obursali@cumhuriyet.com.tr
ABD’de iç savaş ve darbe tehlikesi
Geçen yıl 6 Ocak’ta biliyorsunuz “Capitol” basıldı. Başta Trump olmak üzere ülkede tutucu güçlerin oldukça geniş bir koalisyonu, eski askerler dahil, bilimin verilerini ortaya koyduğu gerçekleri kendi ekonomik yararına uygun görmeyenler, iklim değişimine yalan diyenler ve şüphesiz ki dünyayı saran pandemiye ve aşılara inanmayanlar dahil... Trump’tan çok mutluydu hepsi.
Trump mı kazansaydı dünya için daha iyi olurdu gibi tartışmaları bir kenara bırakıyorum. Amerikan iç politikasının “gericileşmesi” (Cumhuriyetçiler) veya daha sosyal karakterli olması (Demokratlar) meselesine, Amerika içinden mi bakmalı yoksa dünyada Amerikan düzeninin yarattıkları açısından mı, Amerikan emperyalizminin gerilemesi veya ilerlemesi açısından mı? Herkes tartışmalı bir açıdan bakabilir.
Bir saptama yaparsak Biden, politikalarıyla Trump’tan çok daha iyi Amerikan’ın jandarmalığına soyunuyor. Kutuplaşma bir yıl içinde tırmandı ve saflar keskinleşti.
Ama konumuz bu değil, ABD’de Biden’a karşı bir darbe olasılığı tartışılıyor. İç savaş veya sandıklara el koyma olarak..
‘SONRAKİ DARBE BAŞLADI’
Mesela The Atlantic dergisi, Capitol baskınının yıldönümünde yaptığı değerlendirmede, “6 Ocak prova oldu, Trump’ın bir sonraki darbesi başladı” konulu, gelecek seçimleri ele geçirmek için çok daha iyi bir konuma geldiğini ileri süren geniş bir makale yayımladı.
“Seçim ve oylara odaklı, milyonlarca oyun çöpe atılacağı çok örgütlü organize bir hareketten bahsediliyor, bunun sonucunda da kim kazandı kim kaybetti ilan edilecek, daha şimdiden provasını yapıyorlar” diyor ki bu bizi de çok yakından ilgilendiren bir konu.
Amerikalı tanınmış hukuk ve siyaset adamları da bunu tartışıyor. Mesela Richard L. Hasen, “Bildiğimiz şekliyle Amerikan demokrasisinin 2024’te sona ereceği konusunda ciddi bir riskle karşı karşıyayız” diyor.
The Atlantic diyor ki: “Pek çok eyalette Cumhuriyetçiler ‘seçim hırsızlığı aygıtı’ inşa ediyor. Donald Trump’ın 2020 seçimleri için uydurduğu yalanların neden başarılı olmadığını inceliyorlar. Hangi oyların sayılacağı ve hangilerinin reddedileceği, hangi sonuçların onaylanacağı konusu için yeni yasal düzenlemeler yapıyorlar, Trump’ın yalanlarına uymayan yetkililer görevden alınıyor pek çok eyalette.”
Propagandaları: “Demokrasinin temel işleyişi yozlaştı, seçimlerde sahtekârlık iddiaları doğru.. Tiranlık iktidarı ele geçirdi, bu durumda şiddete başvurmak meşrudur.. Ülkeyi yabancı güçler ele geçirdi.. Trump, geçen yüzyılda kendi davası için kan dökmek de dahil olmak üzere gerekli her şekilde savaşmaya hazır olan ilk Amerikan kitlesel siyasi hareketini kurdu.”
ÖNÜMÜZDEKİ İÇ SAVAŞ MI?
“New Yorker” ise “Önümüzde iç savaş mı duruyor?” başlığı altındaki yazıda Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyanın en eski sürekli demokrasisi olduğu şeklindeki sıradan görüş bile şimdi çöktü, diyor. Kanıtını da California San Diego Üniversitesi’nde siyaset bilimci Barbara F. Walter’ın “Nasıl İç Savaşlar Başlıyor” yeni ayrıntılı kitabında buluyor.
“İki yüzyıldır ilk kez demokrasi ve otokrasi arasında asılı kalmış durumdayız. Ve bu belirsizlik duygusu, Amerika’da epizodik kan dökülmesi olasılığını ve hatta iç savaş riskini kökten yükseltiyor. Walter, en eski sürekli demokrasi onuru şu anda İsviçre’de ve ardından Yeni Zelanda’da”.
Ve ABD’nin geçmişini anımsatıyor: Her zaman siyasi şiddet olaylarına maruz kaldı ülke. 1921’de Tulsa’da siyah topluluğun katledilmesi, Martin Luther King Jr.’ın öldürülmesi.. Kennedy vb. cinayetleri... Amerikalılar için hiçbir zaman istikrarlı bir durum olmadı... 2008’de Obama seçildiğinde ABD’de yaklaşık 43 ırkçı milis grubu faaliyet gösteriyordu ve üç yıl sonra bu grupların sayısı 300’e varmıştı.
Bilimci, ülkedeki çatışmaları incelediğinde, ABD’nin “çok tehlikeli bir bölgeye girdiği” sonucuna varıyor.
Bu konuda bir yazım daha gelecek.
Atlantik’teki yazı: https://www.kisa.link/PF61
New Yorker’in yazısı: https://www.kisa.link/PF63
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder