obursali@cumhuriyet.com.tr
Matbaa kuranı nasıl tanırsınız?
Bugün günlük siyaset beklemeyin bu köşede. Bunun yerine tarihi bir kişilikten bahsedeceğim. Bilmediğiniz yönüyle..
***
Adalete özen göstermeme..
Güzelce siyaset ve idare etmede gevşeklik..
İşleri ehline vermeme…
Alınan kararlarda müşavere etmeme…
İlim adamları ve iş bilir kimselerin görüşüyle iş yapmama…
Rüşvetin yaygınlığı…
İşlerin mükemmelen öğrenilmemesi ve baştan savmacılık…
***
Sanmayın ki bu iktidarın özelliklerini sayıyorum. Bugün şüphesiz bunlara eklenecek çok şey var.
***
Yukarıda okuduklarınız ise 1732’de basılmış ve II. Mahmut’a da verilmiş bir kitaptan...
Kitabın içeriği Osmanlı’nın neden çökmekte olduğu, Avrupa’nın neden ve nasıl yükseldiği.. üzerine...
Peki kim yazmış?
Çok az sayıda bileni bir kenara bırakacak olursak, çoğunuza sürpriz gelecek bir isim: İbrahim Müteferrika.. (1670-1745)
Onun kim olduğunu sormayacağım artık. Hepiniz bilirsiniz.
Tek bildiğimiz zaten bu: Matbaanın kurucusu!
Ama bence esas ve belirgin özelliği bu değil.
Matbaa kuruluşuna soyunması ise Osmanlı’da bir aydınlanma hareketini başlatabilmek.
ÖNCELİKLE FİKİR ADAMI...
Şüphesiz matbaacılığı biliyor, baskıyı, makineleri ve önemini..
Ama Osmanlı’da ilk bilim tarihçisi olma özelliği var. Avrupa’yı izliyor. Bilimsel gelişmelerden haberi var.
Adnan Adıvar: “İbrahim Efendi, esasen memlekete müspet ilimleri sokmak hevesine düşmüş hür fikirli bir zat..” Müteferrika matbaasında bastığı ilk kitap olan Kâtip Çelebi’nin Cihannüma’sına eklediği notlarda geometri üzerine ilk bilgiler, “evren üzerine çeşitli öğretileri mesela Tycho Brahe ve Kopernik’in sistemlerini de ekliyor, belki bizim için pek yeni sayılabilecek ilimlerin temel bilgilerini verecek eserler, ekler yazmış ve bu suretle memleketimize Avrupa Rönesansı’ndan ilk haberleri vermiştir..”
Ne zaman? 200-300 yıl sonra!
Bu kadar değil, daha ötesini Türkiye’de Çağdaşlaşma başlıklı anıt eserin sahibi Niyazi Berkes keşfediyor:
Macar değil Erdel’lidir (Transilvanya). Katolik veya Kalvinist değil, bunlara karşı var olan Unitarius inancındadır. Bu inancı “İspanya’da Miguel Servetus adında, Katolik ve Kalvinist kiliseleri tarafından takibe uğrayan düşünür” yaratmıştır ve Cenevre’de Kalvinistler tarafından kütükler üzerinde yakılmasına rağmen inancı yayılmıştır.” İbrahim Bey, onlardan!
Berkes onun niteliğini “matbaacılık, coğrafyacılık ve bilimcilik” olarak sayar.
ULUSLARIN DÜZENİ ÜZERİNE AKIL İLKELERİ
Ama yazdığı Ulusların Düzeni Üzerine Akıl İlkeleri kitabının büyük önemini ilk kez Berkes keşfeder!
Müteferrika, kitabında Avrupa’nın neden ve nasıl geliştiğini, Osmanlı’nın neden gerilediğini, savaşları kaybettiğini, neler yapılması gerektiğini, ordunun nasıl yeniden bilimsel olarak değiştirileceğini anlatır. Kitabın büyük bölümü eski orduların artık tamamen zamanının geçtiğini ve bütün Avrupa devletlerinin Nizamı Cedid’e geçtiğini yazar. Bu kavramı da ilk kullanandır! Orduya “fen”in girişi İbrahim Bey ile başlar.
Kitapta Avrupa’daki siyasal yönetim biçimlerini “monarhiya, aristokrasiye, demokrasiya” başlıklarıyla anlatır, “demokrasiya”ya yakın durur. Çünkü kitabında “Avrupa’nın en ileri uluslarının, İngiltere ve Hollanda’yı örnek göstererek ‘demokrasiya’ düzeni içinde olanların savaşları kazandığını, yasalarının da ‘şeriat ilkelerine göre değil akıl yoluyla bulunan ilkeler olduğunu’” yazar.
O, “Osmanlı tarih çerçevesinde, her yanı ile çağdaş Batı’nın en ileri yanını temsil eden” kişidir.
Ulusların Düzeni Üzerine Akıl İlkeleri, kitabının adı bile, “aklı” vurgulaması açısından başlı başına kitabın özgünlüğünü gösterir.
***
Ülkeye bakarsak, hâlâ Osmanlı yaşıyor ve ülkeyi yönetiyor dersiniz!
Büyük entelektüelin anısına saygıyla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder