SAYFALAR

8 Mart 2022 Salı

Ukrayna, neden büyük güç kavgasının parçası oldu?

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Ukrayna, neden büyük güç kavgasının parçası oldu?

06 Mart 2022 Pazar


ABD’nin (Avrupa-NATO’nun) Ukrayna’yı uzun zamandır Rusya ile savaşa hazırladığını New York Times’ın yazısından öğreniyoruz. Özellikle Kırım’dan sonra Ukrayna’nın Ruslara karşı askeri hazırlıklarını son derece ilerlettiğini ve Amerikalıların 2014’ten bu yana, Polonya’ya uzak olmayan Lviv kenti yakınlarında “Savaş Eğitim Merkezi”nde ABD’li özel uzmanların Ukrayna’nın silahlı güçlerini eğittiğini öğreniyoruz. 3 milyar doları aşan askeri malzeme sağlamışlar. Amerikalılar, Ukraynalı savaş pilotlarına da verdikleri eğitimin çok işe yaradığını açıklıyorlar.

Yine başka bir hikâyede, Ukraynalı keskin nişancı grupların Donetsk’te ayrılıkçı güçleri tek tek nasıl avladıkları anlatılıyor.

Normal. Türkiye’den de İHA’lar vb. almıyorlar mı? Şüphesiz keskin nişancı ithalatı da yapıyor olabilirler. Dünyadaki “terörist güçleri” de çağırdıklarını biliyoruz. Bir ülkenin savaşa hazırlık için her olanaktan yararlanmaya çalışmasının kınanacak bir tarafı yok!

Demek istediğim şu: Batı ve Ukrayna yıllardır böyle bir Rus saldırısı beklentisine karşı hazırlık içindeler. Yani onlar için sürpriz değildi. En azından işgal güçlü bir olasılık olarak ortadaydı. Zaten Donetsk ve Luhansk’ta ayrılıkçı gelişmeleri de Batılıların da katıldıkları iki anlaşmayı da yine 2014 ve 2015’te kabul etmedi Ukrayna.

Kendi topraklarının parçası olarak gördüğü ve Rusya’nın desteğine sahip bu iki “cumhuriyeti” kendine bağlı tutmak istemesi de çok doğal. 

NORMAL OLMAYAN BİR DURUM VAR!

Ukrayna’yı yönetenler, ülkelerinin Rusya ile Avrupa/ABD arasında “hangi kampta olması gerektiği” konusunda büyük bir mücadele ve nihayet savaş alanına dönüşmüş olmasına neden izin verdiler? Ülkenin giderek parçalanmakta olması, politikacı bakımından kabul edilebilir bir şey mi?

Diyeceksiniz ki bir ülke halkı “hangi kampta” yaşayacağına özgür iradesi ile karar veremez mi ve yöneticilerini de buna göre seçemez mi?

Tamam, millet iradesini yüzde 40-60 gibi bir oranda seçimlerde gösterdi ve yöneticilerini seçti.

Peki, seçilen yöneticilerin, ülkelerinin varlığı-geleceği konusunda seçmenin çoğunluk iradesinden bağımsız olarak, ülke bütünlüğünü, bağımsızlığını gözeterek, ülkesi ve milleti için sağduyu ile kendini seçen ve seçmeyen tüm yurttaşlarını da dikkate alarak, Ukrayna üzerinde NATO-Rusya büyük oyununu iyi analiz ederek ve sonuçlarını da gözeterek, “en iyi kararı” vermek gibi bir sorumluluğu yok mu? Yani yöneticilerden bunu beklemek zırvalık mıdır?

18 YILLIK ÇEKİŞME

Ukrayna 2014’ten önce, 2004-2005’te “Turuncu Devrim” adı verilen büyük dalgalanmalarıyla bu soru ve aslında bugünkü durum ile karşı karşıya idi. Turuncu Devrim, Ukraynalı milliyetçilerin Batı desteğiyle yürüttükleri ve Rusya’yı da hedef alan, Batı ile birleşmeyi isteyen büyük gösterilerin adıdır.

Galibi de Yuşçenko idi. Sonraki seçimde ise dibe vurmuştu. Deniz Berktay’ın şu haberini ve yorumu anımsayalım Ukrayna’yı anlamak için:

www.bbc.com/turkce/izlenim/2010/01/100122_fooc_ukraine 

2005’ten sonra da asla durulmayan ve içte parçalanmayı sürdüren bir ülke.

En büyük sorun “iç bölünme”dir ülke için. Hele Ukrayna gibi üzerinde Doğu-Batı savaşı verilen bir ülke, Doğu’nun veya Batı’nın egemenlik alanında kalmasını bir kader olarak gören politik liderler, ülkeye en büyük düşmanlığı yapar.

Ukrayna, 2005’te “Turuncu Devrim” sonuçlandıktan sonra (sanırım) hemen NATO üyeliğine başvurdu.

‘GÜVENLİĞİN’ ÇÖKÜŞÜ

Taa o zamandan bu yana Rusya Ukrayna ve NATO arasında gerilimler başladı. 2008’de NATO üyeliğini görüştü ama büyük ölçüde Rusya’nın karşı çıkmasını da gözeterek, üyeliğine bahaneler uydurdu. Bu üyeliğin Avrupa’da Ukrayna yüzünden barışın istikrarsızlaşmasını göze alamadılar. Nasıl olsa tüm diğer eski Doğu Avrupa-Varşova Paktı üyeleri NATO’ya alınmıştı. Ukrayna’nın üyeliği zamana bırakıldı.

NATO, İkinci Dünya Savaşı hemen sonrası esasında eski Sovyetler Birliği’ne (komünizme!) karşı kurulmuş bir örgüttü. Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra da durum değişmedi. NATO bu kez Rusya’ya karşı bir örgüt niteliğini korudu, hatta bunu daha da geliştirdi.

Çünkü ABD için Rusya, mücadele edilecek, ele geçirilecek bir ülkeydi. Ha komünist iken ha kapitalist iken! Bu, kapitalizmin egemenlik-pazar genişleme zorunluluğunun bir sonucuydu.

Rusya ile NATO-Batı arasında çeşitli güvenlik anlaşmaları vardı. Fakat Avrupa’daki “güvenlik mimarisi”, NATO’nun hızla Rusya aleyhine karşı genişlemesiyle “gerçekliğini” yitirir hale geldi.

Hele Ukrayna’nın da NATO üyeliği ile NATO silahları, topları, füzeleri tam Rusya sınırına gelip dayanacaktı.

İki kamp arasındaki istikrar tamamen yıkılıp gidecekti. Burun buruna iki atom gücü!

5 Kasım 2019’da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Tüm üye ülkeler Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına karar verdi” diyecekti ve Rusya’nın tepkisi gecikmeyecekti:

www.birgun.net/haber/stoltenberg-ukrayna-nato-ya-katilacak-275313

www.ankasam.org/ukraynanin-nato-uyeligi-tartismalari/

***

Mesele Zelenski ve Ukrayna’nın çok ötesinde bir büyük güç kavgasıdır.

Ya ülkeni ve bağımsızlığını koruyacaktın ya da bir tarafın aleti olacaktın, politika bu mu?!. Zelenski, ABD ve Avrupa için “kahraman” olabilir, peki ülkesi için?

Devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder