obursali@cumhuriyet.com.tr
CHP, Mustafa Kemal ve arkadaşlarınca geleceğin Türkiye’si için kuruldu. Gerekli devrimler ile Türkiye’nin yıldızını parlattı ve yolunu çizdi. Hayır burada tarih anlatıp sizleri sıkmayacağım.
CHP’nin misyonu aslında altı okunda yazılı. Bu oklardan en önemlileri, günümüz gerçekliğinde, “devrimcilik, halkçılık ve laiklik”tir. Cumhuriyetçilik artık oturmuştur; devletçilik koşullara göre uygulanır, devletin ekonomide gerektiğinde belirli önemli yol açacak alanlarda yatırımcı olmasıdır. Milliyetçilik, yurt sevgisi ve ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket etmektir. CHP açısından tartışılacak bir yönü yok.
Bunlara ben bilim ve çevre okunu eklemeyi hep önerdim. Bilim, akılcılıktır ve Atatürk’ün önem verdiği bir candamarıdır. Bilim, ülkenin ileriye yönelişinin ana göstergesidir, bilim ve teknoloji üreten bir ülke olmadıkça krizler ülkesi olmaktan ve cehaletten kurtulamayız. Çevre, çağımızın ülkemizin artık yadsınamaz gerçeğidir. Bu iki okla CHP kendini daha çağdaşlaştırır ve ileriye yönelir.
CHP’NİN KURUCU GÖREVİ: DEVRİMCİLİK
Burada tutuculuk, bu altı oka şeklen dokunmamak, ama altı oktan bazılarının politik olarak içini boşaltmaktır. İki ok daha eklenirse, Atatürk’e ve dönemine ihanet edeceklerini sanan insanlar vardır CHP’li...
Bilim ve çevre oklarının yanı sıra, devrimcilik, halkçılık ve laiklik, CHP’ye gelecek için politik misyonunu anımsatır.
Devrimcilik, ülkeyi durmadan ileriye çağdaşlığa taşıma “kurucu görevi”dir CHP’nin.
Bu misyonunu yitirmektedir CHP.
Laiklik, birlikte bir arada yaşamanın, hak ve özgürlüklerin ortak paydası, cehalete karşı savaş, ulusu birkaç bin yıllık geçmişin köleci yapısından, din ticaretinin aleti olmaktan ve ülkenin din ticaretiyle iktidara gelmeyi amaç edinen sahtekârlardan kurtulmasının aracıdır. Ulusun düşüncesine geleceğine esaretin boyunduruğu vurulamaz.
Halkçılık, halkın maddi ve manevi mutluluğunu kültürel ihtiyaçlarını hep ön planda ve her şeyin üzerinde tutmaktır.
EN ÇOK İHTİYAÇ
Devrimcilik, CHP’nin en çok ihtiyacı olan ilkedir. Öncelikle kendisi için, bugün içinde bulunduğu çöküntüden çıkması için, sekiz oka bakmalı ve devrimciliğin partide nasıl uygulanacağını tartışmalıdır. Bu partiyi saran tüm küflü, tozlu, örümcek ağlı, donmuş, çıkar ilişkilerine dayalı yapısını derinden ve topyekûn silkelemektir, partiyi bu yapının zincirlerinden kurtarmaktır; kişilerinden, adamcılıktan...
1962’de CHP’ye yön arayışından Turan Güneş’in şu sözlerine geri dönmek gerekir:
“Eğer partinin devrimcilik vasfını muhafaza etmek istiyorsak, bugünkü statükonun değil, gelecek Türkiye’nin mücadelesini yapmalıyız. Bugünle yetinmek, partinin muhafazakârlığını kabullenmek demektir. Bu CHP için çıkar yol değildir. Partiyi, zihniyet ve mizaç itibarıyla, gelecek devrin Türkiye’sini kurarak şekillendirmeliyiz. Prensiplerimize sıkı sıkıya sarılarım. Herkesi memnun etmeye çalışmayalım. Hangi sosyal gruplara dayandığımızı tespit edelim.” (www.politikyol.com/degisimi-chpnin-tarihinde-aramak-ideolojinin-rotasi-2/, Kerem Hocaoğlu)
70 yıl kadar kadar önce söylenmiş bu sözleri bugün yenileyerek canlandırmak gerekir. O sözler, o zaman CHP’ye ortanın solu içeriğini kazandırmıştı. Kilit cümle: “Partiyi, zihniyet ve mizaç itibarıyla, gelecek devrin Türkiye’sini kurarak şekillendirmeliyiz...”dir.
GELECEĞİ KURMAK
Tüm partilerden birkaç adım önde ve gelecek ışığını sürekli bir meşale yapmalı. Parti üyesi değilim ama partiler arasında geçmişindeki büyük devrimci ve kurucu ideoloji açısından bunu yapabilecek başka bir parti göremiyorum.
CHP ayağa kalkmalıdır!
Ama önce gazetemizde Zafer Cirhinlioğlu’nun “Modern güçlerin modernleşememesi” başlıklı yazısında (28 Temmuz) hepimize yönelttiği sorulara önce ciddi yanıtlar verebilmeyiz. Bunlardan biri şu: “Gerici olarak adlandırdıkları çevreler karşısında kendileri ne ölçüde moderndirler? Akılcı olmamakla suçladıkları karşısında kendileri ne derece akılcı ve moderndirler?”
Umarım yarın sürdürürüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder