obursali@cumhuriyet.com.tr
CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na “tepkisellik” üst derecede. Ne yapalım diye düşünüp fikir üretmekten çok “Batsın CHP” ve “Çek git Kılıçdaroğlu”, üstelik hakaretlere varan bir ifadeyle. Çoğu, belki oy vermenin dışında elini taşın altına koymayan on binler.Herkes bir “kurtarıcı” peşinde, Kılıçdaroğlu olmadı, şimdi bir başka lider olsun.
Ben Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başında kalacağını düşünmüyorum. Kalmaması gerekir. Yeni bir nefes ve dinamizm şart. Aslında çoğunluğun üzerinde birleştiği bir düşünceyi, kırıp dökerek bir nefret söylemine dönüştürenlere bakıyorum da kazansaydı hepsi alkıştan ortalığı yıkacaktı. Saray’ın kutuplaştırma ve birbirinden nefret ettirme söyleminin, muhalefeti de nasıl sarıp sarmaladığını acıyla seyrediyorum. İfrat ile tefrit arasında dolaşmanın anlamı yok. Bir proje gerçekleşmedi. Şüphesiz, sosyal medyada paylaştığım gibi “kaybeden Kılıçdaroğlu ve muhalefetten çok, bütün bir halk, Türkiye, demokrasi, kadınlar, hak ve özgürlükler, tüm bir gelecek hülyası ve rüyaları..”
Bir konuyu sakince, akilce, düşünce üreterek nasıl tartışacağız diye düşündüğümde, bu ülkede mümkün olmayan bir konuyu açtığımın farkındayım.
Meseleyi bir lider meselesine indirgemek, her zaman bir kurtarıcıya umut bağlamak demektir. Bizi batıran da bu.
KURTARICIYA İHTİYAÇ YOK
Ülkenin bir kurtarıcıya ihtiyacı yok, bir liderin güçlü, liyakatli bir kadro ile yeni ve başarıya götürecek bir programla ortaya çıkmasına ihtiyaç var. Bakın “liderin kendi kadrosu” ile demiyorum. Türkiye’yi bir büyük kadro havuzu kabul ederek buradan oluşturacağı bir kadro, kadronun çevresinde ikinci daha güçlü bir düşünce üreten kadro ile onun da dışında bir üçüncü halk kadrosu ile hareket edecek ve bu yeteneği gösterecek bir lider...
Bir liderin kendisine biat edecek insanlara ihtiyacı yok. Tartışacak, eleştirecek, fikir üretecek insanlara ihtiyacı var.
CHP’nin başına gelmeyi planlayan lider pozisyonundaki insanlar, nasıl bir parti, nasıl bir program, nasıl bir orta ve uzun vadeli eylem-hareket planı vaat ediyor?
PARÇALANMA DEĞİL BİRLEŞME
Partide demokrasi özgürlüğü konusunda, liyakat konusunda, yükselmeler konusunda ne düşünüyor? Kendi adamlarını mı düşünüyor, partiyi nasıl büyütecek ve toplumda daha geniş kesimlere gençlere salacak? Nasıl yenilikçi olacak?
Konuyu buradan tartışmaya açalım... Gelecek hepimizi ilgilendiriyor ve CHP de şimdilik bunun taşıyıcısı konumunda.
Daha önce yazmıştım, eleştirilere de neden oldu ama hiç önemli değil. Altı oka Bilim’i, Yeşil’i ve ciddi Sol’u ekleyerek yeni bir yürüyüşle geniş, demokratik yelpaze ile gelecek rüyası kurdurmalı parti.
Küçük partilerin bir geleceği yok. Parçalanma, Saray’a yarar her zaman. Mümkün olduğunca tek partinin kanatları altında farklı kanatları olan ve yönetimde temsil edilen büyük bir yürüyüşü hayal ediyorum.
OKUR MEKTUBU
Muhalefetin bence en büyük sorunu pratikten ziyade teoride/felsefede yanlış tercihler yapmış olması. CHP, “Biz iktidara gelirsek şayet mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini düzelteceğiz” felsefesi ile yarışa başlamalıydı; bu felsefenin uygulanması daha realist ve pratikte geçerli olurdu:
a) Seçilecek cumhurbaşkanının partisi ile bağlantısının kalmaması ve tüm halkın cumhurbaşkanı olması için kanun değişikliği yapacağız,
b) HSYK’yi partizanlıktan bağımsızlaştıracak ve hâkimlerin/savcıların karar sonrası güvencelerini (maddi/manevi) kanunla düzenleyeceğiz,
c) Cumhurbaşkanı kararnameleri için (acil olmayan durumlarda) senato onayını getirecek düzenlemeler yaparak 150 kişilik senato kuracağız ve Meclis’i 450 kişiye indireceğiz,
d) Milletvekili ve senatör olma koşullarını kaliteyi dikkate alarak iyileştirececeğiz,
e) Mevcut seçim sistemini dar bölgeli, her vatandaşın Meclis’e getireceği milletvekili aday adaylarını tanımasına imkân verecek hale getireceğiz vb.
Prof. Dr. Z. Engin Erkmen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder