SAYFALAR

3 Haziran 2021 Perşembe

Yeni bilim: Bağlantısallık; Yeni Kültür: Yaşamdaşlık

 Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 1 Haziran Salı, 2021

 

Şimdi bir Sedat Peker yazsam, video yayınlarında delikanlılık, onur, namus, sözünün eri olmak, ve en son videosunda Cyrano de Bergerac'ın varlık meselesini ortaya koyan o müthiş etkileyici “İstemem, eksik olsun"  tiradını gündemine taşıdığını belirterek kendini tam bağladığını söylesem... ve bir uzlaşmaya yanaşmayacağını, aksi taktirde bu tür olasılıkların kendini imha anlamına geleceğini söylesem.... Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kaldığına göre ne olacak konusunda olasılıklar sıralasam merakla okunur.

Ama bunu yapmayacağım, şimdilik bu kadarla yetinin lütfen. Başka bir meraklı konuyu buraya taşıyacağım. Kainatla ilgili bir haber vereceğim ve bununla bağlantılı bir de kitap önereceğim.

 

6,5 milyar ışık yılı ve her şey bağlantılı

 

Şu evrende, sanki uçsuz bucaksız kainatta tüm galaksiler tüm yıldızlar, tüm bulutsular var olan her şey birbiriyle bağlantı halinde. Evreni saran veya varlığı bilinen (yer çekimi kuvvetleri yoluyla) ama görülemeyen “karanlık madde”nin yapay zeka yöntemiyle bir haritası çıkarıldı. Bilimciler, içinde bulunduğumuz özellikle Samanyolu galaksisi ile çalışmalarını sınırlandırdılar. Samanyolu'nun  6,5 milyar ışık yılı kadar geniş bir alanda varlığı bilinen 17.000’den fazla galaksiyi (gök adaları) kapsıyor. Bizim Güneş’imiz ve Güneş sistemimiz (veee tabi dünyamız) bu devasa topluluk içinde bir nokta ya var ya yok!

Karanlık madde hem Samanyolu galaksisisini hem de çevresindeki galaksileri sarıyor ve filament adı verilen bağlarla her şeyi birbirine bağlıyor. Burada galaksilerin hareketlerini de görüyorsunuz. Bu bağlamda mesela Andromeda galaksisi ile Samanyolu galaksimizin 4,5 milyar yıl içinde birbiriyle çarpışması bekleniyor.

Yani, gökyüzünde o zaman kıyamet kopacak. Ama belirteyim ki, kainatta aslında böyle kıyametler zaten kopuyor. Meraklı olanlar haberi- konuyu şuradan izleyebilir: www.livescience.com/map-local-universe-dark-matter.html

 

Her şey bağlantısallık içinde

 

Evet tüm mesele, evrende her şeyin birbiriyle ilişki içinde olduğu gerçeğidir; buna bağlantısallık diyoruz.

Her şeyin birbiriyle ilgili olduğu bir dünyada, daha doğrusu bir evrende yaşıyoruz. En uzağından, galaksilerin bir parçasıyız, yıldızların bir parçasıyız; yerküremiz Güneş Sisteminin bir parçası. Her şey birbiriyle ilişkili.

Sadece uzayda değil, dünyamız üzerinde de her şey birbiriyle bir bağlantısallık içinde.

Atmosfer, okyanuslar, sıcaklık, buzullar, dağlar, ovalar, iklim, mevsimler, her şey... Hepsi birbiriyle ilişkili ve birbirinin nedeni veya sonucu.

Hele hele yaşam, biyolojik hayat da tüm yukarıda sağdıklarımızla bir bütünlük, bağlantısallık içinde.

Güneşin olmadığı bir yerküre ve hayat olmaz.

Her şeyin bir ömrü var. Her şey değişim ve başkalaşım içinde. Güneş yakıtını bitirdiğinde patlayacak veya sönecek, ona bağlı bütün sistemler etkilenecek, güneş sisteminden geriye, dünya dahil, uzayda başka tozlar, bulutsular, lekeler kalacak.

Bunların hepsi bilinen gerçekler.

Yaşam da böyle. Beyin dokumuz da yaşamın en büyük bağlantısallık örneklerinden biri. Beynimizin ağsal yapısı ile evrenin ağsal yapısı karşılaştırıldığında, büyük örtüşmeler, benzerlikler görülüyor: www.frontiersin.org/articles/10.3389/fphy.2020.525731/full  

Bu keşifler yeni bir bilimin de temellerini atıyor: Bağlantısallık bilimi.

 



 

 






 

Ülkemizde bu konuda hem fikir geliştiren hem yayın yapan bir bilim insanımız var: Prof. Dr. Türker Kılıç, beyin cerrahı ve Bahçeşehir Üni. Tıp Fakültesi Dekanı. Ayrıntı –Bilim’de yeni yayınlanan kitabının adı “Yeni Bilim: Bağlantısallık; Yeni Kültür Yaşamdaşlık”.

Kılıç, kitabında  “Beyin Nedir”den “Yaşam Nedir” bir Bilim Serüvenini anlatıyor. Bir yaprak ile orman arasındaki ilişki ve bağlantısallıktan da yola çıkarak hayatın bütünselliğini kavramak mümkün. Türker Kılıç hoca, aslında insanlık nasıl daha güzel ve anlamlı bir yaşam sürebilir. Sorusunu gündeme getiriyor,yaşamdaşlık kavramıyla. Bağlantısallık ise, hiç bir kişinin, toplumun, ülkenin kendi başına değil, hem tüm insan topluluk ve ülkelerle ilişki içinde olduğu ve yaşadığı hem de yerkürenin tüm özellikleriyle..

“Yaşam en yetkin ve esas öğretmendir” doğru ise, o halde yaşamdaşlık nedir ve nasıl bir arada mutlu ve birbirimizi var ederek, büyüterek, geliştirerek, he bir dünya yurttaşı olarak hem de çevremizle, yerkürenin ana kucağında yaşarız?

Kitabı edinin, yeni bir bakış ve olgu ile karyı karşıyayız. Bunu bilince çıkarmak, daha mutlu bir dünyanın kurulmasına hizmet eder mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder