SAYFALAR

7 Aralık 2021 Salı

Acaba, diyorum!.. Ve Yoksulluk Ekonomisi!

Orhan Bursalı
Orhan Bursalıobursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları

Acaba, diyorum!.. Ve Yoksulluk Ekonomisi!

23 Kasım 2021 Salı


İktidarın özellikle yolsuzluklar, şirketlere fazladan ödemeler, ayda 10 bin dolar alan AKP’li siyasetçiyi saklamalar, mafya işlerine karışan “işadamları”nın varlıklarına şu veya bu şekilde el koymalar, uyuşturucu ticaretinde ülkenin bir varış ve dağıtım merkezi konusunda ortaya çıkan görüntüler...

Acaba, diyorum... İktidarın hiç umurunda mı?

Halk ekonomisini bir kenara bıraktım. Ekmeğin 4 TL olmasının tartışılması, yoksulluk ekonomisinin aslında dipsizliğini gösteriyor. Vurun abalıya! AKP iktidarı ve liderlerinin, iktidarlarının son dönemlerinde vardıkları bu utanç verici durumu hiç düşünmüşler miydi?

Olay şöyle kurgulanmıştı: Biz doğru dürüst iktidara gelip devlet aracılığıyla servet edinemedik. Hazinenin paralarını bize yönlendiremedik. Şimdi bizim sınıfı hızla orta ve üst sınıfa yükseltmenin, gizli - açık kendi şirketlerimize milyarlar aktarmanın ve bu sayede hem siyaseti milyar dolarlarla finanse etmenin hem de iktidara gelemeyeceğimiz günlere hazırlık olarak servet yığmanın zamanı.

‘HALK ZENGİNDİR’

Ülkeye trilyon dolarların aktığı günlerde, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar, ötekiler de çalmıyor muydu!”, kılıfı altında seçmeni bunları “hoş gördü”, iktidarda sorgulanamayan yolsuzluklar ve kent varlıklarının, değerli arsalarının yağmalanması es geçildi.

Ama bolluk zamanlarının har vurup harman savurmaları bitip de yokluk zamanları başlayınca, bu kez güneşin balçıkla sıvanamayacağı günlere gelindi.

Bu kez “zenginleşen”, Cumhuriyetin varını yoğunu paylaşan, yüzde 20-25’lik “çekirdek seçmen” dışındaki halk kitleleri bilerek, istenerek yoksulluk ekonomisinin çarkları içine atıldı.

Yanlış ekonomi politikalar diyemeyeceğim, kimse kusura bakmasın, bilinçli politikalarla bu yoksulluk ekonomisi yaratıldı.

Çünkü bir bakışı, fikri olmayan iktidar, mesela hepsini sattığı MB’nin dolarları konusunda, önce Damat döneminde doların yükselişini durdurmaya yöneldi. Paralar suyunu tamamen çekince, bu kez çark edip sürekli devalüasyon dönemine geçtiler.

Onlara göre, halkın tüm kesimlerinde büyük paralar vardı, iyice yoksullaştırılmalı, emeği son derece düşürmeli, ucuza dışarıya mal satarak şirketler zenginleştirilmeliydi.

DURU DURAĞI YOK

Ama iktidar ahbap çavuşlarının zenginleşmesi, yoksulluk ekonomisinde bile dur durak bilmiyor.

Mesela Sayıştay raporlarına göre, Karayolları kur farkı nedeniyle sözleşmelerde yapılan değişikliklerin hepsinin şirket lehine olduğunu belirliyor, köprülerin kamuya devrinin öne çekilmesi kararıyla şirketlere fazladan  2.5 milyar TL kâr sağlandığını saptıyor. Şirket dediğiniz de iktidarın şirketleri! (Hazal Ocak,  12 Kasım Cumhuriyet.)

Şehir hastaneleri büyük yolsuzluk ve şirketlere para aktarma kaynağına dönüştü. Bakanlık, doğalgaz faturalarını bile ödüyormuş. Saray bütçesine para dayanmıyor. Örtülü Ödenekten harcamalar rekor üzerine rekor kırıyor.

AKP’nin elindeki belediyelerden yandaşlara aktarılan yüksek hacimli ihaleleri bir kenara bırakın.

‘ŞİRKET KASASINA’ SÜREKLİ ÖDEMELER

Acaba, diyorum ya başlıkta... Şirketler lehine yapılan tüm değişikliklerle yaratılan yüksek kazanç miktarları, AKP AŞ “şirketi”ne gidiyor gibi geliyor bana. Yolcusu olmayan havaalanlarından tutun, verilen yüksek otomobil geçiş ücretlerine kadar, şirketin payını birileri hesap etsin.

Konu, çok büyük projeler, çok büyük kazançlar, paylar demek.

AKP liderliğinin neden milyarlarca liralık, dolarlık projelerin peşinde koştuğunu, onları gerçekleştirdiğini bana sormayın.

Ne kadar büyük proje, o kadar büyük pay ve kazanç.

Köprülerden otoyollardan geçerken, bir de bugünkü yoksulluk ekonomisinin nedenlerini kullandığınızı düşünün, yine de. Çünkü sadece siz değil, çocuklarınız da bu gazino ekonomisinin kasalarına para atmayı sürdürecekler.

Yüzde 20-25’lerdeki çekirdek seçmen, suç ortaklığı mı yapıyor, dersiniz?

Bir de şu var: En çok yayın yasağı hangi haberlere geliyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder