gidiyor. ‘Başbakan kendisi hakkında söyledikleri hiç bir sözü unutmadı. Hiç bir hasmını yaralı bırakmaz’... Türkiye’nin sanayi devlerinden biri, evvelce Başbakanı takdir ettiğini bildiğim çok tanınmış bir isim. Kısık bir sesle ‘bize de ağır baskı var... hepimizde gelecek kaygısı var’..” (19 Şubat 11, Milliyet)
Heyyy, herkesin bildiği bu gerçek konusunda, ülke bu korku denizinde boğulurken, sen heyy, demokratlığını hangi askıda bıraktın, demokrasi üzerine “kan damlayan” yazılarında, bunların esamesi bile okunmuyor! Yazılarının sahtekarlığı, ellerinde hiç bir titreme mi yapmıyor!
***
BELGEYE BAK SEN! “Büyük belge” diye, Soner Yalçın’ın evrakından çıktığı sanılan bir yazıyı ellerine tutuşturmuşlar. Kurmak istediği TV’de düşündüğü bazı gazeteci isimlerini içeren bir liste... bir “iş planı” düşüncesi!
Mal bulmuş gibi üzerine atladınız! Utanmadınız mı bunu “ergenekoncular” havası içinde yayınlamayı!? Ne kadar kullanışlı bir aletsiniz ki, size ne sokuşturuyorlarsa manşete, köşenize çekiyorsunuz! Yüzünde kızaracak bir yer kalmadığını biliyoruz! Bir tık bile seyirtecek bir duygu var mı bedenlerinizde!
Bu sözüm, aynı kağıdı, aynı mantıkla, yorumsuz, internet sayfalarına taşıyan bütün rezillere de!
***
UCUZ ETİN YAHNİSİ Başbakan diyor ki “Partim ikinci parti olursa genel başkanlığı bırakır Anadolunun yollarına düşerim; eğer millet size inanmazsa siz de gereğini yapacak mısınız..”
Yani, diyecek söz yok, ucuz etin yahnisi olmaz! Halk sana demez mi ki, Ey Başbakan, anketlerde gördün ki birinci parti olmak çantada keklik, ucuza konuşuyorsun... ne zaman ki anketlerde eşit çıkarsınız, hatta senin partin daha aşağıda gözükür, o zaman bu sözü etmenin bir anlamı olur, bir meydan okuma yaparsın... Bu ne sıradan kahramanlık...
***
ECEVİT’İ ÖLDÜREN ADAM! Prof. Mehmet Haberal’ı bitirecekler ya! İddianamede fasa fiso örgüt üyeliği suçlamasından bir şey çıkmayacağını biliyorlar, epey bir süredir kaynattıkları olayı şimdi Adli Tıp derekesine taşıdılar ve oradan belge ürettiler. Niyetleri bu “belge”den “Mehmet Haberal, Ecevit’i hastahanesinde öldürdü!”, haberi çıkarmak! Adli Tıp, sanki bir polis raporu hazırlamış ve mahkemeye göndermiş... Eksik, yanlış tedaviymiş falan. 6’ya 5 oy oranı! Avukatlar raporun doktorları için suç duyurusunda...
Haberal’ın hem üniversitesi var hem hastahanesi! Acaba bunlar elden ele geçirilerek dinci çetelere nasıl devredilir! Anlıyorsunuz değil mi! Adlı Tıbba kendi adamlarını atama savaşlarının arka planındaki niyetleri de görüyorsunuz değil mi!
Herşey yasal! Faşizm de yasal! El koyma da yasal! Adli Tıp da yasal.. Utanmazlıklar da yasal!
Bu ülke yasal yasal öldürülüyor..
---
(*) Nuray Mert, tasasız demokrat, dedi. İyi etiket, ama yetmez, çünkü benim tanıdığım tasasız demokratlar ne yazıp çiziyor ne de iktidarın doğrudan yalakalığını yapıyor. Sadece seyrediyorlar ve “ekonomi tıkırında ya” diye mırıldanıyorlar, en çok CHP’yi eleştiriyorlar bunlar ne zaman adam olacak, diye.. Ama “tasasızlar”, doğrudan bir diktatörlüğün altyapısına malzeme taşıyorlar.. Yani “ağır işçiler”!
--- 22 Şubat 2011/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder