obursali@cumhuriyet.com.tr
Ortalık ekonomik olarak kan revan içindeyken, burada dış konular üzerinde kalem oynatmayı yadırgamayın. Umarım bu yazıyla seriyi şimdilik bitiririm. Ukrayna üzerinden en çok tartışılan konu, atom bombasının olası bir savaşta kullanılma riskinin büyümüş olması. Bugüne kadar atom bombasını kullanma riskini konuşmak bile “tehlikeli” bulunurken, bugün “Büyük Siyaset”in düşünce kuruluşlarının ve uzmanlarının artık gündelik bir olay gibi tartışma konuları arasına giriverdi.
Rusya hükümet sözcüsü Peskov’un dün CNN televizyonunda ünlü gazeteci Christiane Amanpour’un programına katılarak, Putin’in hangi şartlar altında Rusya’nın atom bombasını kullanacağına ilişkin soruya “Ortada ülkemiz için var oluşsal bir tehdit olursa, bu olabilir” sözleri, şüphesiz ABD’nin duymak istediği yanıttı.
BİR BASAMAK YÜKSELDİ
Aslında Peskov’un sözleri, atom bombasına sahip hemen her ülkenin yanıtıdır. Yani gizli saklı bir tarafı yok. Ama şöyle bir fark var:
Düne kadar atom bombası büyük savaşı caydırıcı ve düşmanı saldırmaktan alıkoyucu niteliğiyle konuşulurdu. Bu atom silahı olanlar, düşmanlar arasında bir dengeyi sağlıyordu. İlk Soğuk Savaş döneminde bunun adı “dehşet dengesi” idi.
Şüphesiz hâlâ “caydırıcı” niteliği ön planda. Ama şimdi bu dengenin yanına Putin’in açıklamasıyla birlikte “kullanılabilirliği” girdi. Bu yeni bir durum. Bir basamak yukarısı.
TEK YANLI KULLANIM GÜNDEMDE
Ayrıca “Ortada ülkemiz için var oluşsal bir tehdit olursa, bu olabilir” cümlesi de açılmaya muhtaç. “Var oluşsal bir tehdit”, atom bombasını ilk kullanan olabilirliğini gündeme getiriyor. “Dehşet dengesi” çöp oluyor. Her iki taraf da “var oluşsal tehdit” noktasında duruyorsa, bunun bir ilk kullananı olur, olacak demektir. Dengeyi “var oluşsal tehdit” üzerine kurduğunuzda, “İlk kullanan ben olmayacağım” politikasını rafa kaldırıyor. Bu önerme, Soğuk Savaş döneminde kalıyor.
Ayrıca “var oluşsal bir tehdit”in sınırları, anlamı, içeriği üzerine geniş bir yorum yelpazesi var.
Diyebilirsiniz ki, Putin bu açıklamayı, ABD/NATO’yu Ukrayna’dan uzak tutmak için yaptı. Evet, Ukrayna’yı işgalinin, bu ülkenin NATO’ya girmesini Rusya’nın “var oluşsal bir tehdit” olarak algılamasının bir sonucu olduğu net. NATO’yu hareketsiz bırakmak için de atom silahlarının kullanımını diyelim ki en düşük alarm düzeyine yükseltti, yani “orduya nükleer caydırıcı güçlerini özel savaş görevi durumuna geçirme talimatı” verdi.
Jeostrateji, dünyada belirleyiciliğini sürdürüyor.
Ruslar, atom bombası kullanımında henüz masum!
BURADA KİRLİ TEK EL VAR
İkinci Dünya Savaşı’nda ABD, Japonya üzerinde, sonuçlarını bile bile acımasızca iki atom bombası kullanan ilk ülke oldu. Hiroşima ve Nagazaki’nin dramı hâlâ sürüyor! Atomla kitlesel insan öldürmenin babası ABD.
Üstelik “var oluşsal bir tehdit” ile karşı karşıya kalmadığı halde! Ülkesinin çok uzağında, Pasifik’te Japonların Pearl Harbor’da (Hawaii) Amerikan donanmasına yaptığı büyük sürpriz baskının intikamı olarak!
Bu bakımdan aslında “var oluşsal bir tehdit”e ilk uzak bahaneyi yaratan, atomla yanıt veren ABD oldu.
Şimdi ellerindeki atom silahlarının yok edici kapasitesinin yanında, iki atom silahı çok küçük kalır.
Nükleer silahlar ve fizik konusunda uzman bilim adamları, Ukrayna sonrasında yeni bir anlaşma ile ele alınması gereken en önem önemli konunun, dünya için, atom silahları olması gerektiğini yazıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder