SAYFALAR

3 Mart 2021 Çarşamba

Bir ihtimal daha var, o da olur mu dersin: kahrolsun emperyalizm!

 Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 29 Şubat Pazartesi, 2021 

 

ABD – Türkiye arasındaki çok yönlü krizin önümüzdeki 2 yıl içinde (Haziran 2023 seçimleri) nasıl seyredeceği konusunda olasılıklar, seçime odaklı iki yılın seyrini belirleyeceği için hayati önemde sayılır. 22 ve 23 Şubat tarihli yazılarım bu konuya odaklanmıştı; şimdi üçüncü bir yazı ile sert bir olasılığı irdeleyeceğiz: ABD ile çatışma!

Konu sıradan değil, konu iktidar meselesi, iktidarda kalmak meselesi, yani AKP ve lideri için hayat memat meselesi..

Siz Saray’ın, hadi diyelim şu andan itibaren bütün temel politikalarını, bu odak çerçevesi içinde, bu vizyonla değerlendirin.. Ben bir süredir zaten öyle yapıyorum.

 

Kilit saptama

 

İktidar kritik bir dönemeçte. Tüm kamuoyu yoklamaları ortağıyla birlikte iktidarın seçmen desteğini yüzde 45 civarında gösteriyor. 43- 47 arası. Bunca çöküntüye rağmen, AKP’ye desteğin nasıl yüzde 30’un hemen üzerinde seyrettiği (kararsızlar hariç) konusu başka bir seri yazı olacak. Bugünkü gerçek, AKP’nin yarın seçim olsa Cumhurbaşkanı seçemeyeceği ve Meclis’te çoğunluğu kaybedeceği yönünde.

Ve kilit mesele, en azından ikinci turda seçmen çoğunluğuna ulaşmak ve Meclis’te çoğunluğu sağlamak için, önümüzdeki 2 yıl içinde neler yapacağı, planlayacağı...

İki yıl hem uzun hem kısa.

Oy destekleri yüzde 45’te alsa, 5 puan için gereken seçmen oyu, 60 milyon seçmen hesabı üzerinden, yaklaşık hesabı 5 x 600.000, yani 3 milyon.

Buradan şu sonucu çıkartabiliriz: ufak tefek seçim numaralarıyla vb böyle büyük bir kitlenin oylarını kapamazsınız.

Büyük bir kitlesel harekat yapmalısınız. Kitleleri dalgalandırarak oylarının size akmasını sağlamalısınız!

Böylece size kilit saptamayı yaptım.

 

3 milyon oyu nasıl kapacaklar?

 

Bu da kilit saptamanın sorusu. Bu sorunun iki yanıtı var, ya içteki olaylarla kitleleri lehinize harekete geçireceksiniz..

Ya da: Eğer iç etkileriniz zayıf kalır ve umut fazla yoksa, o zaman dıştaki olayları seçmen için kullanırsınız.

Bu iki çerçeveden gelişmelere bakmalıyız.

Çok odak konu var değerlendirilecek. Mesela RTE’nin Saadet Partisi üzerindeki yoğun çalışması bunlardan biri. Bu partiyi parçalayabilirler, dağıtabilirler, seçmenin bir kısmını çekebilmek ve en azından muhalefetle birlikte hareket etmesini önlemek için. Parti üzerinde etkisi olan ajanlarını devreye soktuklarını görüyoruz.

Bu işin bir yönü. HDP’yi dağıtmak, parçalamak da işin diğer yönü. Şeytanlaştırma ile ittifakı işleme hale getirme düşüncesi de.

Yani içeride büyük bir sosyal mühendislik olayı yaşıyoruz ve daha büyüklerini yaşayacağız. Siyaset mühendisliğine önceleri çok karşı olan bu parti ve akıldaneleri olan sözde entelektüel güruh, şimdi aynısını topluma ve diğer partilere karşı uyguluyorlar.

 

Kahrolsun emperyalizm(!)

 

Konu çok. Ama biz gelin baştaki sorumuza odaklanalım. ABD’yi nasıl tatmin edecek bu iktidar ki, Türkiye ekonomisinin önünü kapatmasın.

Sorunlar çok: S-400! Suriye’nin parçalanması! Doğu Akdeniz! Tabii yakında ortaya çıkacak insan hak ve özgürlükleri ile ifade özgürlükleri! Belki Rusya, İran!

Acaba ABD ile çatışmayı göze alır mı, diye sordum yukarıda. Uzlaşamazsan, kendi pozisyonunu savunacaksın. Tabii, ABD’yi fazla kızdırmadan bir ileri bir geri esnek davranarak seçim sonuna kadar durumu idare etmek de bir politika...

Peki ABD’nin ısrarı ve sertliği karşısında ne yapabilir AKP iktidarı?

En azından sert bir şekilde ABD’ye cephe alarak, bir çatışma yaratır mı?

Eğer bunu 3 milyon seçmenin desteğini sağlayabilecek bir şekilde milli bir heyelana döndürebileceğini görürse... Seçime az bir süre kala böyle bir geçici durum yaşayabilir ülke. Seçim sonrası unutulmak üzere (tıpkı Merkel’in Hitlerciliğinin şimdi sözünün bile edilmediği gibi), bu politika neleri neleri harekete geçirmez!

Fakat, benim başka bir favorim var, dış mesele açılmışken...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder