Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 12 Ocak Salı, 2021
Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de müthiş bir aşı karşıtlığı var. Yaptırmayacaklarını açıklayanlar bazı ülkelerde nüfusun yarısını geçiyor. Türkiye’de aşı yaptırmayacakların yüzdesi 48,5. (Türkiye’nin Nabzı anketi). Bunlar kimler diye baktığınızda CHP’ye oy veren kitle en çok, yüzde 62,8 (Ona en yakın SP, %55). AKP’ye oy verenler arasında aşı karşıtı olanlar en az, yüzde 40,9. Hayır diyen diğerleri yüzde 40’larda. Akademetre’ye baktım, hangi ülke aşı üretse olursunuz diye sormuş. Bu kapsama girmiyor. Ama Türkiye üretse yüzde 40 olurum yanıtı göze çarpıyor. Ipsos’un Türkiye araştırması ise aşı olurum diyenleri yüzde 44 olarak gösteriyor. AKP’ye oy veren seçmende hayırcıların en düşük olmasının nedeni, iktidara duydukları güvenin rolü olabilir. Aynı bakışla, CHP’li seçmenin de, baştan beri yeni koronavirüs olayını kötü yöneten ve aşı ile ilgili düzgün açıklamalar yapılmadığı için, iktidara güvensizlikten dolayı hayır olmayacağım düşüncesinin yüksek çıktığı ileri sürülebilir. Belki burada da bir kamplaşmayı görüyor olabiliriz!
“Aydınlanmış” Avrupa
Fakat aşıt karşıtlığı veya güvensizliğinin salt bizim derdimiz olduğunu sanmayın. Mesela Fransızların yüzde 46’sı “teklif edildiğinde yaptırmayacağım” diyor (Ipsos anketi). Nüfusun üçte biri aşıların güvenliklerini şüpheli buluyor (Wellcome Trust araştırması). İtalya aynı... Seçim kazanmak için hayır kampanyası açan partiler var. Mesela 5 Yıldız Hareketi, iktidar ortağı ama aşı aleyhtarlığı korkusunu kullanıyor. Fakat onlara oy verenler ölümler ve kızamığın İtalya’da yenide patlaması karşısında ve kitlesel ölümler artınca aşıya yöneldiler. Macaristan ve Polonya’da da aşı olmayacakların oranı yüzde 40’ların üzerinde.
Fikirler değişecektir
Aşı karşıtlığının bu kadar yüksek olmasının şüphesiz pandemiye karşı mücadeleyi engelleyici, aksatıcı yönü vardır. Evet acil kullanım izni veriliyor, süreçler hızlandırılıyor, çünkü pandemi her gün on binlerce insanı öldürüyor. Ekonomiler felç. Aşılara acil kullanım izni verilmesi bu uygulanmaya başlanan aşıların güvensiz oldukları anlamına gelmiyor. Avrupa’da aşı başladı, dünyada giderek yaygınlaşacak, aşılamanın sonuçları açıklandıkça, aşıt karşıtlarının oranı düşecektir. Şimdilik, COVİT-19’a karşı en önemli seçenek, mesafe, korunma, hijyen ise, dünya bunu özgürce beceremiyor. Kısıtlamalar ve zorunlu önlemler açıklanmak zorunda kalınıyor. Kısıtlamaları gevşettiğinizde ise tüm dünyada virüsü kapan hasta olan ve ölenlerin sayısı katlanarak artıyor.
Tehlikeler kapıda henüz
O zaman bilimin geliştirdiği en önemli silah devreye girmek zorunda: Aşı. Nüfusun yüzde 70’i aşılanabilirse bir sürü bağışıklığı kazanma olasılığı gündeme gelebilir. Fakat bu da garanti değil. Virüsün daha bulaşıcı varyantları ortaya çıkıyor. Şimdilik bu varyantlara karşı eldeki aşıların işe yaramazlığını gösteren bir araştırma yok. Henüz daha öldürücü bir varyant da saptanmış değil, fakat virüs bir an önce kontrol altına alınmazsa, bulaşma böyle bir iki yıl daha sürerse, virüsün daha öldürücü türlerinin ortaya çıkmayacağının bir garantisi yok, hatta olasılığı var. Bu nedenle de bulaşmanın denetimi birinci derecede önemli tüm dünya için. Hızlı bulaşma giderek çoğalır ve yaygınlaşırsa, bu da zorlaşacak. İnsanlarda oluşan (virüsle olsun, aşı ile olsun) bağışıklık askerlerinin (antikor) ne kadar süre koruyucu kaldıkları konusunda birbiriyle çelişkili araştırmalar var, bu henüz kesin aydınlanmış değil. Bilim bu çok önemli konular üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Aşı karşıtlığın nedenleri
Aşıların güvenliği konusunda çok titiz çalışmalar araştırmalar yapılmış olmasına rağmen, güvensizliğin bu kadar yaygın olması, düşündürücü. Burada, DNA’mızı değiştirecek, beynimize çip takacaklar, tüm bunlar, korona da aşı da yalan dolan biçiminde sürdürülen açık ve kapalı sosyal medyada kampanyalar, kanıtla doğrulukla zerre ilgisi olmayan söylentiler, şüphesiz başlıca rolü oynuyor, denebilir. Bir de, aşıdan iğneden bilgisizliğin hüküm sürdüğü zamanlardan kalma kötü anılar var. Bunlar belleklerde yaşıyor. İngiltere’de hükümetin aşıları zorunlu hale getirmesine karşı 19.yüyılda ayaklanmalar biliniyor. Bir yazıda yaklaşık şöyle deniyor: Herkesin beynine, bedenine izleme çipleri eklemek isteyen Bill Gates hakkında ileri sürülen aptalca teoriler, aşı yaptırırlarsa boynuzlarının çıkacağı söylentileri, 19. Yüzyıl’da aşı karşı kampanyaların ve basılan broşürlerin mirasçılarıdır. Güven güven ve güven. Bu salt bilimsel değil aynı amanda politik bir görevdir. Peki Türkiye’de yüzde 50 aşı karşıtlığı nasıl aşılacak?
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder