SAYFALAR

26 Ocak 2011 Çarşamba

Balyoz’un Çöküşü - Bİr Kitap Üzerine

Tam “Balyoz” darbe belgelerinin 2009 yılında imal edilmiş uyduruk belgeler olduğu ortaya çıkmışken ve bu belgeleri yayınlayan Taraf adındaki güdülü yayın bile yan çizmeye başlamışken....

Bommm!
Gölcük’te komutanlıkta bir odanın zemin taşları altına saklanmış “yeni belgeler bulundu” operasyonu ve haberi servise kondu! Ve balyoz planının yaratıcıları ile destekçileri hemen canlandılar, süngüsü iyice düşmüş tüfeklerinin namlularını yeniden doğrultup ateş etmeye başladılar: İşte gördünüz mü, herşey burada! Fazlası var eksiği yok! Islak imzası da var, kurusu da! Hatta belgeler arasında ”darbe planlaması”na katılan askerlerin oturma planları bile varmış!
Yaaaa! Önceki Balyoz darbe planı sahtekarlıklarını nokta nokta ortaya çıkartan, Pınar Doğan ve Dani Rodrik “Gölcük Belgeleri” konusunda ne diyor? Çünkü bu konuda bir numaralı uzman onlar! Belgeleri ve Balyoz senaryosunu, bu işi tasarlayan, tezgahlayan, yazan ve yayanlardan çok daha iyi biliyor! Senaryo ismarlayanları, aslında “yanlış” ve beceriksiz kişileri “istihdam” etmişler! “Mükemmel”, “kusursuz” bir sahte darbe senryosu nasıl yapılırın siparişini, artık çok deneyim kazanmış dizi senaristerimize verselerdi bile daha başarılı olurlardı!
Böylece ne Alper Görmüş ne Yasemin Çongar ne Ahmet Altan... Ne bu senaryonun medya piyonları (Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal, Oral Çalışlar, Mehmet Altan vb)... Daha bir dizi köşe yazarı... Ve Star, Sabah vb gibi gazeteler... TV’ler.. Bu kadar zor durumda kalmazlardı! (Şüphesiz, umurlarında mı, diyebilirsiniz!..)
Hepsi, kötü yazılmış, sağından solundan bütün sahteliği pırtlayan bir senaryonun kurbanı durumundalar.. Zaman-maman gibi basılı malzemelere bir şey demiyorum. Çünkü onlar zaten olayın merkezinde! Haaa, bir de yüzkarası bir kararla gazetecilik ödülü verilen maşaları bir kenara bırakalım...
***
Bence ülkemizde en iyi darbe senaryosunu yazacak olanlar Pınar Doğan ve Dani Rodrik çiftidir! Önce İnternet siteleri cdogangercekler.wordpress.com’da bu yeteneklerini kanıtladılar; şimdi de yeni çıkardıkları “Balyoz – Bir Darbe Kurgusunun Belgeleri ve Gerçekler” kitabıyla, darbe senaryosuna son darbeyi indirdiler! Eğer bu medya arasında bir yarışma olsaydı, hiç kuşkusuz büyük paralarla rakip medyadan transfer teklifi alırlardı!
Kitabı yazanlar Pınar Doğan ve Dani Rodrik, daha önce de bu köşede “Bir Şeyi Yanlışsa, Tümü Çöptür” başlıklı yazıda belirttiğim gibi, Balyoz davasının bir nolu sanığı, emekli orgeneral Çetin Doğan’ın kızı ve damadı. Her ikisi de Harvard Üniversitesinde bilim insanları; hele Rodrik, çok ünlü bir uluslararası iktisatçı. Her ikisi çok iyi bilim insanı olmanın, çok iyi araştırmacı olmanın hasletleriyle, darbe senaryosunu kitaplarında lime lime ediyorlar.
Balyoz davasına konu olan iddianamenin dayandığı belgeleri, hallaç pamuğu gibi atıyor, sıradan bir askeri plan seminerini, bir darbe semineri gibi gösteren belgelerin sahteliğini ortaya koyuyor.
Balyoz planlarının nasıl ortaya atıldığını, hangi gazetecilerin, hangi gazetelerin nasıl yalan yayın yaptıklarını, bilgileri nasıl çarpıttıklarını, savcılığın ve emniyetin rollerini ve davranışlarını, medya ile senaryoyu hazırlayanların işbirliklerini, Balyoz davasının açılma süresinde kamuyunu dahası mahkemeleri yanlış bilgilerle aldatmalarını, TÜBİTAK’ın ilk raporundaki bilinçli suskunluğun ve yanlış anlamaya fırsat verecek ifadelerin nasıl tutuklama dalgasını başlattığını...
Hepsi, tekmili birden bu kitapta!
Benim yüzüm kızardı okurken! Utandım! Ülkem adına! Bu masala alet olanların yarın hangi yüzle ortada dolaşacakları adına.. Darbe Oyunu zaten yazıp çizdiğimiz gibi, büyük oyunun bir parçası.. “Askerin darbeciliği” üzerinden oynanan büyük bir oyun! Sadece şuna dayanıyor: Asker darbecidir, onu-bunu yapan, Seminer adı altında darbe planı da yapar!
Hepsi bu kadar! Ama ortada “Balyoz Darbe Planı” diye hiç bir şey yok.. Sadece Ağustos 2009 yılında hazırlanmış, ama 2003’te yazılmış süsü verilen ve normal bir askeri senaryoya monte edilen 11 Nolu bir CD var..
TV ve gazete köşelerinde Balyoz Senaryosunun doğruluğuna ilişkin hâlâ “ciddi şeyler” yazılabildiğine ve konuşulabildiğine şaşıyorum!
Ve utanmazlığın nasıl bu kadar şaha kalkabildiğine, kaldırılabildiğine!
----
25 Ocak 2011 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet– obursali@cumhuriyet.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder