Savunma Sanayi Müsteşarlığı kurulalı 25 yıl oldu. Müsteşarlık, ordunun bütün savunma ihtiyaçlarının karşılanmasını yöneten, alımlarını, üretimlerini gerçekleştiren çok ciddi bir uzman kurum niteliğindedir.
Uçakların lastiğine varıncaya kadar dışa bağımlı bir yapımız vardı. 1985'de Savunma Sanayi Müsteşarlığı kuruldu. 1995'e gelindiğinde gerçekleştirilen proje sayısı 50'yi bile bulmuyordu, parasal hacmi de çok düşüktü. 1997'de biraz ivme kazandı, 2002'den itibaren de bu ivme yıldan yıla hızlandı. 2002'de 5,5 milyar dolar hacminde 70 kadar proje varken, bugün, parasal hacmi 23 milyar doları aşan 240 projeyi Müsteşarlık yönetiyor.
Yönetiyor da ne oluyor demeyin: Savunma Sanayi Müsteşarlığı ülkemizde bir savunma sanayininin kuruluşuna öncülük ediyor. Evet, hemen hemen hiç olmayan bir sektör doğmuş durumda. Üstelik yüksek teknoloji geliştirmeye ve üretmeye odaklı bir sektör! 2009 yılında bu yerli sektörün iş hacmi 2,3 milyar doları buldu. Savunma Sanayi'nde müthiş bir araştırma geliştirme sektörü kuruldu. Bu sektörde çalışan ARGE elemanlarının/ mühendislerinin sayısı, Türkiye'de geri kalan ARGE mühendislerinin toplamından fazla!
Yüksek teknoloji alanında üreten, ortalam 30 kişiliik çok sayıda şirket doğdu.
Savunma sektöründe büyük bir yerlileşme var, yani ihtiyaçların giderek artan bir yüzdesi iç üretim yoluyla karşılanmaya başlandı. Türkiye, savunma ihtiaçlarının neredeyse yüzde 90'dan fazlasını dış alımlarda karşılarken, bugün bu oran yüzde 54'lere düştü. Müsteşarlık, bu yıl bu oranın yüzde 50/50 oranında gerçekleşeceğini kestiriyor. 23 milyar dolarlık proje üretim hacminden söz ediyoruz!
***
Bu nasıl oluyor peki? Müsteşarlık sahip olduğu yetkiyle, devletin, ihtiyaçların karşılanmasında harcayacağı parayı, iç üretime yöneltiyor... Bu ulusal bir politikadır... Milli Gemi projesi, yerli tank yapımı projesi, savaş uçaklarının ve artık eski tankların burada yenilenmesi projeleri.. Bunlardan önemli bir kısmı hayata geçirilmiş durumdadır. F-16 uçaklarının modernizasyonu burada yapılıyor, Türkiye dünyadaki 1000'i aşkın F-16'nın modernizasyonuna da taliptir.. Daha ayrıntılı gelişmeleri, bugünkü gazete haberimizde okuyorsunuz...
Türkiye savunma alanında dışarıya ödediği paraları, ülke içine yöneltmiş ve yeni bir sanayinin doğmasını, mühendis ve araştırmacıların burada kalmasını sağlamıştır.
Bu politika sayesinde, Türkiye, yabancı ülkelerde üretimi finanse etmeye son verdi, ülke içinde iş sahalarını geliştirmeye yöneldi; bir ana sektörde dışa bağımlılığı ve ülkenin yetişmiş beyinlerinin göçünü azalttı.
***
Gelelim yazının özüne:
Savunma Sanayi Müsteşarlığının yaptığı, güdümlü projelerle ülke ihtiyaçlarını karşılamak ve yerli sanayiyi geliştirmek, hatta olmayanı kurmaktır.
Türkiye ekonomisi, ancak yüksek dış alımlarla ve dışarıdan gelecek büyük miktarlarda finans sermaye ile büyüyebiliyor. Ve.. büyüme koşullarında her zaman büyük bir cari açık oluşuyor..
Üstüne üstlük, sanayimiz ucuz ve ağır sanayi malları üretiyor.. Oysa, hafif ve pahalı sanayi- bilgi teknolojisi mal ve hizmet üretimine hızla geçmek zorundadır. Türkiye dışsatımında, yüksek teknolojinin payı yüzde 1,4'tür! Orta ve yüksek teknolojiye dayalı üretimi ve dışsatımındaki payını hızla arttırmalıdır.
Yoksa, Türkiye pazarı her zaman yabancı malların istilası altında kalacaktır.
Serbest piyasa ekonomisi kendiliğinden bunu başaramaz.. Nasıl, kendi başına savunma sanayii kuramadıysa!
Hızla teknolojik çağ atlayan, Kore, Çin, Finlandiya ve diğer ülkelerin hepsi, ulusal ekonomi politikaları ile bunu başardı.
Savunma Sanayi Konsepti, Türkiye'nin önünde iyi bir örnektir: Bir çok alanda, kamunun güdümüyle, orta ve yüksek teknolojilere dayalı sanayiler kurulabilir.
Türkiye, yılda 10 milyar dolar sadece cep telefonlarına harcıyor.. Aselsan, cep telefonu üretti, ama işin başında bundan vazgeçti. Ne büyük hata... Oysa, bu üretim alanında büyük bir yerli üretim geliştirilebilirdi 15 yıl içinde!
Benzer şekilde, kentlerimiz yüksek teknolojik tren-hızlı trenlere yönelmiştir. Bu bir kamusal harcamadır! Pek çok alanda, yeni teknolojilerle yerli üretime geçmek zorundayız.
Savunma Sanayi Konsepti, bu işi nasıl başarılacağının örneğidir..
9 kasım 2010 /bilim ve siyaset; obursali@cumhuriyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder