Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 5 Ocak Salı 2021
Susuzluk olağanüstü bir afet konusu olarak yönetilmeli
Türkiye su zengini değil, su fakiri bir ülke. İklimsel değişiklik, bu fakirliği arttırıyor. Geçmişte Anadolu, Osmanlı ve dahası Türkiye susuzluktan çok çekti.
Bunları Mikdat Kadıoğlu hoca söylüyor ve belge paylaşıyor.
Buna rağmen Türkiye su zengini gibi davranıyor.
Gölleri kurutuyoruz, Anadolu’da böyle giderse 2050’de göl kalmayacak. Göller bölgesi tarihe karışacak. Susuzluk tarihte hep göç konusu oldu. Kentler terkedildi. Suriye ve Irak’tan göçlerin bir başka nedeni de kuraklık- susuzluk.
Evet Ocak ayında son 95 yılın ortalamasının iki katı sıcaklık yaşadığımız doğru.
Fakat bu şu demek değil: bu yıl böyle, önümüzdeki yıllarda yine yağar ve barajlar dolar.
Bu bakışın bilim ve akılla ilişkisi ne yazık ki yok. Ama ülkeye kentlere yönetimlere bu bakış egemen. Yağar kardeşim yağar, abartma! Din işlerinin başında olan kişide bilim ve öngörü olmadığı için yağmur duasına bel bağlıyor. Oysa isminin başında taşıdığı prof. unvanı, ona “Oku! Aklını kullan! Bilimsel davran” diyor. Farkında mı, hayır değil. Ülke yüzlerce bunlarla dolu.
Zihinsel kuraklık
Mikdat Kadıoğlu’nun 18 Aralık 2020 sayı 247 nolu Herkese Bilim teknoloji dergisindeki yazısının kapaktaki başlığı şöyleydi: EN TEHLİKELİSİ, meteorolojik kuraklık değil, zihinsel kuraklık!
Diyordu ki, susuzluk, yağmur, iklim ülkemizde tıpkı mesela deprem gibi, bir olağanüstü doğal afet konusu olarak ele alınmalı yönetilmeli: “su yönetimimizde başarısızız, kuraklık, sinsi, tehlikeli ve zamanla gelişen mahvedici, tüm sosyo-ekonomik yapıyı çökertecek doğal afet çerçevesinde ele alınmalı”.
“Kuraklığı ve suyu yönetemezsek, felaketle karşı karşıya kalırız. Eğer kuraklık üç yıl peş peşe devam ederse tam bir facia olur. Bir senenin kurak geçmesinin sosyo-ekonomik etkileri tolere edilebilir ama daha uzun sürerse başta tarım ve hayvancılık olmak üzere her şey biter. .”
Ve ekliyor: “Türkiye’nin problemi sadece kuraklık değil, birçok nedenle ortaya çıkan su kıtlığı. Bunu fark edecek seviyeye ise ne yazık ki henüz gelebilmiş değiliz..” Ve acil alınması gereken 5 eylemi açıklıyor:
Zihinsel kuraklık dediği tam da bu! HBT’nin web sitesinde bu sayıya ulaşabilirsiniz.
Ülke sadece su konusunda mı zihinsel kuraklık yaşıyor?!
Yağmur suyunu topla
İstanbul’da her geçen yıl büyüyen nüfusa bugünkü su politikalarıyla su asla yetiştiremeyeceksiniz. Büyük şehire sesleniyorum.
Kentsel dönüşüm sanılıyor ki sadece bina yık- yap.
Hayır, kentsel dönüşüm bütünsel bir konu.
Suyu, yağışı ve geleceği de kapsayan, düşünen, planlayan bir konu.
Bina, tüccarı, müteahhidi ve günlük politikalarla kâr amaçlı ülkeyi yöneten iktidarı ilgilendiriyor.
Su ve gelecek ise ülkeyi, İstanbul’u tüm kentleri.
İktidar kanal ile İstanbul’u tamamen yönetilemezliğin peşinde koşuyor.
Büyükşehir, İstanbul’u ev ev, çatı ve cadde yağmurlarını da yönlendireceği havzalar şeklinde planlamalı. Büyük plan, küçük planlamalarla başlamalı.
Kuraklığa koşuyoruz
Su kullanımını kısıtlamalı, küçük ve düzenli zamlar, bunun çarelerinden biridir.
Akıllı tarım vb ile suyu mümkün olduğu kadar bilimsel yönetmeli ülke.
Özetle susuzluk ve yağmursuzluk bugün dahil orta ve uzun vadeli temel sorundur.
Bir afet yönetimi gerektirir.
Türkiye kuraklığa koşuyor, gölleri nehirleri kurutuyor, kimsenin umurunda değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder