Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 8 Şubat Pazartesi, 2021
Ordu’nun Ünye ilçesinde oldu, manşetlere çıktı, ortalığı kasıp kavurdu haber, yanlış veya yasak yere park etmiş bir arabanın sileceğine 'Arabayı koyduğunuz alan yol geçişi bilginize' yazısını yazan yurttaş, savcının emri üzerine polis tarafından yakalanıp ifadesi alındı. Savcı beyin şikayeti: Arabanın sileceğine zarar verdi!
Eh dedim, pes, dibe vurmanın da bu kadarı olur. Konu Yargı’nın içinde bulunduğu durum!
***
Bir cendere içine sokulmuş toplum, sıkıştırılıp duruyor. Bu cenderenin ne olduğu önemli değil. Türlü çeşitlisi var. Bu cenderenin muadili olarak mesela deli gömleği de diyebilirsiniz. Elinizi kolunuzu, hatta uzunsa ayaklarınızı bile kımıldatmanız mümkün olmaz. Normal bir vatandaş gibi davranan herkesin bir şekilde böyle bir baskı altına sokulmasının mümkün olduğu, ve bunun için de çeşitli “cendere araçlarının” üretildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Mesela protestocu öğrencileri veya iktidar aleyhine görü bildirenleri “terörist” olarak suçlamak da o gruptaki insanlar için iktidar tarafından geliştirilmiş bir “terörizm cendere”sidir.
Burada Cendere bir kaynayan kazan da olabiliyor, tarihsel bağlantısı Cadı Kazanı, ama gerçek anlamıyla da kaynayan kazan olarak da kullanırsınız, içine atarsınız insanları pişirmeye başlarsınız, iki anlamda da!
Cendere çeşitlemesi başka bir yazı konusu olabilir, lafı uzatmayalım, kestirdiğiniz gibi evet bugünkü Cendere, Barışların (Terkoğlu- Pehlivan) kitabı.
23 bölümlük şamar
İki meslektaşım ülkenin içinde bulunduğu güncel yargı görünümünün, mahkeme dosyalarına yansımış öykülerinden, yani nesnel durumlardan yola çıkarak bir fotoğraf önümüze koyuyor. 23 bölümün her biri bir şamar öykü, sarsıcı, isyan ettirici...
Savcı, mahkeme, polis, avukatlar, yani topunun birden oluşturduğu yargı, Adalet Sistemi içinde, yasalara kurallara haklara özgürlüklere, özetle sistemin varoluş ruhuna aykırı içler açısı dolapları, parasal dönme dolapları, suçluları aklamaları, haklıları mahkum etmeleriyle ilgili gerçek öyküleri önümüze koyuyorlar.
Bu kadar değil tabii, sistemin üst düzeyde tepelere HSY’ye, bakanlık ve siyasi ayaklarına kadar uzanan bir zinciri, tüm paydaşların adeta bir resmigeçidini izliyoruz...
Tabii ki siyasete yaslanmış, iktidarın etekleri altında kendine koruma sağlamış görünen, alt düzeyde siyasi- yazar çizer akademik unvanlı mafya ekibinin rollerini de.
Şimdi düşünün, bu ülkeyi yönetenler, ülkenin en önemli kurumu olan adalet mekanizması içindeki bu yasadışılıkları kanunsuzlukları sergileyen bir kitap önlerine geldiği zaman yapmaları gereken, yapacakları nedir?
Derhal ellerinin altındaki “devlet müfettişlerini” kitabın gün yüzüne çıkardığı olayları dosya dosya incelemeleri için görevlendirmek. Öyle mi değil mi?
Ve yazarlara teşekkür etmek.
16 soruşturma dosyası
Şüphesiz ki normal bir düzen, iyi niyet, neler oluyor devlette, nasıl oluyor bu kadar yasadışılık, nasıl oluyor da tüm bu işlere bulaşmış “memur” hala memur olarak kalabilir, diyebilecek bir iktidar olması gerekir.
Her bir olayın normal bir ülkede kıyamet koparması gerekirken...
Türkiye’de ise karşı kıyamet kopuyor: Sen nasıl böyle şeyler yazarsın?!
Kitap –Barışlar- hakkında şu ana kadar 16 soruşturma dosyası açılmış, 12 adet de maddi manevi tazminat davası. Açanlar arasında savcı da var, Cumhurbaşkanının eski ve yeni avukatları da.
Bunlar içinde çok ilginç dosyalarda ilginç ilişikler ağı içinde, yargıyı etkileme, yönlendirme vb konularında adı geçen, hala resmi avukat Ahmet Özel de var.
Çürümeye karşı bir çığlık
Dosyalarda dile gelen ve hepsi adaleti ilgilendiren dosyalar içinde ana unsur, hep para... Tüm devlet içine yuvalanmış, tarikatların, cemaatlerin, çıkar grupların, mafiyöz çetelerin varlık ve faaliyetleri, tüm sistemi çürüttüğü gibi, bu kirli ağ sayesinde milyonlar milyarlarca rant devşiriyorlar.
Bu kirli ilişkilere aracılık eden, sistemin hemen her kademesinde birileri var. Öyle ki, geçenlerde koronadan öldüğü ileri sürülen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi BK, uyuşturucu tüccarı Zindaşti’nin serbest bırakılmasını bile sağlıyor. Fakat bu kadar faş olmuş birisini sistem korumuyor ve yargılanmasını da sağlıyor. Ama siyasi unvanına ise dokunmuyor. Peki Zindaşti’den devşirdiği milyon dolarlar kime miras kalıyor?
Fetöcü iş adamlarının büyük paralarla, mallarını servetlerini vererek yargılamalardan kurtulmasını işleyen dosyaları okuyunca düşünüyorum: Acaba Fetöcülerin, kurtulmanın bedeli olarak aktardıkları, el değiştiren servetin miktarının merak eden var mı?
Cendere, Türkiye! Bir çığlık kitap, çürümeyi, yozlaşmayı önleyin, devlet de ülke de batıyor çığlığı.. siyasi çürümüşlüğe karşı da! (Kırmızı Kedi yayını)
***
Şimdi çok basit bir olayı düşünün, Ünye’de sorguya çekilen yurttaşı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder