Önceki gün Cumhuriyetçilerin yılbaşı kutlaması vardı; hayır oradan manzaralar yazmayacağım, bazıları çok iyi eğlendi bazıları da iyi sohbet etti. Tabii bazılarımız için gecenin anlamı, okurlara hesap vermekti! Bir iki okur “yakama yapıştı”, vay ben Davutoğlu'na nasıl destek çıkarmışım da, komşularla sıfır sorun politikasını desteklermişim.. Bir-iki sivri akıllı elektronik posta da gelmedi değil, birisi beni hatta Davutoğlu beraber Kudüs'te Ağlama Duvarı’na bile gönderdi!
Şaşırıyorum bazen, insanlar kafalarında hazır olan bir şablona yazıyı oturtma çabası içinde; tabii yazı sağ sola çıkıntı yapınca, sorun çıkıyor!
Bu giriş biraz dertleşme amaçlı.
***
Sağlıklı düşünebilmenin koşulları giderek kayboluyor ülkemizde, tartışabilmenin de! AKP öyle bir ortam yarattı ki bu ülkede, sürekli bağırıp çağırma, isyan etme, sürekli uç noktalarda abartılı davranma ve düşünme, ne yazıldığına bakılmama, yazıya veya söylenenlere şöyle üstünkörü yaklaşarak, kendi doğrularını dile getirme.
Herşeyi saflaştırıp arındırıyoruz... CHP de Cumhuriyet gazetesi de, saf, damıtılmış “askerlerden” oluşsun. Bir “eğrilik”, kendine göre bir yanlışlık görmeye görsün okur veya taraftar... Ne CHP'nin çökmüşlüğü ve dönmüşlüğü ve cemaate ve Apo'ya satılmışlığı kalır, ne de Cumhuriyet’in artık bir Soros gazetesi olduğu...
Bu durumlarda hançerler hazır, saplarsın böğrüne!
Keskin nişancılar pusuda, düşürürsün tetiği!
Aslında, sapladığın biçak da düşürdüğün tetik de epey kendi böğründür ve kalbindir!
Kendini de kan revan içinde bırakırsın!
Bu, arınarak kendini kutsama eylemidir!!!
Bu tören için başkalarını değil, en yakınlarını, müttefiiklerini ve konuşup tartışabileceğin insanları yakmak zorundasındır!
Bu eylem, diğer yönden, İbrahim Peygamber'in oğlu İsmail'i kurban etmeye kalkışması gibi bir şeydir!
Ama artık, günümüzde, İsmail yerine koyun gönderecek bir tanrı da bulunmuyor, ne yazık ki!
İktidarın bu durumda “bizler için” özel bir şeyler yapması gerekmiyor!
Yok, hayır, CHP ve Cumhuriyet ve başka şeyler dokunulmaz değiller; burası Hindistan da değil bir diktatörlük de! CHP'ye eleştirilerimi, en sertini yazan bir insanım; Gazete yönetimi ile de mutlaka “örtüşmek” zorunluğunda olmam; ben her zaman daha iyiyi ve daha etkiliyi ararım. Ne okura boyun eğerim ne de doğru bulmadığım konularda evet demeyi!
Bu “hayatı hakketmek” gibi bir şeydir!
Bu girişten sonra, “umumi itki” üzerine, iki konuya değineceğim...
CHP, CEMAAT VE KÜRTÇÜLÜK
Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi'ne, etkin bir Kürt olarak Sezgin Tanrıkulu'yu ve İlahiyatçı Muhammet Çakmak'ı aldı. Çakmak'ın, Fethullah üzerine sözleri işin tuzu biberi oldu. Sezgin Bey ülkemizdeki 15 milyon Kürtten biri, sıradan değil aktif olanlar safından. Bu bir tercihtir. Parti vitrininde bütün Türkiye temsil edilmek istendi. Bu anlayışla karşılanabilir, karşılanmalıdır! Bu iki kişi ile, CHP ne ayrılıkçı ve Kürtçü olur/olabilir ne de cemaatçi/dinci! CHP gerçi bir kitle partisidir, ama belkemiği vardır! Ben, vay onları aldılar diye eleştirmem... AKP iktidarını zayıflatmak için nelep yapıp yapamadığına, politikalarına bakarım! Zaten eleştirilerim hep bu yöndedir! Bir dostuma yazdım, “yahu bu açılardan eleştirinin hiç bir gereği yok, düşelim yakalarından”..
KOMŞULARLA SIFIN SORUN
Davutoğlu'nun basın toplantısıyla ilgili söylediklerini haber yapıp tartışmaya açtım.. İki de, kendi köşemde yorum yayımladım. Yorumlarda, AKP'ci olduğum sonucunu çıkaranların sağlıklı düşünme yetilerini tamamen yitirdikleri söyleyebilirim! Bu durumda herkesin, kendi kafasındaki şablona uyan kimseleri okuması, sağlıkları açısından daha iyi olabilir!
O yazılardaki analizin nesine karşılar! Komşularla temel sorunları halledecek bir politika izlemek, doğru bir dış politikadır! İktidarın burada tek bir başarısı vardır: Suriye! Tamamen destekliyorum Suriye ile gelinen noktayı! Ama başarı kazanılamayan ve yapılan yanlışlar çoktur.
Örneğin, Azerbaycan Ermenistan için küstürülemez! Her ne kadar Vikiliks belgelerine, Azerilerin pek de kan kardeşlik düşünceleri yansımamış bile olsa! Ermenistan ile yedi düvelin önünde imza töreni, tepeden tırnağa yanlıştır (Bunları o zamanlar eleştirdim!) İktidar bu açılıma, dinciliğini katmıştır; Erdoğan (Davutoğlu arkalığında), bilinçli olarak, Ortadoğu “liderlik” karizması için İsrail'i harcamıştır! One Minute tamamen bu amaca yönelik bir çıkıştır (eski yazılarıma bakınız)..
Neyse, yerimiz çoktaan bitti, Yazıişlerimin hoşgörüsü ile..
Koccaa mutlu bir yıl diliyorum hepinize, tabii sevgili ülkeme de!
Sevgi ve saygı ile..
30 Aralık 2010 – Bilim ve Siyaset
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder