obursali@cumhuriyet.com.tr
Ülke sırat köprüsünden geçmeye sürüldü
Emir komuta zincirinin bulunduğu yerde vicdan da askıdadır; hukuk tabii ki. Gözü kara bir siyasetin güttüğü önemli bir dava olduğu için iki gün bu konuyu yazdım; adliyedeki aklı başında yargıçların karar ne olabilir düşüncelerinden çıkan sonuç, bir yargıcın kör gözüm parmağına, İmamoğlu’nu siyasi haklarından yoksun kılacak bir karar vermeye vicdanının elvermeyeceği yönündeydi.
Demek ki böyle bir şey yokmuş.
Yargıçlığın sıradanlığı üzerine kim bilir neler yazılır burada.
Hukukun lafıgüzaftan ibaret olduğu konusunda da romanlar döşenebilir.
HSK denen Cumhurbaşkanlığı kuruluşunun, İmamoğlu’nun önceki yargıcını gözü kara bir şekilde görevden aldıktan sonra, yerine 11 Eylül tarihli kararnamesiyle, teamüllere aykırı bir şekilde bu kişiyi 11. Asliye ceza hâkimi iken 7. Asliye Ceza Hâkimliğine atıyor.
Teamüllere göre, o sırada adliyeye 30 kadar yeni yargıç atanmıştı ve bunlardan birini atamalıydı.
Hayır HSK Cumhurbaşkanlığı kurumu seçmece davrandı. İktidar için olabilecek herhalde en iyisini seçti.
Konuştuğum hâkimler vicdan aradı, ama karar gösterdi ki boşuna, böyle bir şey yoktu.
Olmayan seçildi. Operasyonun bir parçası olarak..
ÇOK KIZGIN BİR İFADE
Berlin’de Kılıçdaroğlu’nun buradaki ilişkilerini izlemek için bir grup gazeteci de yani bizler heyecanlı zamanlar yaşadık.
CHP lideri programını iptal etti ve geri döndü.
Tabii herkes sorguladı, buna değinmeliyim. Mahkemenin böyle bir karar verme olasılığı varken Kemal Bey niye Berlin programını ertelemedi?
Şüphesiz hemen geri dönme seçeneği de düşünüldü. Bu da siyaset sahnesinin bir parçasıdır.
Kemal Bey’in uçağa binmek için otelden ayrılırken bu kadar kızgın ve hiddet içinde yüz ifadesini ilk kez görüyordum.
Oysa gezinin ilk randevusu olarak, Berlin Teknik Üniversitesi’nde sürücüsüz otomobil ve trafik için, Almanya otomobil sanayini Çin ve ABD karşısında yeniden rekabetçi kılmak ve öne geçirmek için bir Türk kökenli bilim insanı Şahin Albayrak’ın laboratuvarında başlatılan programı dinlemiştik.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Türkiye çok zor bir dönemece girdi. Ne olursa olsun iktidarda kalacağım siyasi anlayışının egemenliği altında geçecek bir süreç.
Seçim yasası bunun için değiştirildi.
Bunun için tüm kıdemli hâkimler il ve ilçe seçim kurullarından elendi.
AKP dönemi hâkimleriyle dolu bir sürece girdik.
Seçimlere ilişkin tüm itirazları reddeden bir kapı duvarla karşılaşmaya hazır olsun muhalefet.
Ülkede hukuk, yargı ve demokrasinin kırıntısını arayacaklar.
Bu nedenle tüm operasyonları için vitrinde varmış gibi duran bir hukuk kurdular.
Bir Cumhurbaşkanlığı Hukuk Sistemi ucubesi yarattılar. Tam da tüm bu operasyonlar için.
BİR SIRAT KÖPRÜSÜ
Her şey iktidarda kalmak ve bu ülkeyi sıkılmış limon haline getirmek için.
Şunu söyleyeyim: Çok zor bir sürece girdi ülke ve siyaset.
Her şeyin mümkün olabileceği.
Ucu açık...
Her şey iktidar içinse, her şey olmaya açık...
Sordum: Mülkiye müfettişlerini görevlendirir, İmamoğlu’nu görevden aldırır, yerine kayyum veya o ucube kişiyi atar mı? Hukuken yapamaz. Çünkü İBB’de hukuken süren, Yalova’daki rüşvet soruşturması gibi bir dava yok.
Ama bu ülkede hukuk mu var ki bunu yapamasın.
İstinaf ve Yargıtay süreçlerini bekleseler, bunu bile bir ay içinde tamamlarlar... Fakat bunun siyasi sonuçları ağır olacak. İktidar hızla meşruluğunu kaybedecek bir çizgiye mi geçiyor?
Bu ülke sanki ya bitecek ya ayağa kalkacak noktasında öyle duruyor...