obursali@cumhuriyet.com.tr
Çin ve ABD sıcak kapışırlar, eğer...
Bu konuyu sıcağı sıcağına kısaca hemen yazmalıyım. Sonra bir seri yaparım... ABD Başkanı Biden ve Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, Amerikan hegemonyasının “demokrat” en iyi savunucuları olduklarını gösteriyor. Pelosi’nin Tayvan’a gitmesinin iki yönü var.
İlki bu ziyaretle ABD-Çin kapışmasında tarihsel kilometre taşına kişisel imzasını koydu. 25 yıl önce de o zamanki selefi Tayvan’ı ziyaret etmişti. Ama 25 yıl önceki ziyaretle bugünkü arasında dağlar kadar fark var. 25 yıl önceki Çin bir “kaba güç” olarak kabul edilebilir. Ama şimdiki Çin, büyük bir “rafine güç” oldu.
Bugün Çin, ABD’nin hegemonyasını yıkacak ana hatta tek güç. Hemen her alanda, para, bilim, teknoloji, yenilikçilik, yüksek teknoloji ihracatı vb. ABD’nin ensesinde; bazılarında yetişti, bazılarında eşitlendi, bazılarında geçti. Dünyaya yayılma anlamında da Çin çok mesafe kaydetti.
NASIL OLDU BU?
Küreselleşme sayesinde! Küreselleşmeden en büyük kazançlı Çin çıktı. Ucuz emek ve nitelikli işgücüyle Amerikalı Avrupalı vb. teknoloji-üretim şirketlerini Çin’e çekti. Öyle ki örneğin ABD’nin oto üretim merkezi Detroit kapandı.
Ucuz ve dünya ölçeğinde -teknolojik, kaliteli- üretim, küreselleşmenin ana motivasyonudur. Bütün dünyayı pazar olarak görür bu bakış. ABD şirketleri, yaklaşık herkesin satın alabileceği mallarla dünya pazarında büyük kazançlar sağladı, yerli tüketicilerini de doyurdu.
Buna paralel Çin de kendi üretimini çok hızlı geliştirdi ve rekabet edilmesi zor Çin malları dünyayı esir aldı. Çin, ABD’nin ABD olmasını sağlayan bilim-teknoloji ve yenilikçi ve düşük fiyatlı ürünlerle ABD’yi vurdu. Yüksek teknolojik yeteneklerini askeri teknolojilerini muazzam geliştirdi. Uzaysa uzay, Ay’sa Ay, Mars’sa Mars, uzay istasyonu ise evet.
Bunlar, Çin’in fizik, matematik, geometri, biyoloji vb. yeteneklerinin dünyanın en ileri ülkeleriyle aynı duruma geldiğinin kanıtlarıydı.
HEDEFE KİLİTLENDİLER
Çin’in hedefleri vardı ve bunlara kilitlendiler, tüm ulusal güçlerini bu hedefleri gerçekleştirmek için seferber ettiler. Bunu da Komünist Parti’nin merkezi yönetici gücüyle yaptılar. Ayrıca Çin yönetimi ABD ve Batı’yı kapitalizmin ana araçlarını kullanarak en önemlisi bireysel yeteneklerini geliştirerek ve onları para kazanma ve yenilikçi olmada serbest bırakarak vurdu.
Çin büyük bir küresel güç artık. ABD bunun bilincinde, bu nedenle de 10 yılı aşkın zamandır Çin’i baş düşman olarak ilan etti. Trump milliyetçi ekonomi ve bilim-teknoloji politikalarıyla Çin’in önünü kesmeye çalıştı. Şirketlerini geri çağırdı, ABD’deki Çinli bilim insanlarını Çin’e bilgi aktaran casuslar olarak ilan etti, davalar açtı, mesela Çin’in en büyük küresel teknoloji yazılım şirketi Huawei’nin önünü kesmek için önlemler aldı.
Biden ise küresel askeri cephe politikası ile Çin’i durdurmaya ve dünya ile ilişkilerini daraltmaya çalışıyor. Bir yandan Ortadoğu NATO’su, arkasından Uzakdoğu NATO’su fikriyle, Çin’i küresel-askeri kuşatmaya çalışıyor. Avrupa NATO’suna da küresel görev veriyor. Yani biz Çin’e karşı savaşacağız gerekirse!
SAVAŞ ÇIKAR
ABD’nin bu askeri cephe stratejileri, bir savaş stratejini oluşturmadır. Kendi topraklarından uzakta, Çin’le bir kapışma hazırlıklarıdır. Biden’in en iyi yaptığı iş, silah sanayini muazzam hızlandırmasıdır. Yok Demokratmış yok Cumhuriyetçiymiş, dünya açısından farkları yoktur. Ha, iç siyasette birbirlerini yesinler. Kim iktidara gelirse, dünyanın çıkarları ve geleceği açısından bakmalı.
Peki ABD Çin’i nasıl durdurabilir? Ekonomik yanıt arıyorsak: Küreselleşmeyi durdurarak. Bunu yapabilmesi biraz zor, Çünkü Çin’e bazı kapıları kapatsa da dünyanın çok önemli başka pazarlarında hükmü zor geçer: Latin Amerika, Afrika, Asya...
Savaş çıkar mı? Eğer ABD hegemonyayı kaybetmeyi kabul ederse, çıkmaz. Barışçı, evrimsel bir güç değişimi gerçekleşir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder