obursali@cumhuriyet.com.tr
Büyük çöküşe çare: Türkiye 100. yılda kökleriyle yeniden kurulmalı
Okan Tüysüz, sosyal medyasında kan ter içinde bir fotoğrafını paylaştı, altında diyordu ki: “2009 yılı temmuz ayında Hatay’da faylar üzerinde yaptığımız saha çalışmaları esnasında çekilmiş bir fotoğrafımı buldum. Beni en çok üzen bu alın terinin can kayıplarının önlenmesi konusunda hiçbir işe yaramamış olması.”
Beni etkileyen bir paylaşım oldu. Okan Tüysüz İTÜ’nün yüz akı bilimcilerindendir, 25 yıldır tanırım. İTÜ dünya çapında yer bilimcileri yetiştirdi, pek çoğu yurtdışında ama ülkesinde üretmeyi sürdüren bugün de çok iyi işler yapan parlak bilimciler ülkemizde önde koşuyor. Celal Şengör bunlar arasında en sivrilendir, Herkese Bilim Teknoloji dergisinin gelecek sayılarında yayımlayacağımız çok önemli bir araştırmaya bakıyorum, dünyadaki 7 milyon bilim insanı arasında “etki sırası”na göre, dünya sıralamasında 2388., kendi disiplininde dünyada 34., tüm disiplinler içinde de Türkiye’de 7. sırada. Şüphesiz, başka üniversitelerimizde iyi yerbilimcilerimiz, yer fizikçilerimiz
vb. var.
İYİLER ZİNCİRİ
Kuzey Anadolu Fayı’nı keşfeden (1948), tanımlayan İhsan Ketin (1914-1995) hepsinin hocası. Tanıdım. Sessiz sakin ama dünya çapında bir bilim insanımızdı. Ketin hocanın kurduğu “iyi bilim insanları sistemi”, İTÜ jeolojiye, ve daha sonra Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’ne damgasını vurdu ve iyi (yani yetenekli- kaliteli) bilim insanları zincirini oluşturdu. Böyledir bu iş, tüm iyi üniversite veya bölümlerde... Siyaset karışmasa, bu sistem içinde iyi olmayan barınamaz.
Okan Tüysüz ve diğerlerinin, Şengör ve diğer arkadaşlarının, eskileri yenileri ile Türkiye gibi neredeyse tamamı deprem etkisi altındaki bir ülkede çalışıyor üretiyor olmalarından daha önemli ne olabilir bilim açısından?
Arazide geziyorlar, fayların izlerini sürüyorlar, tarihselliklerine bakıyorlar, gündemimize düşmeyen küçük depremlerin faylar boyunca yayılışlarına bakıyorlar, öğrencileriyle jeoloji gezilerine çıkıyorlar, dünya literatürünü okuyup tüm güncel gelişmelerden haberdar oluyorlar...
Ve bilgi üretiyorlar.
NEYE YARIYOR?
Okan “Bu bilgiler neye yarıyor” diye haykırıyor!
Ülke yönetimleri, Türkiye’nin faylar ülkesi olduğunu, üretilen tüm bilgilerin ülke yararına, insanına, canına, malına, ekonomiye, inşaatına, şehir planlamasına, çimentosuna, demirine, demir bükmesine ve üretimine, yasalarına... yaraması gerektiğini bilmiyorlar mı?
Şüphesiz ki biliyorlar. Yasal düzenlemeler yapıyorlar.
Bu düzenlemelerin çoğu kez göstermelik vitrinlik olduğunu ve uygulanmadığını, yaşadığımız ve 10 kenti yerle bir eden büyük deprem kanıtlıyor.
Bu bilinmiyor muydu? Yani uygulamada yasal süreçlere uyulmadığı, siyasi karar mercilerinde ve belediyelerde göz yumulduğu, rüşvet mekanizmalarının çalıştığı, bizzat bu iktidarın imar affı ile 100 milyar lira toplayarak yapılan tüm yasadışılıkları akladığı, yapı denetim ile inşaat şirketleri arasında anlaşmalı – paralı onaylar yapıldığı... bilinmiyor mu?
Biliniyor. Yani yasa ve tüm düzenlemeler bir anlamda, sahada pek çok inşaat üretici için hava cıva.
YENİDEN KURULUŞ
Çünkü yasaları uygulamamak, düzenlemelere uymamak daha fazla para kazanmak demektir. Bu paraların büyük kısmı inşaat şirketlerinin, izin veren belediyelerin kasalarına, ceplerine girerken, durumdan kısmen haberdar olan inşaat sahipleri de “daha ucuz, daha fazla yarar” peşinde koşarak, kendi hayatını veya kiracısının veya sonraki ev sahiplerinin hayatını faylarda ölüme kurban ediyor.
Ve sonuç dün 23 bine dayanan, kimbilir hangi onbinlere varacağı bilinmeyen canların kaybı, yıllar sürecek acı, gözyaşı, travmalar, kâbuslar..
Bu alçak, pislik, rüşvetçi, ülkeyi mahveden düzen değişmelidir. Türkiye baştan sona yeniden inşa edilmelidir, tıpkı 1923’ten sonraki gibi, büyük bir yurtseverlik, akıl ve bilim duygusuyla..
100. yılda yaşadığımız büyük çöküş çok acil olarak bize bunu gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder